Antikacıya girdim. Tepsi var bir tane. Hz. isa' nın son yemeği tablosu. Bronz tepsiye baskı vernik. 30 lira etmez.
esnaf muhammed caferin "antika" tepsisinin fiyatını sordum: -150 tl.
"Tepsi alman gümüşü" dedi.
Alman gümüşüne ve esnaf muhammede türk gülüşüyle karşılık verip "antika" dükkânını orada bıraktım.
camında "her çeşit saate pil takılır" yazan bir saatçiye girilir.
ben: abi şu saate bi pil takıver
saatçi : (saati evirir çevirir) ne bu?
ben: Ferrari abi... almanyadan bi arkadaşın hediyesi.
saatçi: al sen bunu. hadi olum hadi. yazık etme kendine.
ben arkamı dönüp giderken saatçi abi yanındakine: bilerek yapıyo bu piçler. yüzüme ana avrat sövseler bu kadar ağrima gitmez amk.
- usta portakalın kilosu ne kadar?
+ 1 liraya var, 2 liraya var..
- 2 liralık olan neden 2 lira?
+ ee çünkü finike
- peki 1 liralık olan neden 1 lira?
+ ee çünkü finike değil..
sene 2012, istanbulda tanıdık bir giyim mağazasından yüklü miktarda alışveriş yaptığımın ertesi günü, aynı mağazanın üzerinde kocaman indirdik yazısı görünce muhabbet başladı;
ben - sami, neyi indirdiniz lan?
sami - (sırıtarak) dün kaldırdığımızı abi.
ben - valla geç kaldınız babacan
sami - (piçsel bir sırıtışla) niye abi?
ben - dün o kaldırdığınıza oturdum bile.
neyse ki, sami gardaşım, yediğim kazığın acısını biraz hafifletmek için bir çift ayakkabı hediye etti.