cok farklı bir iklime sahip olan bir ilimiz.
coğrafi konum olarak dağ, deniz, göl ve büyük bir düzlüğün arasında kalmıştır.
gün boyunca bu dört klimanın savaşına sahne olur.
haziranda bile sabahları buz gibidir; ve üzerinize ciğ yağar.
öğlene doğru tıpkı bir çöl gibi güneş tepenizdedir. hayret edilesi bir baygınlık hissi doğurur.
akşama doğru ortalık cok çeşitli yönlerden esen rüzgarların etkisinde toz duman olur.
bu klimaların etkisi ile yeşil örtüsü cok ceşitlidir. kırlarındaki çeşitli otların karışık kokusu cok etkili bir şekilde duyulur.
orta kısımlarında kendinize bir merkez tayin edin. en fazla 10 km .lik bir cember içinde dağ,deniz ve göle ulaşırsınız.
sanayi kenti olmadan önce, tütünden karpuza, pancardan mısıra pek çok ürün verimli şekilde hasat edilirmiş.
gene bu dönemde birkaç büyük toprak sahibi, pekçok insanı yanında çalıştırırmış. yöre halkı bunları efe diye adlandırmıştır.doğudaki gibi ağa dememiştir.
tıpkı iklimi gibi halkıda cok ceşitlilik gösterir. atatürk'ün yer dağıttığı bulgaristan ve romanya göçmenleri, lazlar, abhazalar, cerkesler ve manav denilen daha eskiden yerleşmiş kişilerden oluşmuştur.
son yıllarda sanayileşmenin etkisi dört bir yandan göç almaktadır.
traking tutkunları için uygun alanlar vardır.
bir ring olarak, köseköy, sarımeşe, tepetarla, arslanbey kırlıkları önerilebilir.
bu ring dolaşılmadan önce detaylı inceleme yapılmalıdır.
bir günde tamamlanamayabilir.
türkiyenin en çok vergi veren ilidir. sanayi bakımından çok gelişmiştir. 41 plakalı kocaeli büyük şehiri son derece gelişmiş bir ildir. gölcük ilçesinde donanma komutanlığı bulunmaktadır. burada türkiyenin en büyük deniz filosu bulunmaktadır. izmit körfezi çok güzel bir manzaraya sahiptir ancak denizi kirli olduğundan dolayı denize girilmemektedir. türkiyenin en iyi üniverstelerinden biri olan (bkz: kocaeli universitesi)kocaeli üniversitesi ne sahiptir.
sanayinin can damarı olduğu için çok göç alan bu nedenle çarpık kentleşme gibi bir dertle boğuşmak zorunda olan, bir zamanlar şehrin ortasından tren yolunun geçtiği, 60-70'li yıllarda sahilinde denize girebildiğiniz, pişmaniyesi ünlü olan, hala depremin yaralarını sarmaya çalışan, olumsuzluklarına rağmen yine de güzel şehir...
güzeldir.yarı memlekettir.ömrün yarısı orada geçmiştir.halen gidilip gelinir,avuçiçi gibi bilinir.ama alışılmaz.gri bir şehirdir.oysa herekesi,değirmenderesi ve daha bir çok sahil kasabasıyla aslında güzel olması gereken ama sanırım yanlış ellere düşmüş dedirten şehir.
merkez ilçesi izmit olan ve daha çok izmit diye bilinen il. vergilerini kocaeli vergi dairelerine ödemeyen ve büyük sanayi kuruluşları bulunan gebzeye rağmen en çok vergi veren il. ayrıca sanayisi dışında tarihi ve kültürel değerleri, hatta yaz ve kış turizm potansiyeli küçümsenmemesi gerekir.
valiliğin arkasındaki abdülhamitin * av konağının hala onarılıp müze yapılmadığı **, ülkücülerin kol gezdiği *, kapatılan seka kağıt fabrikasını içinde bulunduran, genelde izmit diye anılan şehir.denizi, özellikle kıyılar yüzülmeyecek kadar kirlidir, bu yüzden kıyıdan balık tutmakta mümkün değildir.Ancak nasıl olduysa depremden sonra iki yıla yakın bir süre kıyıdan balık tutulabilmiştir.depremde gölcük, değirmendere, halıdere gibi yerler değilde fabrikalar harabeye dönseydi şimdi daha temiz olacak olan şehir.*
her sabah balkonlarından dışarı baktıklarında gördükleri bataklıkımsı pislik deryasını deniz sanan insanların yaşadığı yer! hayır, memleketini seversin o ayrıda, ya kardeşim ne iddaa ediyorsun kocaeli'de deniz var diye...
batı girişi gişesinin zırt bırt bir takım çıkan aksaklıklar nedeniyle sıkıştığı hadi onu da bırak doğu taraftan girmek için biraz daha yol tepmek zorunda kaldığımız marmara bölgesi şehri. trafik ışıkları da bir şehir merkezine göre bayağı fazla hani. sahilinden fazla yararlanılmayan kenttir aynı zamanda.
kocaeli yarımadasındadır. mütevazıdır. alışveriş için gidecek çok yer vardır*. iklimi hoştur. üniversitesi olduğundan okul zamanı güzel kızlar çoktur. internet kafe ve halısaha sayısı haddinden fazladır.
gebze bu ile bağlıdır*.
kocaeli'nin yerlisi azdır.türküsü falan da yoktur. burada daha çok trabzonlu, erzurumlu, bayburtlu ve muhacirler yaşar.
yarımcada dünyanın en büyük rafinelerinden biri olan tüpraş bulunur.
yaklaşık iki haftadır suların kesik olduğu şehir.belediye bu işle ilgilenen şirketler tarafından suyun azaldığı konusunda aylar önce uyarılmıştı.suların kesilmesini önleyebilecek birçok yöntem vardı ama hiç biri uygulanmadı.yazın otoban kenarlarındaki otlar için tonlarca su harcandı.barajdaki boruların çatlaklarından 70 küsur milyon metreküp su israfı var.vali konağı çevresinde kısmen, çarşı tarafında ise sular neredeyse hiç kesilmiyor.
(bkz: hangi çağda yaşıyoruz)
(bkz: biz insan değilmiyiz)
(bkz: nerede eşitlik)