kökeni hakkında çeşitli tartışmalar olan karadeniz oyunudur. anladığım kadarıyla müziği Giresun yöresine, figürler Trabzon'a aittir; aslında çok da önemli değildir. Fazlaca hareketli, temel kalıplar içinde figürlerin serbest olduğu bir oyun olması nedeniyle ilgi çektiğini düşünüyorum.
Ancak bu oyunun sadece dereboyu kavaklar türküsünden türemiş bir-iki şarkı eşliğinde oynanıyor olmasını kaygı verici buluyorum. Bu oyunun uyarlanmazsa veya alternatif türkülerle çeşitlendirilmezse akıbetinin macarena dansından farklı olmayacağını düşünüyorum aynı zamanda.
kiminin yöresel deyip koyacak yer bulamadığı, kimininse serseri oyunu diyerek yüz çevirdiği bir ver coşkuyu durumudur. terbastı olarak da adlandırılabilir.
oyun olmayan ama herkese oyun diye yutturulan şey.
ortaya biri geçiyor, ikisi geliyor, arkayı üçleyenler dörtleyenler de olaya dahil oluyor.
sonra herkes hep birlikte, hiç de senkron olmayan bir halde garip hareketler yapıp oynarmış gibi yapıyorlar.
bu oyunu izleyenler de "lessie'ler bize bir şey anlatmaya çalışıyorlar" diye düşünüp duruyorlar.
club dans desen değil, oyun havası hiç değil. oyun havasının avrupa dans türlerine benzetilmeye çalışılarak bıdı bıdı... yok işte hocam bizim kültürümüzde böyle bir şey. ayrıca bakın bakalım kolbastı hakkında en eski kaynak hangi yılda var?
bu oyunun nazarımda ''crazy dance in kayseri'' videosundan hiçbir farkı yoktur. inanın çok komik. mis gibi tüm dünyanın takdirle izlediği horon dururken, trabzonlu kardeşlerimiz de şu saçma şey bizim oyunumuz falan demesinler.
yıllardır yıldız tilbe'nin dansıyla güldük, eğlendik. yeri geldi alay konusu oldu. evet gerçekten de kötü dans ediyordu, orası doğru. peki ya kolbastı'ya ne demeli ? neden ve nasıl meşhur olduysa oldu bu garip şey. ne günahı vardı yıldız'ın ? neden onun dansını sevemedik ? nedir bu çektiği çile yıllardır ? yazık değil mi yıldız tilbe'ye ve bize...
trabzon un faroz mahallesi ve havalisinde ortaya çıkmış karadeniz gibi şenlikli ve aynı zamanda hırçın insanların dansıdır.
içinde bazen bir martının havalanmasını bazen bir balıkçının ağlarını toplayışını, bazen bir hamsinin yaramaz çocuk gibi hoplamasını ve bazen de bir karadeniz gencinin asi ruhunu temsil eden figürler barındırır.
belli başlı figürlere bağlı kalarak çoğu zaman doğaçlama yapılır. karadeniz doğaçlama yaşayan asi ruhlu kafası güzel bir delikanlıdır.
hakkinda, sagda solda, internette, havadan sudan kliplerde, talk-showlarda ve hatta ana haber bultenlerinde tartismasi giderek yayilan, muzigi duyuldugu anda mide bulandiran tepinme turu. baltayla giresim geliyor, cok feciyim sozluk!
Boku çıktığı sanılan oyun. Ülkemizdeki çok sesliğe , farklılığa karşı godoş bakış açısı ne zaman bitecek merak ediyorum. Gidin pogo yapın siz, kurallar zaten süper, hem de kolbastı kadar popüler değildir!
oynayan oynasın, seven sevsin, sevmeyen de oynamasın oyunu.
çok sevdiğimden değil, fakat; eninde sonunda bir oyun işte. neden bu kadar tartışıp, kökenini, çıkış yerini, tarihini, bilmem nesini ıncık cıncık ediyoruz, kanıtlar arıyoruz ki. bir oyunu oynamak, sevmek için uzun bir geçmişe, tarihe mi ihtiyacımız var. adam eğlenmek, dağıtmak için oynuyor bunu. o esnada kökenine niye gerek duysun, neden sabah akşam tartışsın. düğünde pistte oynayan adam "acaba şu an figürünü yaptığım oyunun geçmişe nereye dayanıyor? 100 senelik bir geçmişi yoksa oynamam abi!" mi diyecek yani ne?
bu ülkede "nane nane" diye şarkılar yapılabiliyorken, sabah akşam sibel can'ın tangası, ibrahim tatlıses'in otel odasında mangal yapması, bilmem hangi mankenin memesinin fırlaması, bilmem kimin bilmem kimle aldatılması konuşulabiliyor, kafa yorulabiliyorken, kolbastı diye bir oyuna bu kadar ilgi gösterilmiş, çok mu?
seda sayan'ın göbek deliğinden, hülya avşar'ın kızından, gülben ergen'in selülitlerinden daha hayırlı, öğretici, eğitici bir şey en azından!
bırakın oynasınlar, eğlensinler insanlar. kasmaya ne luzum var.
iTÜ Müzikoloji Bölümü çğretim görevlisi Süleyman Şenel,kolbastı türkülerinin yasaklara karşı gelerek , suç işleyen ya da herhangi bir olayla bağlantılı olarak aranan, ihbar edilen kişi ya da grupların güvenlik kuvvetleriyle yaptıkları çatışmaları anlatan ezgiler olduğunu belirtmiştir. Çoğunlukla ölüm ile sonuçlanmış çatışmaların meçhul halk sanatkarları tarafından ölünün ağzından anlatıldığı bu ezgilerin , tarih boyunca vicdanın yansıması olarak geniş kitlelere yayıldığı belirtilmiştir. Aslında kolbastı denmesi de doğru değil, oyunun asıl adı "faroz kesmesi" ya da "hoptek"tir.