burnun kilcallarina nufuz eden salgi.. once beyni ele gecirir, sonra seni. patrick suskind'in kitabiyla alakasi yok benim bahsettigimin (das parfum), ben sizi bulundugunuz yerden sicratan "anam bu da ne ola ki?"den bahsediyorum.
firindan yeni cikmi$ ekmek kokusu, yagmurdan sonraki toprak kokusu, ten kokusu, anne kokusu gibi.. be$ temel duyunun en hassas olani; a$iri sicaklik, grip, nezle gibi durumlarda farkedilemeyeni; insan ayraci.
bilegine parfumu sikar, diger bileginle ovarsin bir guzel. boyun kismina, kulak arkalarina da serpi$tirmeyi ihmal etmezsin. guzel kokmak gibi bir derdimiz var, guzel olmak gibi bir refleks gosteriyoruz. her ne kadar can yucel, "ne kadar kotu kokarsak o kadar iyi!" diyor ama yikanmamaktan, pis olmaktan bahsetmiyor elbette. sevgi duvari'ndan degil, halic koprusu'nden atarlar oyle peynirli tombi gibi kokarsan maazallah, aman diyim! hah ne diyordum.. koku! o senin algilarını geni$letir, mevcut nesneyi "$ipp!" diye taniyabilmeni saglamak icin onceden kodlanmani saglar. formatlar seni, yeniler. yakla$man ya da uzakla$man icin belirleyici etken olur cogu kez ve bir nevi etikettir ili$kilerinde; oyle ucucu, oyle sahtedir ki kanarsin. cilek receli sandigin meger temiz coraplara gizlenmi$ bir cift kirli ayakmi$, anlarsin. (ayar kokusu aliyorum)
5 duyudan en mükemmel olanı, bence tabi. gördüğümüz halde doğruyu yanlıştan ayırma bakımından göze nazaran daha iyi görme duyusudur. zamanında bir tür kimliktir ayrıca. nüfus cüzdanı olmadan, parmak izi olmadan ayırt etmeye yarar[dı]. artık hiç birisi bi boka yaramıyor orası ayrı. hiç birisi..
kitabı vasat ı aşamıyor.özellikle sonu hayal kırıklığı yaratıyor.filmi ise daha da kötü, son derece sıkıcı ve kitaba hafif olumlu katkısı olan ayrıntılarıda içermiyor.
son yıllarda çıkmış olup ta izlediğim en iyi sıradışı filmlerden bir tanesinin türkçe ismi. *
özellikle konuyu anlatan adamın ingilizcesine hayran kaldığımı belirtmeliyim. *
aynı zamanda 5 duyudan birisidir. koku alma duyum da kuvvetlidir. eve gittiğim zaman annemin ne yemek yaptığını kapıdan girer girmez anlarım. *
beyinde en fazla etkileşimi tetikleyen uyarandır. 5 duyumuz beynimizde teker teker kayıtlı olurken, örneğin görüntüde resim kareleri yada olay örgüsü sadece aklımıza gelir, koku kendisi ile beraber mekanı, anıları ve sesi de hafızanızda canlandırır bununla da yetinmeyip hayallerinizi umutlarınızı ortaya çıkarıp çeşitli durumlarda hormonlarınızın engellenemez coşmalarını tetikleyebilir.
aynı zamanda en büyük alarmınızdır da, evrim sureci içerisinde bizi en cok koruyacak sekilde gelişen daha dogrusu ilerleme sürecimizde beyinde gelişkinliğini en iyi koruyabilen koklama duyumuzdur. bunun da en buyuk nedeni olarak tum duyuların aksine koku sinyalleri omuriliğe ugramadan direk beyinle bağlantılı olması düşünülüyor.
kişinin unutamayacağı yegane özelliktir. her ne kadar unuttum deseniz de* o kokuyu duyduğunuzda içiniz bir hoş olur. "hatırlıyorum lan" dersiniz ve anılar depreşir bir anda.
inanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında bir
ayrılık gizlendiğine
belki de, kartvizitinde "onca ayrılığın birinci
dereceden failidir"
denmeseydi eğer.
Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar,
ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer.
Issızlığa teslim olmazdı sahiller,
kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle
avunmaya kalkmamış olsaydın eğer.
Sen gittikten sonra yalnız kalacağım.
Yalnız kalmaktan korkmuyorum da, ya canım ellerini
tutmak isterse...
Evet Sevgili,
Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu, kim
uzanmak isterdi ince parmaklarına,
mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık
etmiş olmasalardı eğer!!
nedense hoşlandığım insanın iyi bir arkadaş, takdir ettiğim bir insan olması yerine benim için o tahta kurulmasının sebebi kokudur.
bir şekilde beni etkisi altına alır o koku, o adamın yanından ayrılmak istemem, pek çok kişinin arasında onu ayırt etmemi sağlar.
ayrıca kokunun en çok yoğunlaşacağını bildiğim boyun bölgesi üzerinde hain planlarım, kaçamak bakışlarımın oluşmasını sağlar.
zamanında stanley kubrick koku'nun filmini çekmeyi, kitabı okurken düşündüğünü fakat kitabın sonunda bunun imkansız olduğunu anladığını söylemiş ve eğer film çekilirse yönetmeni tebrik edeceğini söylemiş ve etmiş de. haklıymış da. ha daha iyisini mi yapardım, hayır. yine de çok güzel bir film, ama mükemmel bir kitap.
"her ne olursa olsun bir koku; yeter ki bana ispat etsin yaşadığımı." demiş ya nesin usta. beni de yaşatan bir koku var ki; yokluğu can alır varlığı can olur. beni de yaşatan bir koku var ki; ben o kokmak istiyorum.
Bir insanın hayatındaki en önemli hadisedir.Anne kokusu,toprak kokusu,sevgili kokusu..Hep onunla yaşar,onunla ölürüz.En önemlisi bizi hayata sevdiren ya da bizi hayattan küstüren,kısacası hayatla aramızda köprü kuran yegane yeteneğimizdir;koklayabilmek..Sanırım herkes koklayamaz hayatı,sadece yüreklerinde hissedebilenler yaşayabilmiştir derim ben..
kesinlikle anıları bir fotoğraftan ya da resimden daha fazla hatırlatırmış, ben bunu anladım.
herhangi bir koku, iyi ya da kötü, çekici ya da normal olması farketmez. hayatınızda önemli bir yer edinmiş olan zamanlarınızda o anlardaki herhangi bir kokuyu koku hafızanız kaydettiyse eğer, o kokuyu her aldığınızda o ana doğru bir yolculuğa çıkarsınız.
bu koku bazen tatlı bazen de acı olur. ama genelde hoş bir seda bırakır.
hafizayı tetikleyen çok güçlü bir etkendir, koku. öyle ki, görseniz hatırlamazsınız bazı şeyleri ama koku öyle değildir işte. adamın beynine flashback sokar. *