"Sultan Abdülmecid yanındakilere "Reşid Paşa Avrupa'da Cuma namazını nasıl eda etti acaba?" diye sorunca Evkaf Nazırı Mahir Bey 'Burada da kılmazdı ki orada kılsın.' demişti."
Tanzimat ve Batılılaşma Yolunda Bir Osmanlı Aydını: Koca Mustafa Reşid Paşa:
Türk tarihinin en önemli kişiliklerinden biridir. Yaptığı yenilikler olmasa ve Avrupa devletlerinin desteğini alma başarısını göstermesi Osmanlı'nın 20.yy'a kadar ayakta kalması ve cumhuriyet kadrolarını yetiştirmesi asla mümkün olmazdı.
Osmanlı' nın alt tarafı bir vali olan kavalalı tarafından bile çöküşün eşiğine getirilebildiğine dikkat etmek gerekir. Blr Rus savaşında dayanması hiç mümkün değildi. Reşit paşa sayesinde Avrupalılar kırım savaşında rusları hacamat edince, ruslar ingiliz korkusuna uzun süre saldıramadılar. 93 savaşında bile yeşilköy'e kadar geldikleri halde ingiliz tehdidiyle istanbul'u almaktan vaz geçtiler.
Mustafa Reşid Paşa 13 Mart 1800 yılında istanbul'da doğdu. Babası II. Beyazid Külliyesi Vakıfları ruznameçecisi Mustafa Efendi'dir.[2] Okuma yazmayı babasından öğrendikten sonra, eğitimine kısa bir süre medresede devam etti ama icazet alamadı. Babasının ölümünden sonra Osmanlı Devleti'nin önemli Devlet Ricalinden olan dayısı Ispartalı Seyyid Ali Paşa'nın yanında girip özel eğitimle yetişti. Beylerbeylik, Sadrazamlık, Seraskerlik gibi önemli görevlere getirilmiş olan Seyyid Ali Paşa, Mora'daki Rum ayaklanmasını bastırmak görevi ile Mora Seraskerliğine atanınca onun mühürdarlığıni yaptı. Mora'da Osmanli Ordusu'nun perişan durumunu yakından gördü. Fakat 1821'de Seyyid Ali Paşa görevinden alındı ve üç yıl istanbul'da ikamete zorlanarak görevsiz ve işsiz kaldı. Bu dönemde yeğeni olan Mustafa Reşid'in eğitimini arttırmakla uğraştı.[2]
1824'te Sadaret Mektub-i kalemine girdi. 1828 Osmanlı-Rus Savaşı başlayınca ordu katibi olarak sefere katıldı. Ordugahtan Saray gönderilen rapor özetleri (telhisler) yazmakla görevlendirildi. Bu telhisler Sultan II. Mahmud'un dikkatini çekti. istanbul'a dönünce Amedi Odası halifeliğine atandı. 1829'da Rusya ile yapılan Edirne Antlaşması için, Rus delegeleri ile birlikte müzakerelere katip olarak katıldı. Kavalalı Mehmed Ali Paşa temsilcileri 1827'deki Navarin Olayı sonunda bazı kabul edilemeyen taleplerde bulunmuş ve uzlaşmaz tavırlar almışlardı. Bu konuda Kavalalı ile şahsen konuşmalarda bulunmak için Mısır'a Pertev Efendi gönderildi ve Mustafa Reşid de onun ikinci katibi olarak Kahire'ye gitti. Yapılan müzakereler sırasında katip Mustafa Reşid, Kavalalı Mehmed Ali Paşa'nın dikkatini çekti ve ona Kahire'de iş teklif edildi; fakat Mustafa Reşid bunu kabul etmedi ve 1831'de istanbul'a döndü.[2]
21 Aralık 1832'de Osmanlı ordusu ibrahim Paşa komutasındaki Mısır Ordusuna Konya Muharebesi'nde mağlup olup bozguna uğradı. Bunun üzerine merkezi Osmanlı Devleti Kavalalı Mehmet Ali Paşa'ya; Mısır, Girit, Cidde, Kudüs ve Nablus Sancaklarının yönetimini vermeyi kabul etti. Bunu bildiren padişah fermanını, Tophane Müşiri Halil Rıfat Paşa ile birlikte Mustafa Reşid Mısır'a götürdü. Mustafa Reşid, istanbul'a geri döndüğünde ibrahim Paşa'nın Mısır Ordusu Kütahya'ya kadar ilerlemişti.[2]
29 Mart 1833'te Mısır Ordusu Komutanı ibrahim Paşa'ya gönderilen Osmanlı merkez müzakere heyetinin katibi Mustafa Reşid idi. Bu konuşmalar sonunda Kütahya Antlaşması imzalandı. Kavalalı Mehmet Ali Paşa'ya daha önce verilen Sancaklar yanında Şam ve Halep eyalet valilikleri ve oğlu olan ibrahim Paşa'ya da Adana Muhassallığı verildi. Sultan II. Mahmud, özellikle ibrahim Paşa'ya Adana Muhassıllığı'nın bırakılmasına çok kızdı. Müzakerelerde Osmanlı baş delege görevini yapan Mustafa Reşid, Padişahın gazabını üzerine çekti ve bazı dostlarının araya girmesi ile ölüm tehlikesinden zor kurtarıldı.[2]
Osmanlı devleti, Batı Avrupa ülkelerine devamlı elçi gönderme kararı aldı. Temmuz 1834'te genç yaşta olan Mustafa Reşid, Amedilik görevi üzerinde kalmak üzere "fevkalade orta elçi" olarak, Sultan II. Mahmut tarafından Paris'e atandı. Bu görevde iken 1830'da Cezayir'i işgal etmiş olan Fransa'nın bu arazileri tekrar Osmanlı Devleti yönetimine vermesini sağlaması beklenmekteydi ama Mustafa Reşid diplomasi ile bunu başaramadı. Fransa devleti uzun bir zamandır Mısır'da Kavalalı Mehmet Paşa'ya ve idaresine iç ve dışta destek sağlamaktaydı. Mustafa Reşid Fransa yöneticilerini ve kamuoyunu, Osmanlı Devleti lehine çevirmede daha başarılı oldu. Paris'te iken Mustafa Reşid, Sultan II. Mahmud'un tavsiyelerine uyarak gayet iyi Fransızca da öğrendi. 1835'te istanbul'a geri çağrıldı. Ama istanbul'a gelişinden üç ay sonra, bu sefer Büyük Elçi unvanı ile, Fransa'ya Paris'e gönderildi. Burada yine Cezayir ve Mısır problemleri ile uğraşmaya başladı.
13 Eylül 1836'da Osmanlı Devleti Londra Büyükelçisi Mehmed Nuri Efendi Paris Büyükelçiliğine getirildi.[2] Onun yerine aynı zamanda Osmanlı Devleti Londra Büyükelçiliğine Mustafa Reşid getirildi. Buna başlıca neden, Paris Büyükelçisi iken Mustafa Reşid'in, Sultan II. Mahmud'a gönderdiği yazılarda; "Fransa'nın uluslararası alanda Mısır sorununa Osmanlı Devleti'ne destek olamayacağını, ingiltere'nin uluslararası alanda daha fazla ağırlık kazandığını ve Mısır sorununun ingiltere aracılığı ile Osmanlı Devleti lehinde daha uygun bir sonuç sağlayabileceğini" vurgulaması idi. Mustafa Reşid Londra'da Elçilik görevi yapmakta iken Osmanlı Devleti Hariciye Müsteşarlığı görevine getirildi. Haziran 1837'de ise o zaman istanbul'da Hariciye Nazırı olan Ahmed Hulusi Paşa görevi yapmakta iken beklenmedik bir zamanda öldü. Londra'da bulunan Mustafa Reşid Bey'e, "paşa" unvanını kullanmamak şartı ile, "müşir" rütbesi verildi ve Osmanlı Devleti Hariciye Nazırı görevine atandı. Mustaafa Reşid, Osmanlı Devleti Hariciye Nazırı sıfatıyla irlanda'ya bir geziye çıktı ve Londra'ya dönmekte iken de ingiltere'nin sanayi bölgeleri olan Kuzey-Batı ingiltere ve Midlands bölgelerine gezi yaptı. Sonra istanbul'a geri döndü.[2]
istanbul'da 1837-1838 döneminde ilk defa Hariciye Nazırlığı görevini ifa etmeye başladı. 25 Ocak 1838'de "paşa" unvanı verildi. Fakat kendini istanbul'an uzaklaştırmak isteyen bir klik onun 1838'de Hariciye Nazırlığı üstünde kalmak şartıyla Fransa'ya Paris Büyükelçisi olarak görevlendirilmesini sağladılar. Fakat bu tayin kararnamesi daha yola çıkmadan önce iptal edildi ve Mustafa Resid Paşa istanbul'da asıl görevine devam etti.[2]
Önemli bir icraati ingiltere ticaret çevrelerinin istediği şekilde gemiler ve limanlarda sağlık durumunu sağlayıp kontrol etmek için önemli Osmanlı limanlarında karantina merkezleri kuruldu ve bunların yönetimi "Meclis-i Umur-u Sıhhiye" adli bir yönetim birimi oluşturuldu.[2]
16 Ağustos 1833'te ise yine ingiltere tüccarlarının isteklerine uygun olmak üzere, ingiltere ile bir ticaret antlaşması imzalandı. Bu ticaret anlaşması ile Osmanlı iç ticaretinde ve Osmanlı limanlarında uygulanan imtiyazlar; gümrük vergileri ve mal kontrolleri sadece yabancı ingiliz tüccarlar lehine değiştirilmekte idi ve ingiltere tüccarlarına Osmanlı ülkelerinde geniş ticaret hakları tanınmakta idi. Böylece ingilizlere tanınan imtiyazlarla özellikle Mısır meselesinde, ingiliz devletinin yardım ve desteğini sağlandığı umulmakta idi.[2]
Bu görevde II. Mahmud'la daha yakın ilişki kurdu. Padişaha sunduğu raporlarla ülkede köklü reformlar yapılması gereğini belirtti. 1838'de gittikçe ağırlaşan Mısır sorununda destek sağlaması amacıyla Londra Büyükelçiliğine atandı.
1 Temmuz 1839'da tahta yeni çıkan Sultan Abdülmecid'i kapsamlı bir reform programının gereğine inandırmayı başardı. Bunun ilk adımı ve hukuki temeli olarak da, 3 Kasım 1839'da Tanzimat Fermanı (Gülhane Hatt-ı Humayunu) ilan edildi. Gülhane Hatt-ı Şerif-î'ni 3 Kasım 1839 tarihinde okuyan kişi oldu. ikinci kez Hariciye Nazırı olan Mustafa Reşid Paşa, Tanzimat Fermanı'nın öngördüğü yeniliklerin uygulanması için çaba harcamaktaydı. Aynı zamanda, 1840'ta imzalanan Londra Antlaşması ile Mısır sorununu da bir çözüme kavuşturdu. Ama istanbul'da onun ve Tazminat Fermanı'nın aleyhinde bulunanlar önem kazanmaya başladılar. Diğer taraftan Kavalalı Mehmed Ali Paşa ile ona arka veren Fransa, Londra Antlaşması'na karşı direnmekteydiler. Sultan Abdülmecid ortalığı yatıştırmak amacıyla 1841'de Mustafa Resid Paşa'yı Hariciye Nazırlığından almak zorunda kaldı.
Ama hemen 1841 yılında tekrar Paris'e Büyükelçi olarak gönderildi. Mısır'ın Londra Antlaşması'nı kabulünde ve Kırım sorunlarına çözüm geliştirilmesinde rol oynadı.
1843 yılında Edirne Valiliğine getirildi. Ama aynı yıl içinde yeniden Paris, Fransa'ya Büyükelçi olarak gönderildi.
Koca Mustafa Reşid Paşa, Abdülmecit saltanatında 6 kez sadrazamlik yapmıştır. Sadrazamlığa ilk defa 28 Eylül 1846'da getirildi. 1839'da ilan edilen Tanzimat Fermanı'nın getirdiği yenilikler konusunda fazla bir şey yapılmadığını gördü. Bu değişiklikleri bir an evvel uygulamak hızla icraat yapmaya koyuldu. Özellikle devlet yönetimi, eğitim ve hukuk alanında yapılmaya başlayan değişimler devlet ricalinin tutucu kesiminin tepkisiyle karşılaştı. Bunun için Mustafa Reşid Paşa, 1846-52 döneminde üç defa istifa etmek zorunda kaldı. Ama her seferinde kısa bir aralıktan sonra yeniden Sadrazam olup değişiklik yapma icraatında devam etti.
5 Ağustos 1852'de Sadrazamlıktan ayrıldıktan sonra 1853'te dördüncü kez Hariciye Nazırlığına getirildi. Bu sırada Rusya kendini Ortodoks Hristiyanlarının hamisi ve Kudüs'te kutsal yerleri koruması istekleri ile Osmanlı Devleti'ne baskı yapmaya başladı. Çar I. Nikolay, Finlandiya Genel Valisi olan Prens Aleksandr Menşikov'u özel elçi olarak bu baskıyı bir antlaşmaya döndürmek için istanbul'a göndermişti. Mustafa Reşid Paşa Hariciye Nazırı olarak buna karşı koydu. ingiltere ve Fransa'yı Osmanlı Devleti'nin yanına çekmeyi başardı. 1853-1856 Osmanlı-Rus Savaşı veya Kırım Savaşı Rusların Eflak ve Buğdan'ı işgal etmesi ve Dobruca'yı alması ile başladı. Serdar-ı Ekrem Ömer Lütfi Paşa komutasındaki Osmanlı Orduları ve tarafsızlık iddia eden ama büyük bir kuvvet ile Tuna Nehri kuzeyinde bulunan Avusturya politik gücü dolayısıyla Ruslar Eflak-Buğdan'ı terk ettiler ve tarafsız Avusturya güçleri bu arazileri girip Osmanlı-Rus ordularını karşı karşıya gelmekten men ettiler. 30 Kasım 1853'te Rus donanması Sinop Baskını yaptı ve baskının hemen ardından ingiliz ve Fransız Donanmaları Karadeniz'e girdiler. ingiliz, Fransız, Sardunya ve Osmanlı Orduları koordinasyon yapıp Eylül 1854'te bu Ordular Kırım'a çıkıp Rusların Karadeniz Donanma Üssü olan Sivastopol kuşatmasına başladılar.
Savaş bütün hızıyla sürerken Koca Mustafa Reşid Paşa, 24 Kasım 1854'te dördüncü kez Sadrazam oldu. Bu seferki sadrazamlığı bir sene sürdü ve 2 Mayıs 1855'te bu görevden ayrıldı. Kırım'da kuşatma devam etmekteydi ve Sivastopol ancak bir yıl kuşatmadan sonra 9 Eylül 1855'te düştü.
Barış müzakereleri 25 Şubat 1856'da Paris Konferansı adı ile başladı ve 30 Mart 1856'da Paris Antlaşması imzalandı. Ama Osmanlı Devletini o zaman Sadrazam olan Mehmed Emin Âli Paşa temsil etti ve antlaşmayı Osmanlı temsilcisi olarak o imzaladı. Bu antlaşmanın şartlarına bağlı olan bazı maddelere önem veren Islahat Fermanı da Sadrazam Mehmed Emin Âli Paşa tarafından büyük Avrupa devletlerinin arzuları doğrultusunda hazırlanarak, 18 Şubat 1856'da yürürlüğe konuldu. Mustafa Reşid Paşa, kendi yetiştirdiği yeni sadrazamın hazırladığı Islahat Fermanı'nı, Devletin çıkarlarına aykırı bulduğunu belirten bir raporu Abdülmecid'e sundu.
Bundan sonra Mustafa Reşid Paşa 1 Kasım 1856 - 6 Ağustos 1857 döneminde ve 22 Ekim 1857 - 7 Ocak 1858 döneminde iki defa daha Sadrazamlık yaptı.
7 Ocak 1858 tarihinde 57 yaşındayken istanbul'da öldü.