tek besini olan okaliptus yaprağı yoğun şekilde kafa yapan,bu sebepten günde 20-22 saat uyuyabilen aynı zamanda doğduklarından itibaren ailesinden şefkat görmediği için sevildiğinde kalp krizi geçiren hayvandır.
o-haa dergisinin kapanmasıyla üzgün üzgün dolaştığım şu günlerde varlığından haberdar olup beni sevindiren çiçeği burnunda mizah dergisi. atinanın çakalları, dam biti selami ve torunu berk, robinson ve cuma, sofunun dünyası sizi çok özlemiştim. en yakın bayi bekle beni.
o-haa dergisinin büyük ihttimalle birkaç fire vererek hazırladığı yeni derginin adıdır. daha önceden yaşadıkları iyi ya da kötü tecrübelerle daha iyi bir dergi çıkardıklarını düşünmekteyim.
kene gibi yapıştıgını saatlerce bırakmayan keneden daha daha sevimli oldugu tartışılmayacak keşke bizide böyle bırakmıycak bi sevgilimiz olsa dedirten şımarık şirin canlılardır.
bkz: hayvancagızdan da sevgiline pay çıkardınya pesss.
eve alma derdine düşmüşken neslinin tükenmekte olduğunu görüp üzüldüğüm, bir gün yok olursa arkasından gideceğim sevimli yaratık. abi kafese falan koyardık, okaliptüs ağacı alırdık; onları yerdi, ne bileyim, koala maması falan alırdık. zararsız hayvan zaten, gaza gelirse iki üç tırmık atar, höt diyince yatıyor bir daha da kalkmıyor zaten; çok şirin lan...
hayvan türü olarak zannedilmekle birlikte aslında okaliptus ağacından çıkan bir uzantıdır. En dikkat çeken özellikleri bakışlarındaki derin anlam ve dinginliktir..
bir zamanlar aborjin memleketi olan güzelim avustralya kıtasının anglosakson'lardan sonra ikinci defa afedersiniz a.ına koyan sakinleridirler.
bu koala hayvanları kocaman kocaman ağaçların tepelerinde miskin miskin uykudan yeni kalkmış edasındaki mahmur gözleriyle ve en sevimli kıllı halleriyle salınır, yaprak koymaz yerler. tembellikleri ile bilinen bu sevimli hayvancıklar, konu sekse ve üremeye gelince nedense aynı oryantalist memleketlerin insanları gibi hiç de tembel bir tutum sergilemezler. bu eylemleri yüzünden son dönemlerde başları oldukça ağrımıştır. avustralyalılar bu yaratıklarla baş edemeyip, bir çoğunu kısırlaştırmak zorunda kalmışlardır.