bana göre tam bir eğlencelik ufak bir mesaj taşıyan film. bir kere kutsal damacana gibi fazla taşşak geçilmemiş. hemen akıp gitmiş film. zamanın nasıl geçtiğini anlamadım. eğlendim bazı yerlerinde güldüm. yok efektler kötü olmuş, yok oyuncular düşük performans göstermiş kaygılarına girmedim, girmeyeceğim.
ha kötü yerleri yokmuydu? elbette vardı. ama bunları kafaya takmaya değmez.
--spoiler--
bunun babası benim hapishaneden arkadaşım. yıllarca beraber yattık babasının bir hatasını görmedim. ama oğlunun hatasını gördüm. keşke baban dışarı boşalsaymış.
--spoiler--
paranın çok güzel tanımı yapıldığı film.
--spoiler--
paranın verdiği mutluluk anlatılamaz, paranın getirdiği bela anlatılamaz.
--spoiler--
aslında film için ne kadar mesaj kaygısı yok eğlencelik olmuş deseler de ufaktan filmin verdiği bir mesaj vardı. o da şu:
--spoiler--
şafak sezer: ulan insanın hayatını düzenli yaşaması kadar iyi bir şey yokmuş be.
--spoiler--
filmi beğenmeyenlere bir lafım yok, aksine saygı duyarım. ama dayanamıyorum iki üç bir şeyler diyeceğim.
siz aptal gibi bu filmleri izlemeye devam edin, size başka diyecek sözüm yok.
bomba filmdir. eğer sinema dünyasında underrated diye bir şey varsa, bu film için kullanılır ve tam anlamını verir. 5 kere baştan sona izledim, hala bilgisayarda katalogdu şuydu buydu yaparken takarım kulaklığı dinlerim. izlemeyen varsa akıllı olsun izlesin.
gülmek için gittiğim, mal mal ekrana bakmama yol açan, ne güldüren ne düşündüren, neydi bu şimdi deyip artık kaç saat sürdüyse ömrümden o kadar saat çalan, korsanı alınası, çıkışta gişeden parası geri istenilesi film. siz benim saatlerimi çaldınız, ben de sizin boşa gitmiş emeğinizi (!) çalmak istiyorum.
ayrıca da türk izleyicisine hakarettir. bu son söylediğim cümle de benden bu filmi izleyip gülenlere hakaret niteliğinde, çok özür dilerim ama cidden güldüğünüz şeyleri bi sorgulayın yahu.
kadrinin götürdüğü yere git filmini izledikten sonra büyük şüpheyle yaklaştığım, sonra da kafa dağıtır belki( kafam doluydu, tez için çeviri yapmaktan kafam zigilmişti diyebilirim) diye açtığım, orta üstü komedi filmi sayılır, ayrıca filmde ölen insanların haddi hesabı yoktur, adamların düştükleri durumdan çıkıp çıkamayacaklarını merak etmek filmi izlettiren sebeplerden biri bence sonunu merak ettim ne olacak bunların hali diye ama, aman! banane diyorsanız belirli bir dakikadan sonra izlemeyin derim zaten. sonuçta kadrinin götürdüğü yere git e göre, daha iyidir, esprisi daha fazladır.
bu filmi izlerken bir forrest gump, bir green mile, bir shawshank redemption vs.. gibi izlememek lazımdır. boş bir zamanınız ve yanınızda arkadaşlarınız varsa gülmekten yarılmak kesindir, neredeyse. detaylara takılmayın, sadece gülün. bu film budur daha fazlası değildir. osmanlı cumhuriyetin'e komedi filmi diyebilenler bu filmi hiç izlemesinler. gidip arka sokaklar, arka sıradakiler, arka taraftakiler filan izlesinler.
espri anlayışı olmayan, ama espri yapmadan da bazı insanları güldürebilen şafak sezer' in; belli başlı bir anlamı olmayan, insanların hayatına bir şey katmayan, herhangi bir kısmında bilinçlenmemizi sağlayamayacak amma ülkemizde kapalı gişe oynayabilecek kadar bizi düşündürebilecek bir zımbırtı. ben filmin sonunda anladım kolpaçino' yu. elemanın lakapmış meğer.*
gel gelelim bu film bizde nelere patladı?
bu tamamıyla ayrı bir tartışma konusu.
yüzüklerin efendisi' ne gidersin. tamam eyvallah. yemişim yurdunu da son giriş saatini de ilk çıkış hımk.. ıhım sakin olmalıyımdır. ama konu kolpaçino olup ben güzel bir meblağı oraya gömdüğümde, üstüne üstlük bir de yurda geç girip mimlenince ve bir uyarı cezası yeyince adamın içi cız ediyor yahu.
şafak sezer, aydemir akbaş ve ali çatalbaş gibi oyuncuların başrolde olduğu bir komedi aksiyon filmi. açıkçası aydemir akbaş ve hakan ural gibi oyuncuların yeralması beni filmin kalitesi ve komikliği açısından şüpheye düşürmüştü filmi izlemeden önce. ama çoğu oyuncu gayet iyi kotarmışlar rollerini. akbaş ise abartılı hareketler yapmamış.
---spoiler---
film tayfun denen çocuğun mafyaya borçlanır. bundan sonra gidip sabriden yardım ister. sabrinin karşılık olarak kız istemesi de ikisinin zengin züppe özgüre götürür. ve bunun da hepsinin ellerinde olmayan şekilde işlenen cinayetlerle başlarının derde girmesi izler. film de bu salak arkadaşların bu işten kurtulmak için sarf ettikleri çabayı ve işlerin daha da karmaşıklaşması sırasında başından geçen olayları anlatmakta.
filmin çoğundagülmedim ama bazı sahnelerde ve repliklerde yarıldım diyebilirim. en başında gençlerin ruh çağırma sahnesi geliyor tabi. en komiği buydu. sonrasında evin zengin babasının 45.000 dolar fiyatını duyunca "ben o paraya şeker fabrikası kurarım pezeveng" demesi geliyordu. bu iki olaydaki replikler beni gece gece yardı diyebilirim. arabadaki "arkadaş beyaz rus" repliği, "yav bizim bi emrullah abi vardı. lavuk atlıyor uçağa, taylanda gidiyor. karıyı üzerine işetiyor. yıkanmadan geri geliyor" repliği, hellboy göndermesi, polislerin kas manyağı herifin ağzıyla uçak çekme eylemi konusunda gerçekleştirdikleri diyalog da ayrıca müthişti.
şafak sezerin oynadığı özgür karakteri ise iyi br tiplemeydi. hem delikanlı hem zengin hem de züppe bir karakterin karışımıydı. çok cengaver değildi ama yeri geldiğinde postayı koyabiliyordu. eve sırf kızarkadaşı istedi diye 45.000 dolarlık tırı vırı sistemi aldırması haricinde çok da salak olamayan bir karakterdi. sevdim yani. güzel bir tiplemeydi. kurtlar vadisinden abidini filmde görmek çok hoş oldu.
filmin sonu dahaözenli yapılsaydı daha iyi olurdu kanısındayım.
böyle beş altı sahnede gülüyorsunuz ama bunlar haricinde gülebileceğiniz bir yer yok. genellikle sırıtıyorsunuz. bazen am-göt-meme üçlemesinden yararlanmaya çalışmasına rağmen filmi vasat üstü buldum. yarılacağınız birkaç sahne için bile izlenebilir bence.
eve yeni alınmak istenen ses sistemi üzerine yaşanan diyalog:
- kaç para bunlar?
- efendim sistemimiz, karaoke kolonları, dj kabini ve projeksiyonla birlikte kdv hariç 45.000$'dır.
- ne? 45.000$ mı? ulan ben 45.000$'a şeker fabrikası kurarım pezevenk.
bir şüphe ile yaklaştığım, ulan nasıl çıkacak diye izlemeye koyulduğum ve çok beğendiğim, izlerken keyif aldığım filmdir. insan en başta bir garip yaklaşıyor dediğim gibi. en nihayetinde maskeli beşler, süper ajan k9 gibi filmler de yerli sinemanın ürünü. ama bu asla böyle olmamış. hatta şiddet ve komedi unsurunu birleştirmesi de güzel. mantarlı kek yiyen adamın dramı ve işemeli sıçmalı ayin koparıyor adamı. en azından beni.
kutsal damacana ve kadrinin götürdüğü yere git i izleyip gülmekten havale geçirdiğim 2 filmden sonra kolpacino nun ilk 1 saatinde off sıkıldım şeklinde diyerek izledim. son bölümler biraz gülümsetti. en son bölümlerde ise güldüm. olmamış şafak sezer.
Aslına bakarsanız komik bir film gerçekten fena halde komik, ne var ki bazı kavram karmaşaları çok dikkat çekici . Örneğin Brezilya'dan gelen sevgili, duvardaki kurşun deliklerini nasıl kısa sürede kamufle edebildikleri, ikinci parti cesetlerden nasıl kurtuldukları falan birçok anlaşılamayan olayı barındıran filmdi ki bu tür sahneler düzeltilse çok daha başarılı bir fim olabilirdi. Sadece küfürle güldürmekten daha öteye taşımış yönetmenler, genel itibariyle iyiyidi.
güzel film olmuş kanka diyesim geliyor özgür gibi.
bir kere karakterler orjinal ötesi lan...
şafak sezer boş gezen ezik züppe modunda 1 numara. herif oynuyor ya. gülüp gülmemek tasarrufunuz ama sonuçta oynamış.
ali çatalbaş... benim için aslında filmin başrolü, nam-ı diğer kolpaçino tayfun.
hepimizin hayatında o yalakalık ve yavşaklıkta ama kendini sevdirmeyi bilen çakal tiplemesinden bir tane vardır.
aydemir akbaş... gıcık olduğum bir insandı, ama kendisi hakkında bir düşüncem daha var şuan. aydemir akbaş istedi mi iyi oyuncudur. üstüne basa basa söylüyorum. mükemmeldi. huysuz, tersocu ve hafiften abaza orta yaşlı adamı alıp götürmüş.
bu üç karakter harici yan roller için bile izlenirdi film. kuyumcu emrullah, ganyotçu, sırrı, ekrem abi.
ya size şu kadarını söyleyeyim siz anlayın. hakan ural bile adam akıllı oynamış.
filmde küfür var, doğru. ama olması gereken bu. bir kere filmde oynayan 3 tane kadın var akılda kalabilecek. biri tayfunun manitası, biri özgür'ün annesi ve manitası.
bu üçü haricinde film full erkek, ki bunların göründüğü sahneler 10 dakikayı ya bulur ya bulmaz.
erkeklerin büyük bölümü mafya... gerisi oto galerici, kuyumcu, kumarhaneci, torbacı.
bu tarz adamların ve bu kadar adamın olduğu bir filmde herkesin birbirine canım cicimli konuşması komik olurdu zaten, nedir ki bu isyanlar.
ben samimiyetlerine inanmıyorum. çünkü burda o tarz filmlere ilgi çokmuş gibi veya herkesin sinema eleştirmeni olduğu gibi bir durum gerçekte de olsa o filmlerin yönetmenleri şuan en basitinden zengin insanlardı.
bir çoğu izlemeden yapılmış boktan eleştiriler ve bu çok belli.
hee dersen ki sen kolpaçino tarzı filmlerin hastası mısın? değilim, çok da hoşlanmam, duruma göre tiksinirim de. ama endüstrinin buna da ihtiyacı var, ayrıca kolpaçino gerçekten güzel bir film.lâkin sorun şu ki endüstrinin sadece buna ihtiyacı yok, tabii ki halkın da sadece buna ihtiyacı yok.
bence gayet başarılıydı.
çok da güldüm, hala güldüğüm ve makarası dönen şeyler de var.
3 kelimesinden biri "fuck" olan yabancı filmleri izledikten sonra buraya koşup "başyapıt aaabi!" diye entry döşeyenlerin "çok küfürlü" diyerek beğenmediği filmdir. şahsi kanaatime göre kutsal damacana* ile beraber son yıllarda çekilmiş en komik türk filmidir.
yazık olmuş bu filme. şafak sezer antipatisinin kurbanı mı olmuş, tanıtımı mı iyi yapılmamış bilemem lakin önyargılarınızı bir kenara bırakıp mutlaka izleyin derim ben.
kutsal damacana serilerinden, recep i vedik serilerinden, cem yılmaz'ında bütün filmlerinden çok daha fazla kaliteli olmuş bir filmdir. hem komedi açısından, hem senaryo açısından hemde oyuncu tercihi açısından son 10 yıl içerisinde izlediğim en müthiş türk filmi kolpaçino'ydu. bu filmi izleyene kadar şafak sezer'i fazla sevmezdim, şimdi adamın hayranı oldum.
gecenin bir vakti yaran film.mantarlı keki yiyen eleman başta olmak üzere dialogların hepsi çok komik.kutsal damacana 1 ile birlikte son yılların en komik türk filmi.recep ivediklerin hepsine 5 atar.
