kocakarı ilaçları

    3.
  1. "kocaman karı yalan mı sölicek!" dediğim şeylerdir.
    3 ...
  2. 1.
  3. kocakarıların veya tıp eğitimi almamış kişilerin hazırladığı, bitkisel kökenli ilaçlardır.
    2 ...
  4. 2.
  5. alternatif tıpta kullanılan ne olduğu belirsiz birtakım bitkilerin karıştırılması sonucu oluşan,genellikle iğrenç tadı olan ama bir o kadar faydalı karışım.*
    2 ...
  6. 28.
  7. doğada her hastalığın çaresinin bulunduğuna inanan insanların, hastalıklar için buldukları tamamen doğal çözümler.
    2 ...
  8. 35.
  9. eskiden alternatif tedavi yöntemlerinin başını çeken, oldukça doğal ilaçlardır. bak;

    daha küçüksün, uyanıp aynaya baktığında sapsarı bir bedenle karşı karşıyasın. farkındalığın 'ehehe akşam biri beni boyamış' gibi bir cümleden öte olmadığı için başına geleceklerden habersiz, seni kahvaltıya çağıran sese doğru ilerliyorsun.

    onun yüzündeki bu ifadeyi en son, komşu kızlarının eteklerini kaldırıp kaçtığını öğrendiği an görmüştün, şaşkındı. yanındaki kadına 'sarılık olmuş bu!' dediğini duyuyorsun. ortalıkta kaynağı belirsiz bir telaş hali hakim. birşeylerin yolunda gitmediği belli oluyor, fakat çok ta umrunda değil. o zamana kadar doktor görmediğin gibi kelime anlamını da bilmiyorsun lakin, Hatçe abla ismi konuşmaya dahil olunca yüzün ekşiyor.

    telaş kaynağının sen olduğunu, kendini Hatçe ablanın huzurunda bulduğunda anlıyorsun. daha önce arkadaşlarından, yaramazlık yapan çocukları cezalandırma biçimi hakkında oldukça detaylı bilgiler almıştın. bu kez ne yaptığını sende anlayamıyorsun, lakin bu karanlık mekanda olduğuna göre suçun büyük olmalı.

    eline bir kavanoz veriliyor ve zaten bu kocakarı sana biraz daha derin baksa, oraya bırakıvereceğin çişini bu cam nesneye yapman isteniliyor. sıvı dolu şişe, Hatçe ablanın kuru bir ağaç dalına benzeyen ellerinde başka bir odaya gidiyor. çok geçmeden saydam olmayan bir bardağa dönüşerek geri geliyor. bardak elden ele dolaşıp kendini senin ellerinde buluyor. kokladığında bu keskin kokuya pek yabancı olmadığını biliyorsun fakat tam ne olduğunu anlayamıyorsun.

    'iç yavrum iç' diye bardağı ağzına yaklaştıran kadına; 'bana ne yeaa' diye, 'içsene oğlum' diyen annene 'içmicem yeaa' diye direnebiliyorsun. fakat 'içmezsen çükün düşer' diye bir anda beyninde yıldırımlar çakmasına sebep olan o tiz sesten sonra, burnunu kapayarak bir dikişte bardaktaki sıvıyı midene indiriyorsun.

    günün akşamında eve gelen babanla birlikte hastaneye gidiyorsun. Yüklü miktarda serum ile geri dönüyorsun. babanın annene neden bu kadar kızdığına yıllar sonra öğrendiğin gerçek ile ancak anlam verebiliyorsun.
    2 ...
  10. 31.
  11. -annaneee boğazlarım ağrıyoo...
    +zevcefille balı karıştır ye iyi gelir..
    2 ...
  12. 24.
  13. kolu kırılan insanın koluna, soğan ve zeytini* döverek sarmak.***
    1 ...
  14. 7.
  15. mide bulantısına nane ve limonu kaynatarak modern tıbbın asla yapamayacağı kadar kesin, yan etkisiz ve hızlı çare olan elleri öpülesi teyze reçeteleri.

    kan görmeye dayanabilen, hastaların derdini kendine dert edinecek şefkate ve deneyimlerini birbirlerine aktaracak sorumluluğa sahip kadınların yüzyıllar boyu edindikleri ve nesilden nesile aktardıkları sağaltıcı karışım ve uygulamalar.

    karı demenin ayıp sayılmadığı zamanlarda, bilgi sahibi anlamındaki "koca" sıfatı tamlamasıyla saygı duyulan kadınlardı. kadına ait her iyi şeyin içinin boşaltılması, anlamsızlaştırılması ve hükümsüzleştirilmesi sonucu kocakarı da bugünkü haline vasıl oldu.*

    benzerini ortaçağda avrupalılar yaptı. sezaryen ameliyatı yapabilen kadınlara cadı deyip, yaktılar.
    1 ...
  16. 6.
  17. 11.
© 2025 uludağ sözlük