amerikada bir iş adamının son teknolojiyle donatılmış uçağı 13 ay sonra bulunmuştu. devletin büyüklüğüyle bulunabilseydi eğer uçak büyük, ülke büyük daha kısa sürede bulunmalıydı. http://www.haberturk.com/...-ay-sonra-bulunmustu.aspx
bir çok akıldan yoksun; kar, tipi, kötü arazi koşulları, 30 km lik bir alan gibi saçma bahaneleri ortaya atarak koca devletin bir helikopteri bulamamasını hoş görüyor.
oysa bir ülkede doğa koşulları bu kadar kötü ise yapılması gereken bütün kırsal halkın da içinde bulunduğu sivil savunma, arama kurtarma planlarının oluşturulmasıdır. ülkenin pek çok yerinde buna benzer durumlar ile karşılaşşılabilir. bu yüzden ilgili acil yardım kuruluşarı, jandarma, korucular ve köy muhtarlarının içinde bulunduğu bir iletişim ağı oluşturulmalıdır.
kırsal kesimi doğal olarak en iyi orada yaşayan halk bilir. ama ülkeyi yöneten sağcı, milliyetçi, statikocu, allahcı, dinci, hırsız gerzekler bir acil durum planı oluşturmadığı için başımıza gelen her felaketin faturası çok ağır bir şekilde ödeniyor. aynı şerefsizler yüzünden depremde de binerce insan ölmedi mi?
her şeyi allaha havale eden bir millet olarak koca devletin bir helikopteri bulamamasını da hava durumuna bağlamamız normaldir. oysa bir av köpeği sürüsü 30 km lik bir alanı 2 saat gibi kısacık bir sürede tarar (bkz: sürek avı) ve yerin aldıntaki ininde uyuyan bir porsuğu bile bulurlar. ama gözlerinin önünde allah perdesi olan salaklaştırılmış insanlar, bu gerçeği fark edemezler.
olayı araştıran, araştırdıkça gören insanların şaşırmayacakları durumdur.
bir insanın yerinin nokta olarak tespit edilebilmesi için 3 tane baz istasyonunun kesiştiği noktada olması gerekir. mevzubahis helikopterin düştüğü yerde sadece 1 adet baz istasyonu vardır. 30 km çapında bir alan araştırılmak zorunda kalmıştır.
kışın etkisi diye bir şeyi tam olarak anlamanız için kışın dağa çıkmış olmanız gerekir. o geceki gibi yağacak kar; hareket etmeyen bir insanın üzerini tamamiyle 10 dakika içerisinde örtebilir. helikopterin üzerinin örtülmesi normaldir.
gerek radar, gerekse uydu ya yakalanmamak için halen daha dünyadaki bütün askeri birimler "kamuflaj" kullanmaktadır. savaş durumunda hala daha araçların üzeri bir takım yapraklı ağlar ile örtülmektedir. bunu da askerliğini yapmış adam bilir.
şimdi bilgimizle mantığımızı birleştiriyoruz. elimizde kesin olarak 30km çapında bir alanda düşmüş bir helikopter var. soğuktan ve sisten dolayı ısı radarları etkisiz; uydu ve yer radarları, insansız uçaklar tarafından tespit edilmesi imkansız; çünkü üzeri karla örtülü. zaten sis yüzünden görüş 10 metreye kadar düşmüş durumda. helikopterle de bulunamıyor çünkü hava muhalefeti var.
hava muhalefeti var iken uçaklar veya helikopterler kalkış yapmaz. misal aynı şekilde bazen vapur seferleri iptal olur.
bu şartlar altında aramayı nasıl yapmak lazım? ne bekleniyor ki? 2 gün içerisinde o helikopterin bulunması bütün dünyayı hayretlere sevketmiştir. normalde böyle bir coğrafik konumdaki kazanın enkazının bu kadar hızlı bulunması imkansız gibidir.
gel de bizim içimizde askere çamur atmak için pusuda bekleyen nanemollalara anlat.
hava koşulları devlet mevlet dinlemedi. yoksa bulunmazmıydı o helikopter. başta ben de çok sinirleniyordum, bu koca devlet bir helikopteri bulamaz mı diye.
biraz önce beşir atalay basın açıklaması yaptı. adam bütün imkanlarımızı denedik olmadı, hava şartları engelledi diyor. o da haklı, onlara da hak vermek lazım. bulamayalım da, ölmedilerse bile ölsünler diye düşünecek halleri yok ya.
bu arada hala muhabir çocuktan haber yokmuş. en son hayattaydı, inşallah bir yerlere sığınmıştır. dualarımız onunla.
köylülerin canları pahasına bulduğu ama sınırda mehmetçik şehid olurken golf oynayan aktütüne mi gitseydim diyen komutanlara sahip ordnun ne işe yaradığını sorduran hadise.
(bkz: kapak)
rezalettir. bir de üstüne bu helikopterde ülkenin vekili varsa kat kat utanılası bir durumdur. milyonlar verip alınan izleme aletlerini sanırım süs niyetine aldılar.
helikopteri koca devlet aramıyor, insanlar arıyor, bu nedenle olumsuz hava şartlarında insanlar helikopteri bulmakta zorlanıyor, herşeye maydanoz olmayın cevabı verilmesi gereken başlık.
Yine de biz devletimize güveniyoruz, yine de ordumuzu severiz dememize sebebiyet vermiş vakadır. Ama soramadan edemiyor insan kendine;
- hani bu hava şartlarında dağda yürüyen pkklıları gösteren teknolojimiz vardı?
- hani inlerinin içerisinde ateş yakmış pkklıların yerini dağın içinde tespit edebiliyorduk?
- hani kapalı da olsa cep telefonunun yerini tespit edip ondan dinleme bile yapabiliyorduk?
- hani sınırlarımız içerisinde kuş uçsa, karınca geçse haberdardık?
- hani en ufak kalp atışı sinyaline bile roket atıp uçak kaldırabiliyorduk?
- hani dünyanın en iyi termal kameralı uçakları bizdeydi?
Yine de soramadan edemiyoruz? acaba? inşallah yaşıyorlardır, ama yaşamıyorlarsa allah mekanlarını cennet etsin. siyasetini görüşünü geçtim, Muhsin Yazıcıoğlu türkiye'nin görüp görebileceği en dürüst siyasetçilerden birisiydi. büyük kayıp.
ülkemizde orduya harcanın paraların nasıl çar çur edildiğini, nasıl bir kumpas içinde olduğumuzu, insan hayatına verdiğimiz önemi gözümüze sokan olaydır. milletin özelini dinlemek için harcanan para yerine bunun gibi olaylar için önlem almak bizim hiç bir zaman aklımıza gelmez. benim buradan anladığım şey, pkk nında helikopteri olabileceği gerçeğidir. buradan vardığımız nokta, bizim ülkemizin olanaklarının onu bulmaya yetmediğidir.
nasıl bir kukla tiyatrosunu bize zorla izletiyor bu yöneticiler, anlamak mümkün değil. birde utanmadan çıkıp brifing veriyorlar. ülkenin aczini sergiliyorlar. insanda biraz şeref, haysiyet, namus, vicdan olur. ama vicdan bize zorla unutturulan bir kavram.
kuzey ırak'ı bbg evi gibi izlemenin neticelerinden biridir. sözüm ona en gelişmiş dinleme, takip ve yer bulma cihazlarına sahip olan devletimiz bu imkanlarını malesef vatandaşlarının yararına bir türlü kullanamamaktadır. zira bu takip ve dinleme işini yapanlar kimin eli kimin cebinde, muhalif çevreler kimlerle temas halinde onları takib etmeye memur edilmişlerdir. dolayısıyla sayın yazıcıoğlu ve yanındaki masum insanlar dağın başında trajik bir şekilde ölüme terkedilmişlerdir.
konuyu nalına mıhına dile getiren bekir coşkun'un bugünkü yazısı için; http://www.hurriyet.com.t....asp?yazarid=2&gid=61
