daha önce denenmemiş bir iş başındasınız. vücuda dışarıdan 1 damla farklı kan girdiğinde oluşabilecek çeşitli sorunların farkındasınız. e be adam sen niye bu adama 4 uzuv birden takıyorsun? 1 tane tak, bi dene hele.
Edit: Operasyonu yöneten doktor bu iş için amerikada 2 yıl öğrenim görmüş. Hastanın konuyla ilgili bilgisi varmış ve yeniden yürümek ve ellerini kullanmak istediğinden ısrar etmiş. Yani doktor suçsuzmuş.
ameliyattan sonra yaptıkları basın açıklamasında ilk uzuv ameliyatına yaptıkları atıflarla kendileri belli etmiştir bu salaklar zaten. uçak yapmaktan acizsen, mekikle uzaya çıkamazsın tabi ki.
başarsaydı kahraman olacak doktordu. 2 kol 2 bacaktan bahsediyoruz. kalbin, kanun kabullenmesi kabul ederken diğer organların sağlam kalması çok zor. çok büyük ihtimal bunlar hastayla konuşulmuştur zaten. eğer bunlar hastaya anlatılmamışsa ortada büyük bir suç o zaman vardır. ama anlatılmışsa ortada suçlu yoktur. yöntem hatası sayılır. harbidne 4 tane parçanın aynı anda takılması ilk denemeye göre risklidir yani.
adam öldüren değil gelişen komplikasyon sonucu hastasını kaybeden doktordur..
hastasının talebi ve onayı ile bu ameliyat yapılmıştır..
ona bakarsanız sıradan bir ameliyatta yapılan anestezi işleminin mortalite oranı % 0,8'dir..yani ölüme yol açma ihtimali %0,8'dir..
bazı kanser türlerinde ve kalp ameliyatlarında sözkonusu mortalite riski çok daha fazladır..
mortalite riski var diye kimse ameliyat edilmesin o zaman..
kimse bilip bilmeden abuk sabuk yorum yapmasın...
kolu bacağı olmayan bir adam,sadece gövde ile 10 sene kadar yaşayamaz..
bunun nedeni hareketsizliğe,akciğerin aerobik kapasitesinin azalması,d vitamini eksikliğine,hareketsizlikten dolayı kilo artışına ve damar bütünlüğünün bozulmasına bağlı ortaya çıkan komplikasyonlardır..
yani o adam o vaziyette maksimum 10 sene yaşardı..5 sene yaşama ihtimali bile yüzde 50'den fazla değildir..
orada o ameliyat ''hastanın hayatını kurtarmak'' için ''hastanın arzusu ve onayı'' ile yapılmıştır herşeyden önce..
başarısız olması çok üzücüdür ama gene de takdire şayandır..
üniversitelerin ''siyasetten ve iç çatışmalardan arınıp bilim ve teknoloji alanında birşeyler yapmaya çalışması'' takdire şayandır..
çünkü bir ülkenin kalkınması ilk olarak üniversiteden başlar..
doktor katil değildir. başarısızlık ihtimali yüksek olan zor riskli bir ameliyata karar verilip operasyon yapılmıştır. sonucun böyle olmasını kimse istemezdi. hasta açısından onun kaderi, doktorlar açısından ise büyük bir hatadır. rahmet ve teselli...
hastanın istekleri ve kanunların ona verdiği yetkiyle ameliyat yapan doktordur. her tıbbi müdahalenin komplikasyonları vardır. bunlar doktor hatası olarak kabul edilmez.
ne saçma yorumlar gelmiş ya..her transplantasyon operasyonunda risk vardır,böbrekte de vardır bu risk en basit gibi görünen kornea naklinde de.doktorların sidik yarışına girdiğine inanmıyorum.zaten hasta ya da yakınlarının rızası olmadan bu nakiller gerçekleşmez.ama bence en üzücü olan her şeyde olduğu gibi bunun da medya ve halk olarak bokunu çıkartmamız.Yüz nakli yapılan hastayı doktor izni olmadan tv kanallarına röportaj yapmaya zorlamamız vs.kaş yaparken göz çıkaran bir ülkede kol bacak takarken adam öldürmek de normal bir yandan.
(bkz: cahil cesareti)
Evet, dünyada "ilk" olarak bir insana 2 kol, 2 bacak takmaya çalışan ve bunu kabul edip imzalayan insanların bulunduğu yerde, cahil cesareti vardır.
(bkz: şuursuz hastane elemanları)
Nakledilecek olan uzuvları, karton kutuya koyup, sonrada kutuyu düşüren elemanlara, şuursuz hastane elemanları denir.
(bkz: embesil basın)
Kobay niyetine insanların birleştirildiği yetmiyormuş gibi, yüz nakli yapılmış adama, ameliyattan çıkar çıkmaz 100 kişi röportaj yapan basına, embesil basın denir.
türk doktorlarının reçete yazmak veya fakültede kurbağa kesmekten öte bir işi beceremediklerinin göstergesidir.
sen daha reçete yazmaktan acizsin, senin neyine kol bacak nakli? reklam yapıcam derken insanın hayatını elinden alıyorsun.
bunu denemeden başarılı nasıl olunur deney aşamasında kobaylar
kullanılmıştır yüz de kaç başarı oranı hastaya söylenmiş hasta öyle karar vermiştir. insanla kobay arasında fark olması normaldir bu rizikoyu bilerek yapılır bütün ameliyatlar
basit ameliyatlarda bile riziko vardır, ve en basit ameliyatlarda bile rizikolar anlatılır hasta ve yakınları bilgilendirilir izin belgesi alınır ameliyat sonra yapılır .
kimlerin Hangi ameliyati ne sekilde kimlere yapilabilecegi saglik bakanliginin verdigi ruhsatlarla belirlenir. Yani Hacettepe'de soz konusu nakli deneyen tibbi ekip bu izni ve yetkiyi saglik bakanligindan almistir. Ameliyatin proseduru bellidir, onaylanmistir. Hastanin rizasi zaten bahsetmeye bile gerek yok, disinizi cekerken bile aliyorlar. Kisacasi kimse kafasina gore is yapmis degildir. Cahil cahil atip tutmanin alemi yoktur.
Ha illa atilip tutulacaksa herkesin gozu onunde gerceklesen tum dunyanin kulak kesildigi bir operasyon hakkinda degil, jinekologlara illa ki normal dogum yaptiracaksiniz, sezaryen yaptiranin canina okurum diyen bakanlik ve gotunden korkup vazifesinin geregini yapmayan doktorlar hakkinda atip tutun.
bu doktorun işi gücü yok, kime kol-bacak takıp da öldürsem diye dolanıyordu da bu adamı buldu. adamı evinden zorla aldırdı, hastaneye getirtti. hastaya "bak gardaş, sana bunları takıcaz hem kol-bacak sahibi olursun hemde ben egolarımı tatmin etmiş olurum. öleceksin gerçi ama farketmez, takıcam" dedi. adam da "ya hep ya hiç" deyip kabul etti. ölüm riskini bilerek kabul etti tabi ki de. çünkü robot olmadığının farkındaydı. yanlışmıyım? böyle düşünen yazarlar burada bırakabilir. allah belasını versin o doktorun.
yanlışsam devam et okumaya.
hasta da herkes gibi normal bir vücuda sahip olmak, herkes gibi normal bir yaşam sürmek istedi. engellilere ikinci sınıf insan muamelesi yapılan bir ülkede üstelik. hastaneye gitti, derdini anlattı. "her türlü risk kabulumdur. böyle bir ameliyatı kabul ediyorum" dedi. yurtdışındaki gibi imkanlar ve teknik altyapının hazırlanmasının ardından operasyona alındı. hasta tabii ki de suçsuz.
asıl suç bir suçlu arayışına girmek. doktorun vicdan azabı zaten onun cezası değilmi?
tüm bunların yanında basın sürekli bu olayı haber yaptı. öyle ki adam ölüm riskini bile unuttu. klavye entelleri sözlükte o sırada "vay be ne güzel gelişiyoruz. kol takıyolarmış abi" gibi entriler giriyordu. ameliyat bitti, her operasyondan sonra (evet burun ameliyatı da dahil buna) görülebilen bir komplikasyon sonucu hasta hayatını kaybetti. ve aynı klavye entelleri tarafından doktor günah keçisi ilan edildi.
böyle trajik bir olaydan sonra bile ona buna bok atan entel tayfa bir düşünün bakalım tek suçlu doktor mu? başarı beklentisini oluşturan medyanın, tıbben geri kalmışlığın sebebi olarak gösterebileceğimiz sağlık politikaları mı? yoksa tamamen bize ait özellikler olan ötekileştirme, dışlama, damgalama, yok etme mentalitesi mi?