benim bu hayatta çözemediğim nadir kadınlardan biridir. kocasını hiç sevmez her fırsatta onunla kavga eder. müşterek hayatı ona zehir etmek için elinden geleni yapar ama ondan doğurduğu çocuğa adeta tapar. tamam sonuçta ana yüreği ama karşısındaki canlı da kocasının küçük bir prototipidir. onu koşulsuz sevebiliyorsa kocasından niye nefret eder anlamak mümkün değildir.
Cogu kadin cocuk dogurduktan sonra cocuguna daha fazla vakit ayirip onunla daha cok mesgul olup sadece onun sorunlariyla ilgilendigi icin aldatilir oysa annelik ic gudusu ve cocugunu ailesinden kocasindan daha buyuk farkli bir sevgiyle sevdigi icin hem kendi yipranan hem cevresi tarafindan yipratilan kadindir.
kocasına göstereceği sevgiyle çocuğuna göstereceği sevginin farklı olduğunun bilincinde olan kadındır. kocasına duyduğu kırgınlıkları oğluna ya da kızına yansıtmadığı için taktir toplaması gereken kadındır. sayıları az da değildir. hem dünyada hem de türkiye'de kocasıyla sorunu olan kadınlar bunu genel olarak çocuklarına yansıtmaz.
kocasini zaten çocuk sahibi olmak için bulmus kadindir.
sahsen adami sevmmiyorsam, çocuk da onun olsun.
uzgunum ama içimde gram anne sefkati yoktur benim. Biliyorum ki kocayla bittigi gun çocukla da biter.
Bu yuzden asla çocuk sahibi olmamayi dusunuyorum, zaten abartili safliklarini ve seslerini asla çekemedim. ve bu dunyadaki hiçbirvarlik benim ozelliklerimi tasinin istemem.
belki adam iyi bir arkadaştır, iyi bir insandır, iyi bir babadır ama iyi bir eş olamamıştır. bu da problemleri doğurmuştur. anne ile çocuk arasındaki bağı zaten tartışmaya gerek yok. tecavüz sonucu bile olsa - kimsenin yaşamasını istemediğim bir durumdur- evlat evlattır. babanın kim olduğu önemli değil demek istemiyorum, ama beş evlilik yapsan beşinden de çocuk sahibi olsan evlatlarının arasında ayrım yapamazsın hepsi senin evladın, senin parçandır.
elbetteki aşık olduğun, iyi anlaştığın bir adamla bu zevki paylaşmak bambaşka bir his. ama evlat her zaman karının/kocanın önüne geçer, geçmeli de.