eğer mustafa kemal hayatta olsaydı neler yapardı soruna cevap verirseniz bu önermenin yanlış olacağı kanaatine varırsınız. şöyle ki
-mustafa kemal incirlik üssü nün amerikan üssü olmasına izin verecek miydi?
-mustafa kemal imf den borç alacak mıydı? imf ile anlaşacak mıydı? (kurtuluş savaşında bile borçla değil emekle mücadele etmiş bir liderden bahsediyoruz)
-mustafa kemal mehmetçiği nato nun emrine sokacak mıydı?
-mustafa kemal milletin efendisi yaptığı köylü yü, 2.sınıf vatandaş muamelesi yapacak mıydı?
-mustafa kemal emekçi halkın binbir zorluklarla açtığı fabrikaları(hemde kuruluş savaşı sonrasında) para babalarına peşkeş çekecek miydi?
-mustafa kemal israil li askerlerin türkiye de eğitim almasına izin verecek miydi?
eğer bu sorulara evet diyorsanız tamam siz haklısınız, ama birileri komünistlere bok atma yarışı içindeyken komünistler bu sayılan maddelere karşı mücadelelerini onurlu bir biçimde sürdüyor bu memlekette.
komünistler politik meselelere birini sevmek ya da sevmemek üzerinden bakmazlar. dolayısıyla mustafa kemal'le de ilgili olarak bir sevme ya da sevmeme durumu söz konusu değildir. komünistler mustafa kemal'in emperyalizme karşı verdiği savaşı, aydınlanmacı, bağımsızlıkçı kişiliğini sahiplenir, ancak kemalizmin yanlışlarını ifade etmekten kaçınmazlar. siyaseti bir lideri sevip sevmeme olarak algılayanlar ise siyasete dair bir bok bilmemektedirler.
her yerde ulu orta dillendiremedikleri gerekçelerdir. tarihsel bazı olaylara kindar yaklaşmaktan kaynaklanmaktadır daha çok. mesela şu mustafa suphi'Nin kardeniz'de boğdurtulması olayını ortada kesin bir delil yokken mustafa kemal'e havale eder komünist tayfa. bu gerekçelerden sadece biridir elbette. bir de tek parti yönetimiydi, baskıcıydı, faşistti, önceleri lenin'e yakın göründü, tkp'yi kurdurttu sonra sovyetlere sırtını döndü, takiyyeciydi diyenleri var. hepsinin makul bir açıklaması var kendince.
şimdi çıkıp kimse "genelleme yapıyorsun, arı kovanını çomaklıyorsun" diyemez bana. onbeş yaşında komünistim diyor herif. neyin ne olduğundan haberi yok! git bi ağbilerinle konuş bakalım atatürk'ü seviyorlar mı sevmiyorLAR MI? komünistlerin atatürk'e soğuk baktıkları ezelden beridir bilinen bir gerçek. şüphesiz o'nun antiemperyalist tutumuna saygı duyuyorlardır ancak mustafa kemal bir bolşevik ya da sosyalist değildi. bir komünistin bu dünya görüşüne sahip bir lidere hayranlık duyacağını sanmıyorum şahsen.
bu ülkede komünistlerin mustafa kemal ile alıp veremediği hiç bir şey yoktur. çünkü komünistler kapitalizm de sınıfsal mücadeleyi esas alır, bireyleri değil. kemalist devrimleri milad olarak alırlar mücadelelerinde. zira cumhuriyet atılmış en ileri adımdır. komünistlerinde bir ucundan tutup inşa ettikleri kapitalist türkiyeyi, daha ileri bir adım olan sosyalist türkiyeye evriltmenin yollarını ararlar.
emperyalistlerin elinden bir ülke kurtarmışsınız... halk kahramanı olmuşsunuz ve eller üzerinde tutulmakta, alınıp baş köşelere konulmaktasınız... ağzınızdan dökülen her istek adeta, kanun hükmünde bir kararname niteliğinde... insanlar inanmışlar size bir kez... güvenmişler... bir dediğiniz iki edilmiyor...
ve diyorsunuz ki,
- yurttaşlarım! bundan böyle hilafet yok(kasım 1922).
bir kaç ay önce sonuçlanan başkomutan meydan muharebesi'nin halk üzerinde yarattığı zafer sarhoşluğu ile şer'i sisteme vurulan bu en büyük darbe kim vurduya gidiyor.
bir yandan, " yüzlerce yıllık alışkanlıklar bir gecede nasıl değişir? " diyor insanlar, öbür yandan mustafa kemal söylüyorsa doğrudur...
bir yıl geçmeden;
- yüce türk milleti! bu medeni kanun bizlere yakışmıyor! batının medeni kanununu kabul edeceğiz(şubat 1926).
bir homurtu, bir kargaşa kopuyor önce... lakin, mustafa kemal bu... halk, o diyorsa doğrudur da diyor ama çatlak seslerde yükselmiyor değil...
ve sonra;
- yurttaşlarım! bundan böyle arap alfabesi yok, latin alfabesi var! hem batı kökenli ve hem de öğrenmesi, öğretmesi kolay!(kasım 1928)
vatan şairleri, gazeteciler, edebiyatçılar ayaklanıyor. din adamları desen hepsi homur homur... " kuran'ın dilinden nasıl dönülür " lafı kapı arkalarında ve meclis kulislerinde fısır fısır dillendirilmekte... mustafa kemal'e en yakın insanlar bile hayretler içinde... sonuç?.. sonuçta harfler de değişiyor.
- pekiyi! nasıl beceriliyor bunca iş? yalnızca, mustafa kemal'in halk üzerindeki kişisel kredisi ile mi?
elbette ki hayır!
mustafa kemal, yıllar yılı kafasında yarattığı türkiye'yi 1920-28 arasında kurmuştur. hedefine ulaşmak için her yolu, her imkanı, her silahı kullanarak ulaştığı bu hedefinde ona en büyük desteği verenler de aynen, fransız ihtilalinde olduğu gibi aydınlar ve burjuva sınıfı olmuştur. örneğin, sırf batı çizgisinde bir kadınla evli olmak ve bu etkiyi halka ulaştırmak adına, izmir'in en ünlü tüccarlarından birinin kızı ile evlenmeyi kabul etmiştir, gönlü başkasında olduğu halde...
o, iyi yaşamayı, iyi giyinmeyi, beyaz yakalıların meclislerinde boy göstermeyi seven, atadan-babadan variyetsiz ve fakat statüsünü ve zekasını kullanarak; daima burjuvaya yakın bir kişi olmuştur. bu yakınlaşma, özellikle yaşamının son dönemlerinde bir alem havasına dönüşmüştür ki, komunistlerin kabul edemediği ya da onunla özdeşleştiremediği bu eylemi olsa gerektir.
bakınız, büyük üstad ne diyor mustafa suphi'ye ithafen yazdığı dizelerinde;
" ...
trabzon'dan bir motor açılıyor,
-sa-hil-de ka-la-ba-lık.
-motoru taşlıyorlar,
-son perdeye başlıyorlar!
-burjuva kemal'in omuzuna binmiş,
kemal kumandanın kordonuna,
kumandan kahyanın cebine inmiş,
kahya adamlarının donuna.
-uluyorlar...
-hav... hav... hak... tü.
-yoldaş unutma bunu,
burjuvazi...
ne zaman aldatsa bizi,
böyle haykırır:
-hav... hav... hak... tü.
... "
burjuva, aynen tentürdiyota benzer. kanayan yarayı onunla siler ve mikroplardan arınmasını sağladıktan sonra sürdüğün pamuğu atarsın ve yarayı açık bırakırsın ki uçup gitsin ve izi kalmasın. eğer, pamuk yaraya sarılırsa, yarayı yakar-kavurur.
mustafa kemal'in, 8 yılda attığı temelin üzerine inşa edilen cumhuriyet, öyle ya da böyle 80 yıldır ayakta durmaktadır. emperyaliste karşı bolşevik mermisi, din adamına karşı diğer din adamı, yobaza karşı burjuva, devrim muhaliflerine karşı kiralık katiller kullanılarak ulaşılmış bir büyük hedeftir bu... takdir edilesi bir mücadeledir... bir yurtseverlik örneğidir...
- komunistler, emperyalizme meydan okuyan yürekli insanları severler... onlar, yurtseverleri severler... gönülden gelen bir sesle; " yurtta barış, dünyada barış " diyebilen insanları severler... tek farkları şudur ki, bu sevgi, kimileri gibi kör etmez komunistlerin gözlerini...
sırf marjinal olmaya calısan bazi gubiklerin aslında laf salatasından öte gitmeyenler gerekcelerdir. zira o sevmedikleri adam devrimin allahını yapmıstır ancak bu lavuk zırtapozlar salak sacma sebeplerden görmezden gelmektedirler. bugun kominist rejime sahip olan çin de bile ataturk devrimleri ( ustu kapalı bile olsa) emperyalist devletlere karsı kazanılmıs savas olarak gösterilmekte ve ataturk hakkında ( az da olsa ) bilgi verilmektedir. bizdeki uydum akıllı abd yönetgesindeki sözümona devrimcilerde hala laf salatası yapmaktadır. zira seversen ekime kadar sevmezsen zkime kadardır ancak yiğidi öldür hakkını ver. azcık yiğit ol. azcık.
daha önce belirtmiş, bir kez daha yineleyelim. komünistlerin bir tarih bilinci vardır ve bu tarihe dair bir bakış açısı ile elde edilmiştir. komünistler tarihi yargılarken sınıfsal ilişkilerden, üretim ilişkilerinden bağımsız, nesnel değerlere dayanmayan ve tamamen öznel değerlendirmelerle bakmazlar. komünistlerin dünyaya olduğu gibi tarihe de bakış açısı ilerleme ve sınıf dengeleri üzerine kurulmuştur. bir örnek vermek gerekirse: komünist bir kimse pek ala adolf hitler'den nefret etme hakkına sahiptir, ancak faşizmi hitler'in hastalıklı zihnine göre değil, bizzat faşizmin sınıf karakterine göre değerlendirir. geçmişte olduğu gibi bugünde bu böyledir. haliyle mustafa kemal atatürk'e bakış açısı yukarıda belirtildiği gibi o dönemin sınıfsal dengelerinden bağımsız değildir. geçmişi değerlendiren bu ülkenin onurlu komünistleri gerçeğin hakkını da vereceklerdir. çünkü kırıntıları değil, dünyayı isteyen komünistler ilk adım olarak kendi ülkelerinde sosyalist bir rejimi kurmayı amaçlar, bunu yaparken geçmişi iyice değerlendirir ve ona göre yargılarını belirler. ısrarla ve ısrarla bu konu hakkında yorum yapmak isteyen ve 85 yılda ülkemizi çürütmekten başka bir işe yaramayan bir düşüncenin temsilcileri önce komünistlerin tarihi algılama biçimleri olan tarihsel maddecilik üzerinde serbest okuma denemeleri yapmaları gerekiyor. ancak bunu yaparken kara yüzlerin kitaplarından yararlanacaklarsa hiç yapmasınlar daha iyi. fakat kara yüzlerin çürümüşlükleri bu ülkenin onurlu insanlarına çamur atmasına yetmeyecektir.
komünistler sınıfsal zeminde bakmaktadırlar meseleye ve mustafa kemal de burjıva sınıfının ideolojik alt yapısı üzerinden ülkeyi yönettiği ve gelişimi emekçi halktan yana tavır almadığı için sevmezler.