gençlik döneminde tüm duygularınızı teslim edip yapılmaması gereken olaydır. akabinde bu öpücüğü verdiğiniz kişiyle yollarınız ayrılırsa aynı tadı ya da kokuyu asla duyamama gibi sonuçları olabilir.
kıyaslarsak eğer, "sadece koklamak" bırak son düzlüğü daha start düzlüğünde sikermiş gibi geliyor bana. kat'a öpmeye kıyamamaktan bahsetmiyorum. başka bi şey bu koklama mevzusu, tarifi imkansız olanından. çok başka bi şey.
hergün mütemadiyen benim minik sevimli mi kokulu köpeğime yaptığım eylem. içine çeke çeke öpmek benim miniğimi.. zira buna değecek ve bu hisleri yaşatacak bir ''insan'' dahi yok etrafta yani daha doğrusu kalbimde.
öpmeyle yetinmeyen insanın yaptığı iştir. seven insanın yaptığı iştir , böyle yavaş yavaş öpmeden önce bi koklar içine çeker kokusunu , çok güzeldir. benim için çok güzeldir mesela koklayarak öpmek. çünkü onu öpüyorum ben. nadir de olsa..
yeni doğmuş bebeklerin çeşitli mikroplara karşı dirençsiz olmasından dolayı,çocuğun şapur şupur öpülmesiyle bulaşacak mikroplara karşı anne babanın misafirlerine getirdiği sınırlamadır.
Parfüm kokusunu değil kendi kokusunu hissederek öpmek... Daha önce başka kişileri öpmüş olsan da o koku bir tek Ona aittir ve o öpücük sadece Ona özeldir.
kuru bir öpüşün kurtarmadığı özel insan için yapılır. 'o'nu tüm duyularınla hissetmek istersin. koklamak, öpmek, dokunmak yahut o tatlı sesini duymak...
yetmez tabi bu da, iki elinin arasına alırsın kafasını, öpersin onlarca kez. biri öbüründen daha ıslak ve daha sert. saçlarında gezinir burnun. kimsenin böyle kokamayacağını düşünürsün. hiç gitmez o koku burnundan. huzur demektir o koku.
Babaanne öpücüğüdür. iki avcunun arasına alır başımı, sıkar mıncırır sonra bi kaç kez koklar bi kaç kezde öper bırakır. Her seferinde aynı seramonidir.