efenim bu meret şeyi zamanında koklayarak almış bir çocuk olarak, derslerde hep silgi burnumda koklaya koklaya ders dinlemişimdir. saflık mevcutmuş evet.* tabi silgi de hacı yağı değil ya elbette kokusu biticek işte o zaman işi de bitiyordu.
bir de gökkuşağı gibi renkli kalpli ve kutusu olan bir silgi vardı, silmezdi. kurşun kalem lekesini deftere dağıtırdı bir güzel. al o silgiyi kokla dur.hatta ağzına atıp yemeye çalışanı da görmüştüm. Bizim sınıfta bütün kızlarda vardı o silgiden. Almayan kız öğrencileri dövüyorlardı o derece lan.
tanım: silmek için değil de koklamak için alınan silgidir.
tıpkı sakızlardan çıkan dövme gibi kokulu silgi de kanser yapıyordu ve bir nesil bu sebeple uzak durdu bu silgilerden. güzel olan her şey zararlı olmak zorunda mı?
ilkokul vazgeçilmezleri arasında yer alandır. aile tarafından sağlığı tehdit edici görülen bu masum silgi temini zor ** olduğundan silgiye sahip olan arkadaşa karşılığında iki üç kocaman silgi verilerek takasına rastlanan, genelde arı maya desenli araçtır.
bunlardan sonra, renklileşen televizyon, liberalleşen dünya, fakirleşen insanlar ve açlıktan ölen afrika ile birlikte, hayatımızda milan silgileri yer aldı. hacı şakir sabununa rakip olarak çıkarılan, çok iyi silen çok çabuk biten fakat ekseriya bitemeden şaka amacıyla herhangi bir arkadaşın kafasına çarptıktan sonra kaybolan eşşek kadar olan bu silgiler, çok pahalı olma özellikleri ile modern dünyaya hemen uyum sağladılar, mutlu mesud yaşadılar. arı maya'nın ise bir sinekkapan bitkisince yakalandığı söyleniyor.
osuruk kokulu olunca pek de çekici olmamaktadır. şöyle ki sobanın üzerinde unutunca en güzel kokulu silgiler en kesif osuruk kokulu silgilere dönüşmekte ve silginin kokusunu duymamak için olabildiğince az yanlış yazmaya itmektedir. o osuruk kokusunu özler olmaksa geçmişe özlem duyan yoksun insanların genel tavrıdır. hangimiz geçmişi özlemeyiz ki? entrynin sonunu getirememek de yazdığını silmek konusundaki mütereddit tavırlar da küçüklükten kalma osuruk kokulu silgilerin bilinçaltımıza yaptığı etkilerdendir.