"zeka ile ilgisi yok, ezbere dayalidir" diyenler 2 satirlik kod yazmis baska kod yazmamistir.
keywordleri, member function olayini bilirsin sys call nedir bilmezsin. hadi bunlari da ezberledin write'ın bir sistem cagrisi oldugunu kernel modunda calistirilacagini bildin diyelim programdaki hatalari calisma prensibini zekan belirler yoksa tikanirsin.
matematik bilen programci her zaman daha sanslidir. ama vektorler, matrisler ilgi alaniniz degilse ya da opencv gibi alanlarda calismiyorsaniz cok onemli degil matematik bilginiz.
sikistirma algoritmalari ve isletim sistemlerinde pencere dizayn edilirken lazimdir matematik ha bir de oyunlarda. ama matematik bilmek ufku genisletir. bilin yani.
o(logn) yaklasimi guzel ancak big o notasyonunda daha guzeldir.
problem çözümüne yatkınlık ister. bu zeka anlamına gelmez sanırım. akıllı olmak anlamına gelebilir eğer akıllı olmak zekanın çalıştırılmış olanı ise.
örneğim bir yazıda kaç kelime olduğunu saymanın yolu, boşlukları sayıp +1 eklemektir. bu problem çözümüdür ama kimse bu kadar basit birşeyi size anlatmaz cümle dizilimini anlatırken. bunu çözümü kafada hallettikten sonra da dilediğin dilde boşluk saydırabilirsin.
Maharetli ellerde bir sanata dönüşebilir. Öyle spagetti kodlardan bahsetmiyorum tabi ki. Bir işi yapan kodu her türlü yazarsın mesele değil. Önemli olan o kodu mümkün olduğunca o(1)'de yazmaya çalışmaktır. işin kafa gerektiren kısmı budur. Diyelim ki bir kod yazdık o(n)'de çalışıyor. Gayet makul görünüyor değil mi? Ama o kodun 1.000.000 kez çalıştığını düşünelim. Ne oldu karmaşıklık 1.000.000 oldu. Bir de aynı kodu o(logn)'de yazdığımızı düşünelim. Bu sefer karmaşıklık 20 olur. işte maharet böyle o(n)'lik kodu en azından o(logn)'e düşürebilmektir.
eskiden bir kuul olma durumu yaratirdi ama simdi tumblr a bulasan bebeler /head yapip playlist veya player ekleyerek kendilerini adeta bir redhack üyesi sayiyorlar.
vayanasini
yazan insana, hala bir umut var demek ki dedirten aktivite.
boş bir sayfa. tanrı gibi hissediyor insan kendini. bir şair, bir yazar nasıl yazdıklarıyla dünya'yı değiştirebiliyorsa, bir kaç sayfalık kod yazmakta değiştiriyor. bunların en büyük örnekleri facebook ve twitter.
insanı inanılmaz deşarj edebiliyor. hiçbir şey düşündürmüyor ve çabuk uyumasını sağlıyor.
yazması zaman zaman zevkli ama hata ayıklaması çok sıkıcı olan eylem. planlı yapıldığı sürece, yazılacak kodun anahatları tasarlandıktan sonra kod yazmak zor değildir. ama yazılan pek çok kod ilk derleme sırasında hata verir. bu hatalar ayıklanır. daha kötüsü ise programın derlenmesi ama çalışmamasıdır. bu durumda hata ayıklamak ise daha zordur. değil saatler, günler alabilir.
sözlüğün yazar kapasitesinin arttırması durumunda, yazarların rahat rahat entry girebilmeleri, mesajlaşabilmeleri, olaylardan ve de gelişmelerden haberdar olabilmeleri, bilmediğimiz bir sürü aparatın düzgün şekilde işleyişini sağlayan bir nevi altyapı.
(nasıl ki binayı kurmadan önce zemin etüdüymüş, boru hattıymış cartmış curtmuş döşenmesi, hazırlanması gerekiyorsa bu da böyle bir şey zannımca. umarım mantık doğrudur. bilmiyorum demek istemiyorum.)