-Hastalığınız hafızanızı etkiliyor mu?
-Evet
-Peki ne şekilde etkiliyor?
-Olayları unutuyorum.
-Bize unuttuğunuz bir şeyi örnek olarak verebilir misiniz?
-.......
-------------------------------------------------
-Sizinle yaşayan oğlunuz kaç yaşında?
-Ya 38 ya da 35. Hangisi olduğunu hatırlamıyorum.
-Ne kadardır sizinle yaşıyor?
-45 yıldır...
-------------------------------------------------
-Saldırganı tarif eder misiniz?
-Orta boyluydu, sakalı vardı.
-Kadın mıydı, erkek miydi
--------------------------------------------------
-Vücudu incelediğiniz zamanı hatırlıyor musunuz?
-Otopsi 18.30 da başladı.
-Adam ölüydü değil mi?
-Yok, oturmuş, neden üzerinde otopsi yaptığımı merak ediyordu.
-----------------------------------------------------------------
hakim: sanık keyfin nasıl
sanık: iyiyim hakim bey, turp gibiyim.
...
...
hakim: sanığın iyi halinden, takım elbise giymesinden ve traş olmasından dolayı cezasını 1/6 oranında indiriyorum.
Soru : "Otopsiye başlamadan önce Bay _____'in nabzına baktınız mı doktor?"
Cevap: "Hayır."
Soru : "Kalbini dinlediniz mi?"
Cevap: "Hayır."
Soru : "Nefes alıp almadığını kontrol ettiniz mi?"
Cevap: "Hayır."
Soru : "O halde siz otopsiye başlarken Bay _____ hala yaşıyor olabilir, değil mi?"
Cevap: "Hayır."
Soru : "Nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz, doktor?"
Cevap: "Çünkü adamın beyni masamın üstünde bir kavanozun içindeydi."
Soru : "Yine de hasta hala yaşıyor olamaz mıydı?"
Cevap: "Evet, hatta şu anda bir mahkeme salonunda avukatlık yapıyor olabilir."
-fi tarihinde saat 09:00 itibariyle hede de hödö de ve aynı zmanda hidi de bulunup ........imzalı afişleri duvarlara astığınız tesbit edilip hakkınızda dava açılmıştır.....
- kim tespit etmiş
- polis
-okulda polisin ne işi var?
-????????
- fiziğe göre kütleli bir madde ışık hızına eriştiği taktirde (ki bu imkansızdır) heisenberg belirsizlik ilkesine göre 2 yerde bulunabilir diyebiliriz hani bir belirsizlik var ya ondan kaynaklı olaraktan, ancak iddianamede benim aynı zaman diliminde 3 ayrı yerde olduğum söyleniyor ki bu fiziksel olarak imkansızdır. ayrıca savunmamda verdiğim ek'de belirtilen tarih ve saatte falanca derste olduğum ders hocasının yoklamasından da anlaşılmaktadır, bu durumun da ya fizik bilimi küllüm yalandır, yada bu iddianameyi hazırlayanlar taraflı ve yalan iddianame hazırlıyorlar....
sanık: ben sarhoş değildim hakim bey. sadece biraz fazla içmiştim. hakim: öylemi. bunu neden daha önce söylemedin. bu durumda senin cezanı onbeş günden iki haftaya indiriyorum.
- sanık, ayağa kalk. bir fbı ajanını öldürmekle suçlanıyorsun.
+ ben kimseyi öldürmedim..
-(elinde ki kanıtı göstererek) bu cinayet silahı.. senin üzerinden çıktı.
+sence o silah mı? yoksa beyninin bir yanılsaması mı?
-(hakim sinirli, iç çeker)..
+içine çektiğin şeyin hava olduğunu mu düşünüyorsun?
-lan olm itiraf et, basıcam ağır mühebbeti yeminle..
+unutma! sana yalnızca gerçeği verebilirim. yalnızca gerçeği..
-pesupanallah.. gereği düşünüldü..
morpheus ağır müebbet alır, neo hapisten kurtarır, olaylar gelişir..
-hakim bey valla ben suçsuzum.
+cesedin üstünde parmak izin bulunmuş.
-yaa o benim hanım niye olmasın üstünde parmak izim.
+senin üstünde kan bulmuşlar hanımdan.
-önceki gün azına dümsüğü vurduydum ondan olmuştur.
+olum karını deştiğin bıçak elindeymiş seni yakaladıklarında.
-o değilde, iyi halden düşşen birazını, geriye kaç yıl yatarım hakimim.
+kaç yıl yaşarsan.
-...
edit: uydurma olduğu çok bellidir ama hatırlatmada fayda vardır.
*oğlum elinde bıçak da varmış neden tepsiyle öldürdün adamı?
-hakim bey o zaman tepsi müdafa oluyormuş, daha az yersin dediler
*nefsi müdafaa olmasın o sakın?
-ne farkeder, hepsi müdafaa değil mi sonuçta?
*götürün bunu, yaz kızım..
-aa bilseydim yanımda hafifletici sepetler getirirdim. *
Bir akşam tiyatrodan çıkmış iki erkek arkadaş yolda yürürlerken önlerinde iyi giyinmiş, şık ve
alımlı bir hanımın yürüdüğünü farkederler. Erkeklerden birisi diğerine dönerek, "Bu hanımla bir gece
geçirmeye 500 dolar veririm" der. Bu sözleri işiten genç hanım başını çevirir ve "Teklifinizi kabul
ediyorum" der. Teklifi yapan erkekle hanım beraberce genç ve çekici kadının evine gidip hemen
yatağın yolunu bulurlar. Ertesi sabah apartmanı terkederken, adam kadına 250 dolar verir. Hanım
pazarlık bakiyesi parayi ister ve
"250 dolar daha vermezseniz sizi dava ederim" der. Adam güler, "Bunu nasıl ve hangi esaslara göre
yapacağınızı görmek isterdim" deyip apartmanı terkeder. Ertesi gün mahkemeden gelen celp pusulası
adamı şaşırtmış. Hemen avukatına gidip olayı detaylarıyla anlatmış. Avukat, "Bu esaslara istinaden
aleyhine bir karar alınabileceğini sanmıyorum. Ancak davanin nasıl sunulup savunulacağını
doğrusu pek merak ediyorum" diye mutalaa vermiş. Dava başlamış ve ön soruşturmadan sonra hanımın
avukatı mahkemeye dava konusunu asağıdaki şekilde arz etmiş:
"Muhterem hakim beyefendi, müvekkilem, bu hanımefendi, itina ile yetiştirilip çimlerle örtülü bahçe
niteliğinde bir gayrimenkule sahip bulunmaktadır. Bu arazi parçasını belli bir süre için davalı
beyefendiye 500 dolar karşılığında kiralamıştır. Davalı gayrimenkulü kira amacına uygun olarak
kullanmış ve kira müddeti sonunda tahliye ederken kira bedelinin yarısı olan 250 doları ödememiştir.
Kira tutari
yüksek bir bedel değildir, kaldı ki kiralanan yer özel ve yasal bir bölgedir. Dileğimiz adaletin
yerine gelmesi ve davalının müvekkileme anlaşmanın bakiyesi olan meblağı ödemesidir." Davalının
avukatı bu beklenmedik savunma karşısında şaşırmış fakat bir avukat olarak işin enteresanlığından
haz duymuş ve hemen daha önce hazırladığı savunmasını kenara koyarak davayı şöyle savunmuş:"Muhterem
hakim beyefendi, müvekkilim bu genç beyefendinin, bu genç hanımdan sahibi olduğu gayrimenkulü bir
süre için kiraladığı doğrudur ve müvekkilim bu anlaşmadan son derece memnun kalmıştır. Bununla
beraber müvekkilim arazide bir kuyu bulmuş ve kuyuyu örgü taşlarıyla donatmış, kuyuya boru indirmiş
ve pompa yerleştirmiştir. Bütün bu uğraşların işçilik masraflarını müvekkilim üstlenmiştir.
inancımıza göre bütün bu arazi geliştirme çalışmaları ödenmeyen meblağı karşılayacağından aleyhimize
açılan davanın düşmesini talep ediyoruz."
Genç hanımın avukatı tekrar söz almış:
"Muhterem hakim bey, müvekkilem, davalının beyan ettiği gibi arazi üzerinde bir kuyu bulunduğunu ve
gerekli gelişmeleri yaptığını kabul ediyor ve herhangi bir itirazda da bulunmuyor. Ancak bahis
konusu kuyu zaten arazide mevcut idi ve kuyu olmasaydı davalı muhtemelen bu araziyi kiralamayacaktı.
Ayrıca arazi tahliye edildiğinde davalı söz konusu ettiği taşları, boruyu ve pompayı sökerek
beraberinde götürmüştür. Bu bakımdan davamızda ısrar ediyor ve vereceğiniz kararın adalete uygun
olmasını diliyoruz."
dava: cinsel saldırı suçu ile ilgili..
müşteki: 1:90 boyunda, iri yapılı aynı zamanda bıyıklı bi türk erkeği..
sanık: 1:65 boyunda tıfıl bi türk erkeği..
hakim: anlat, nasıl oldu olay?
müşteki: hakime hanım biz arkadaşla oturuyorduk, bu* birden üzerime saldırdı.. dudaklarımdan öpmeye başladı beni, engel olamadım..
dava: cinsel saldırı suçu ile ilgili..
müşteki: 1:90 boyunda, iri yapılı aynı zamanda bıyıklı bi türk erkeği..
sanık: 1:65 boyunda tıfıl bi türk erkeği..
hakim: anlat, nasıl oldu olay?
müşteki: hakime hanım biz arkadaşla oturuyorduk, bu* birden üzerime saldırdı.. dudaklarımdan öpmeye başladı beni, engel olamadım..
nüfus bilgilerini teyit eder, adresini sorar, mesleğini sorar, gelirini sorar, telefon numarasını sorar ve de hepsine cevap alır, zapta geçirir. ama bir soru var ki, buyrun:
- evli/bekar ?
- aa bu nasıl bir soru böyle aaa. * *
- yani medeni durumunuzu soruyorum, zapta geçirmem lazım.
- ha öyle mi!
soru: hastalığınız hafızanızı etkiliyor mu?
cevap: evet
soru: peki ne şekilde etkiliyor?
cevap: olayları unutuyorum.
soru: bize unuttuğunuz bir şeyi örnek olarak verebilir misiniz?
soru: kocanız uyandığı zaman, size söylediği ilk şey neydi?
cevap: bana ''neredeyim ben, canan?'' dedi.
soru: peki bu niçin canınızı sıktı?
cevap: çünkü benim adım suzan...
soru: vücudu incelediğiniz zamanı hatırlıyor musunuz?
cevap: otopsi 18.30 da başladı.
soru: adam ölüydü değil mi?
cevap: yok, oturmuş, neden üzerinde otopsi yaptığımı merak ediyordu.
Hakim: Üzerinde yasak bıçak bulunmuş neden taşıdın? Sanık: Peynir kesecektim efendim. Hakim: Sustalıyla mı? Sanık: Peynir eski kaşardı efendim. Biranın yanına yemeye aldıydım. Hakim: Yaz kızım, sanığın meze kültüründen bu denli uzak olması karşısında ne karar versen boşuna olmasına.