Cep telefonları çıkmadan önce saat takıyordum, en son elimi yıkarken saatin içine su girince bir daha takmadım. Ancak klasik giyindiğim aksesuar olarak.
Küçükken sol kolumu sanki saat varmış gibi silkelerdim. ilk saatim komşunun oğlunun bozuk diye çöpe attığı saatiydi.
Nasıl sevinmiştim ama. Hâlâ hatırlıyorum o anı, bu sefer kolum doluyken silkeliyordum. Çok hoşuma gidiyordu. 17-18 yaşında babam gerçek bir saat almıştı, iç kadranları falan çalışan. Ağırdı. Ağırlığına hayran kalmıştım. Şimdilerde seikonun tam otomatik bir saati var sol kolumda, ve hâlâ hastasıyım saate bakmak için kolumu silkeleme hareketinin.
Kol saati şimdilerde saate bakmak için değilde, statü göstergesi. Hiç yoksa erkeğin aksesuarı. Yoksa saate baktığımızdan mı takıyoruz? Ha ben ağırlığına alıştım, olmazsa eksiklik hissediyorum.
ilk kez orta okulda siyah kasyo edinmiştim babam sağ olsun onu iki üç ay takmıştım, bir de evleniken değerli annem (kayınvalidem) suvoç almıştı onu taktım bir sene kadar, onun dışında koluma kadın kolu şey aman işte zaman içerikli bir nesne değmemiştir.