Halil Delice'nin yazmış olduğu romanında (Koca Yusuf-Yalnızca Güle Yenildi) hayatını okuma fırsatı bulduğum efsanevi Türk güreşçi. Yetişmiyor artık Koca Yusuflar...
KAMUOYUNDA ''KOCA YUSUF'' ADIYLA BiLiNEN A400M TiPi NAKLiYE UÇAĞI NATO'YA ÜYE 6 AVRUPA ÜLKESiNiN ORTAK PROJESiDiR. TUSAŞ TESiSLERiNDE PROJENiN %8,5'i ÜSTLENiLMiŞTiR. YAKLAŞIK 500 TÜRK MÜHENDiSi ÇALIŞMAKTADIR.iKTiDAR DESTEKÇiLERi ''SiZ 17 ARALIK'I KONUŞURKEN BiZ KOCA YUSUF'U TESLiM ETTiK'' SAÇMALIKLARINA GiRMESiNLER.
efsanevi türk güreşçi. dünyanın en namlı pehlivanlarını yetiştiren deliorman yöresinde doğmuş ve yetişmiştir. bulgaristan'ın şumnu şehrinin karalar köyündeki akrabaları onun bir oturuşta bir kuzuyu yediğini ve kuzudan geriye birkaç kemikten başka birşey kalmadığını söylerler, bunun temelsiz bir iddia olmadığı aşikardır.
bulgaristan'ın deliorman yöresindeki türk köylerinde ezelden beri her köyde en az bir pehlivan yetiştirme adeti vardır. köyün en semiz, en güçlü çocuğu belirlenir ve bu çocuk tüm köyün desteğiyle beslenir, ama ne beslenme; manda sütünden yapılan yoğurtlar, kaz, oğlak, kuzu etleri, kavurmalar, pastırmalar ve daha birçok besleyici gıdayı halk kendi tüketemese de bu çocukları beslemek için hibe ederlerdi. bu tımar geleneği idi. deliorman yöresi coğrafi konumundan dolayı en fazla tımarlı sipahi ve akıncı yetiştiren yöreydi. bu yüzden akıncılar ve pehlivanlar diyarı olarak anılıyordu. koca yusuf'a bu gücü ve ruhu veren en önemli etmen de, doğup büyüdüğü deliormandır.
Avrupa'da, Amerika'da kendisine rakip diye gösterilenleri rezil rüsva etmiş, cihan pehlivanı olmuştur...
Yurda dönerken, bulunduğu gemi bir yük gemisiyle çarpışmış ve batmıştır: Koca Yusuf can havliyle bir filikaya yapışmış, ancak filikayı batıracak korkusuyla gâvurun teki eline geçirdiği kesici bir aletle Koca Yusuf'un eline vurmaya başlamış ve elini koparmıştır.
Koca Yusuf, kimilerine göre ölmüş, kimilerine göre öldürülmüştür. Gemilerin çarpışması kimilerine göre bir kaza, kimilerine göre de düzmeceden başka bir şey değildir.
Yıllar sonra bir Rus güreşçi onun için şu açıklamayı yapmış, yazmadan geçemeyeceğim:
"Yer yüzünde onu yenebilecek bir güreşçinin olduğuna inanmıyorum. Buna imkân yoktur. Hattâ Koca Yusuf'un Atlantik Okyanusu'nda sırtüstü değil, yüzükoyun yattığına yemin bile edebilirim!"
Not: Tesadüfen koca yusuf'un torunuyla tanıştım. onun da adı yusuf'tu ve dedesinin öldürüldüğüne inanıyordu.
koca yusuf'a amerika'da milyoner bir kadın aşık olmuştu. bu kuvvet ilahından çocuk sahibi olmak istiyordu. yusuf bunu işittiği zaman, ben buraya damızlık gelmedim diye kükredi.
satırlarını okuyunca ; vay be atalarıma bak,zamanında amerika kendini becertmek için koca koca yusuf'ları kovalamış bugün ise kıçımızda inmek için sigara molası bile vermemektedirler.
james joyce'un ulysses romanında sık sık atıf yaptığı le turc terrible... bunu bizim canavarlar "korkunç türk" diye korkunç bir biçimde çevirmiş ama, doğrusu şudur:
türk güreşininin yurt dışında temsil edildiği ilk güreş ona nasip olmuştur.
26 mart 1895 de folies bergeres salonunda fransız güreşçi dumont u bir dakikadan kısa sürede sırtüstü mindere sermiştir.
koca yusuf fransa da yaptığı on güreşi de eze eze kazanmış ve fransızların ünlü şampiyonu paul pons bir kerede yenilgiye doyamayınca tekrar yaptıkları güreşte bir kez daha çocukla oynar gibi oynayarak, dakikalar içinde mindere sermiştir.
5 mart 1898 de newyork madison square garden da amerikalı jenkins i, 4 nisan da philadelphia da john mccormick i, 3 mayıs ta rochester de edmond athenton u, 11 haziran da newyork ta yunanlı heraklides i, 20 haziran da chicago da amerikalı lewis i, 29 haziran da buffalo da amerikalı gallagher ı dakikalr içinde yenmiştir.
artık karşısına çıkaracak rakip bulamayan organizatörler yurduna dönmesine izin vermişlerdir.
3 yıldan fazla yurtdışında dünyanın en iyi sandığı güreşçileri perişan eden koca yusuf, fransız bandıralı la bourgogne transatlantiğinin 4 temmuz günü atlas okyanusunda aşırı sis nedeniyle irlanda bandıralı bir şileple çarpışıp batması sonucu boğularak ölmüş ve ardında bir mezar bile bırakamamıştır.
allah mekanını cennet etsin.
Türkiye'ye dönmek üzere 21 Mayıs 1898'de bindiği La Bourgogne isimli transatlantiğin batması sonucu atlas okyanusu'nda boğularak can vermiş yiğit pehlivadır. rekorları altüst etmiş ve gelmiş geçmiş en güçlü pehlivan olarak nam salmıştır, benzeri ne gelmiş ne de gelecektir.
Kaza sonrasında filikalara binen diğer yolcularla birlikte kurtulmaya çalışan Koca Yusuf yanından geçen bir filikaya tutunur.ama tutunduğu filika ağırlığıyla beşik gibi sallandığından diğer yolcular onun koca gövdesinin sandalı devireceği korkusuna kapılıp kürek ve baltalarla ellerine vurmaya başlarlar. ellerini çekmeyeceği anlasılınca filikadakiler baltayla bileklerini keserler.
o dönemler Azor Adaları'nda yaşayan bir rahibin günlüğünde; Kaza sonrasında civar adalara vuran gemi yolculara ait 20 cesetten pek heybetli, belinde bir kuşak olan ve elleri kesilmiş olan bir cesetten de bahsedilir. dolayısyla karaya vuran cesedi adadaki kilisenin mezarlığına defnedilmiştir.
dünya tarihinin en güçlü güreşçisidir herhalde. hayatı boyunca hiçkimseye yenilmemiş (bir türke yenilmiş ama sanırım. şimdi adını hatırlamıyorum) karşısında ne amerikalı ne rus ne de başka birisi durabilmiş. pankreasçı, boksör, güreşçi, ülkelerinin şampiyonları, hiçbirisi yenememiş kendisini. hatta zorlayamamış bile. fransa'ya, belçika'ya, amerika'ya gitmiştir. hatta madison square garden'a çıkmış ve amerika şampiyonunu yenmiştir. bu galibiyetlerden çok para kazanmış ama dönüş yolunda bilnmeyen sebebeplerden ötürü ölmüş ve vatanına geri dönememiştir.
keşke gelişmiş bir sinemamız olsa da bu adamın ve tarihimizin diğer en önemli şahsiyetlerini dünyaya tanıtabilecek filmleri yapabilsek.
Yusuf New York'tan 21 Mayıs 1898'de Fransız bandıralı da Bourgogne Transatlantiği'ne binerek yola çıkar. Ne var ki ecel onu okyanusta beklemektedir. Bindiği gemi sis yüzünden irlanda bandıralı Crmartyshire gemisiyle çarpışır. Geminin battığını gören Yusuf bir filikaya binmek üzere denize atlar. can telaşına düşen tayfalar ve yolcular Yusuf'un binmesiyle filikanın batacağından ürkerek onun filikaya binmesini engellerler. Yusufun mengene gibi kayığın kenarına yapışan elini kürek darbeleriyle sökemeyince balta ile bileklerini keserler. Bunun üzerine Yusuf 5 Haziran 1898'de boğularak ruhunu teslim eder.