knowing

entry81 galeri1
    1.
  1. The Crow, Dark City ve I, Robot gibi filmlerin yönetmenliğini üstlenmiş Alex Proyas' ın Nicholas Cage'li yeni projesi. filme ait detaylı bilgiye ve türkçe altyazılı fragmanına ulaşmak isteyenler için adres:
    http://www.sinemaestro.co...w&id=495&Itemid=1
    4 ...
  2. 2.
  3. know fiiline -ing takısı getirilmiş halidir. know: bilmek, knowing: biliyorum demektir.
    3 ...
  4. 3.
  5. bir cok kişi tarafından kınov diye telafuz edilir.
    4 ...
  6. 4.
  7. --spoiler--

    john koestler*'in ufak yaştaki oğlu; kendilerinden 50 yıl önce kendileri gibi ufak öğrencilerin gelecekte neler olacak temalı çalışmalarını, öğretmenleri ve okuldaki diğer ufak öğrencilerle beraber, ön bahçedeki yolun altında gömülmüş yerinden çıkartılmasını izler ve her bir öğrenciye bir çalışma verilir. caleb koestler in payına, arkalı önlü tamamen rakamlarla dolu bir kağıt düşer. evde kağıdı inceleyen john, bir süre sonra kağıdın üzerinndeki sayılarla geçmiş yıllardaki felaketler arasındaki bir ilişki kurar. çok geçmeden, ufak bir araştırmayla rakamların tamamının sırasını savmadığını, daha yaşanacak felaketler olduğunu ortaya çıkarır ve olası kayıpları kurtarmak için işe koyulur.

    --spoiler--
    6 ...
  8. 5.
  9. nicolas cage nin 10 nisanda gösterime girmiş gerilim yüklü kıyamet filmi; şimdiye kadar yapılmış amerikan kıyamet filmlerinin en iyisi ödülüne aday diyebilirim. son sahnesi hariç, son sahne biraz üfürükten, ama şu var ki, şimdiye kadar yapılan bu tarz filmlerde o kadar felakete rağmen, amerikan halkı ve hatta bütün dünya çok az hasarla ve kayıpla kutuluyordu; bu filmi izlerken özelikle sondan bir önce ki sahnede kendi kıyametinizi göreceksiniz.
    5 ...
  10. 6.
  11. --spoiler--
    görsel efektler harici pek tatmin etmeyen ancak konusu itibarı ile az biraz alışılmışın dışına kaçmış yapım. son sahne ile ilgili bir çok espiri türetilebilir.

    ilki benden geliyor.

    (bkz: yaprak dökümü)
    --spoiler--
    6 ...
  12. 7.
  13. Vizyona geçtiğimiz hafta girmiş Nicolas cage Filmidir.

    Filmin fragmanını daha önce izlediğimde bana klişe bir senaryo izlenimi vermişti ve bu sebeple filme büyük beklentilerle gitmedim. Belki de bu beklentisizlik içerisinde umduğumdan iyi bir film olduğunu söylemek mümkün. Tabii ki Nicolas Cage'in oyunculuğu tartışılmaz, bunun yanına kaliteli yardımcı oyunculuklar, farklılaştırılmış bir senaryo, başarılı görüntü efektleri ve bir kaç da korku unsuru eklendiğinde en azından kötü bir filmin ortaya çıkması pek zor gibi.

    Gelin görün ki film çıkışında "Fena film değildi." diye düşünmeme rağmen film sonrasında kafamdan geçen sorularla pek çok cevabı olmayan soru keşfettim ve şu anda açıkçası filmin pek çok mantıksal hataya sahip olduğunu düşünüyorum.

    --spoiler--
    Öncelikle anlamadığım ilk konu Lucinda'nın neden seçilmiş olduğu. Zira diğer seçilmiş olan iki çocuk Caleb ve Abby, bu gün sonunda kurtarıldılar. Ama zaten Lucinda o tarihten önce öldü. Yani kurtarılması şansı zaten yoktu. Ona neden 50 yılın tüm önemli olaylarını fısıldadılar?

    ikinci konu şu: Lucinda tarafından yazılan mesajın anlamı neydi? Sebebi neydi? Zira bu yazının şifrelerini çözen John (yani Nicolas Cage), zaten seçilmiş olmadığı için kurtarılmadı. Peki o zaman geçmiş 50 yılın tüm kehanetleri ne işe yaradı?

    Üç: Filmin bir anında Lucinda'nın son anda yazamadığı koordinatlara ihtiyaç duyuluyor ve John o sırada okula gidip kapıyı söküp evde Lucinda'nın kapıya yazdığı yazıyı ortaya çıkarmaya çalışıyor. Pek aynı adam neden Caleb'in yazdığı yazıyı engelliyor? Ayrıca Caleb ne yazıyordu? ilerde yaşanacak olay kalmadı ki.

    Dördüncü nokta: Lucinda'nın torunu da sanki ırsi bir hastalıkmış gibi, söz konusu özelliğe sahip oluyor. Uzaylıları duyuyor. Peki ya Caleb'in ailesi? Onlardan başka bu özelliğe sahip kişi yok mu? Belki vefat eden annesinin böyle bir özelliği vardı. Değinilmemiş.

    Son olarak: Filmdeki siyah taşların anlamı ne? Tamam bütün kurtarılacak kişilerde bu taş var. Ama taş nihayetinde orada duran sıradan bir taş. Ben bir özelliği olacağını düşünmüştüm.
    --spoiler--
    13 ...
  14. 8.
  15. görsel efektler bakımından son yılların en güzel filmlerinden biri. nicholas cage'in performansı filmin büyük bölümünde üst düzeyde. ilk spoiler filmin ana konusu üzerine kısa bir bakış, ikinci spoiler filmin finali üzerine.

    --spoiler-1--
    lucinda adlı genç bir kız okulun 50. yıl dönemi için bir kağıda sayılar yazar. 50 yıl sonra açılan mektupta sayılar bir bilimadamının çocuğu tarafından açılır. bilimadamı sayıların felaket tarihlerini gösterdiğini, ölü sayısını ve koordinatları gösterdiğini anlar. ancak en son yazılan tarih için koordinat ve ölü sayısı belirtilmemiştir.

    --spoile-1--

    --spoiler-2--
    filmin finaline gelince tarih ve yer belirtilmeyen felaket güneşteki bir patlama sonrası dünyanın yok oluşu üzerine. ve evet filmin sonunda gerçektende 8 milyar insanın yok oluşunu, dünyanın sonunda bile insanların aç gözlülüğünü göreceksiniz. kurtulan elbette yok değil. öyle sandığınız gibi bilimadamı veya abd başkanı falan da kurtulmuyor...
    --spoiler-2--
    8 ...
  16. 9.
  17. görsel efektlere 8.5/10
    konuya 5.5/10
    oyunculuğa 7/10
    makyaja 3.5/10
    vererek nihai kararımın 7.5/10 olmasını sağlamış filmdir.

    Rose byrne in oyunculuğu fena değildi. ama hep ağlak be. sürekli bir hüzün. nicolas cage desen o daha fena. emrah filmleri mi seyrederek büyümüşler anlamadım ya...

    işin diğer yanı lucinda olsun kızı olsun birebir aynılar. insan az biraz makyaj yapar fotoşop yapar değiştirir ya. ama lucinda nın küçüklüğünü oynayan kızı rose byrne e fena benzetmişler. tebrik ettim.

    konuyu tam oturtamamışlar. mesela o taşların hiç bir fonksiyonu yoktu. sanırım beğendikleri için almışlar. bununla birlikte hayatın uzaydan gelmesi, atlantis ve mu kıtasındaki üstün insanlar, konuşmadan anlaşma vs konularda biraz okumuş kişiler filmin konusunun aslında o kadar da ilginç olmadığını anlarlar. yine de bu tarz bir yapım olarak daha önce işlenmemiş olması fena değildi. bir de sadece amerika da geçmeseydi o dünyanın yok olması. ne bileyim insan paris in yterle bir olduğunu görmek ister, sonracıma kızıl meydan yok olsun ister (la yok öyle değil,ister derken niye yok olsun durduk yere... görsel efekt olarak diyorum)

    ama herşeyden öte görsel efektler gayet iyiydi. tatmin edici ve inandırıcı olmuştu. o metro sahnesi falan... gayet hoştu.

    uzun lafın kısası gidin seyredin, bulun seyredin, seyredin eğlenin.
    10 ...
  18. 10.
  19. konusu, kurgusu, efektleri ile gerçekten izlenesi bir filmdir.başlangıçta 6.hisi anımsatsa da hiç alakası yoktur.çükü bu film gelecekteki olacaklar ile ilgilidir.
    2 ...
  20. 11.
  21. sonunda ki ağaç sahnesinin türklerin yaratılış destanına benzediği film. yaratılış destanındada aynı bu filmde olduğu gibi tanrı bir kaç grup insan yaratıp ağacın değişik yönlerine koyuyor.-doğu, batı gibi, dikkat ettiyseniz filmdede uzak mekikleri ağacın değişik yönlerine çocukları bırakıp gidiyor-

    sonra her yöndeki grup o yönde ilerleyip kendi kavmini kuruyor.

    yanlışım varsa -bilen- yanlışsın desin.
    3 ...
  22. 12.
  23. birinci kehanetin gerçekleştiği uçak sahnesi, ikinci kehanet metro sahnesi, caleb'in odasının penceresinde gördüğü o müthiş orman sahnesi ve dünyanın yok olma sahnesiyle görsel efekte doyurmuş bir alex proyas filmi.

    --spoiler--
    nicholas cage bir role girmiyor da filmler onun üstüne inşa ediliyor gibidir sanki. bu filmde de öyle olmuş.
    nicholas cage deyince akan sular durur bizde. bir gnctrkcll günü daha biletlerimizden birini bedavaya getirmenin mutluluğu ile izledik filmi.
    film senaryo ve diğer oyuncuların oyunculuk performansları konusunda sığ kalmış olsa da, efektler konusunda oldukça başarılı. ve hatta tek iddiası bence bu yönüdür.
    filmin son sahnesi, yani caleb ve abby ile mevcut olan sahne 'öehh' dedirtiyor.
    film, içinde bulunduğu türe herhangi bir yenilik getirmiyor. sadece nicholas cage seviyorsanız ve efektleri merak ediyorsanız izlemesi zevk verebilir. zira filmin gidişatını rahatlıkla tahmin edebilmeniz mümkün.
    --spoiler--
    5 ...
  24. 13.
  25. film güzel ve etkileyici bir film.. efektler harika. iki sahne var gerçekten yaşadığınız.
    birincisi uçağın çarptığı sahne, ikincisi metro faciası..
    bu iki sahne gerek ses, gerek görüntü efektleriyle muhteşem!
    genel olarak akıcı ve sıkmayan bir film..

    ancaaaakk...
    ancak bütün bu güzellikler son sahneye kadar..
    ciddi anlamda fiyasko ötesi bir final.. berbat ötesi bir final sizi bekliyor izlemeyenler...
    finalin hiç olmadığı/olmayacağı varsayılırsa izlenebilitesi çok yüksek kıyamet filmi..
    nicolas cage'in tekrar ve tekrar tebrik edilesi..
    4 ...
  26. 14.
  27. 15.
  28. oehh film. hep senaryo sıkıntısı çeken amerikan filim endüstrisinden bahsederiz ya, işte bu tür filimler sebep olur buna.

    yine her zamanki sempatik akedemisyen bir adam, yine çok zeki her şeyi bilen oğul, yine çocuğu yerine yatırıp onunla konuşmalar (ki duygusallık olsun), yine bayan kaderdaş bir eküri...

    sözlükdeki yorumları biraz iyimser yazılmış kanımca. filmin başından sonuna her sahnesini tahmin edebiliyorsunuz. filim gereksiz yere uzatılmış. bazı sahneler o kadar sıkıcı ki, nereden oraya konulduğunu bile anlamadım. gerçi bu kadar basit bir senaryosu olan filime de böyle sahneler koymazsanız ne izleteceksiniz millete...

    lakin, filimde birkaç sahne var ki dillere destan...

    o görsel efektler nedir? sanki o kazada oradaydım. insanlara yardım için elimi uzattım sanki. o kaza sahnelerini çok fazla dillendirip büüyüsünü bozmak istemiyorum. lakin keşke birkaç ölümlü kaza-facia- daha ekleselerdi filme. o zaman içeriği daha dolu olurdu filmin.

    sonu da saçma sapan bitti.

    bu güzelim sahneleri çıkarırsak filimden, geriye hiçbirşey kalmaz. diyaloglar boş ve kahramanımız biraz fazlaca cesur.

    --spoiler--

    hollwood klişelerinden uzak birkaç nokta ise, o esas kadın ve adam sevişmedi? hayır yani sapık olduğumdan demiyorum ama nedense her filimde olurdu bu. oradan şeyettim... sonra bir kordnat var, oradan dünya yokolacak, oraya doğru arabalarla gitmeler falan. dünyada isyan çıkmış, herkes birbirini yiyor, tamam da o kadar da barbar değiliz yani. mağra saçmalıkları falan derken, takım elbiseli dört kişi var. kimler bunlar, dört büyük melek mi? olamaz bence çok saçma. ben hiç melek görmedim ama meleğin yüzünde nur olur kardeşim! o ne öyle asık suratlı. ya melekler dünyaya öyle tuhaf uzay gemimsi araçla mı gelir? ne alakası var yani. işte görsel efekt yapalım derken sıçmak budur. neyi yazsam karar bile veremedim.
    --spoiler--

    bu arada,

    1-nicholas cage oldukça yaşlanmış.
    2-film nedense the ring'i hatırlattı.
    --spoiler--

    --spoiler--
    4 ...
  29. 16.
  30. özellikle metro kazası anında sanki sizde oradaymışsınız gibi bir hisse kapılabilirsiniz. *
    filmin son bölümünde gösterilen yeni gezegendeki o ağaç, yasak meyvenin yetiştiği ağaç mı acaba? diye kafamda soru işaretleri olan film. *
    5 ...
  31. 17.
  32. alex proyas'in görsel efektleri ile tavan yapmış filmi. gerek uçak sahnesi gerekse metrodaki kaza sadece görsel anlamda değil kurgu ve anlatımıyla da muazzamdır.

    yani bu 2 sahnede (ve sonrasında pencereden görünen felakette) sadece görsel bir şölen yoktur, bir kompozisyon, bütünlük, vurucu bir etki, destansı bir anlatım da vardır. zaten bu yüzden hollywood'da yüzlercesini gördüğümüz bir uçak kazası ve metro kazası temasında insanın içi bu kadar sıkışır, daralır, o gerilim izleyiciye bu kadar sirayet ettirilir. insan izlerken "yeter artık dur lan bi offf" diyor ki, bunu diğer yüzlerce filmde görmek mümkün değildir. çarpışma sahneleri bittikten sonra bir sinema salonu dolusu insan tuttuğu nefesi bırakıp yapıştığı koltuktan doğrulabildi.

    --spoiler--

    filme gelirsek fazlasıyla hollywood klişesi var evet, babasından daha zeki bir çocuk, beyaz tenli tuhaf kız, tırnaklarıyla sayıları kazımalar, başa bela olan hatun, filmin sonunu işaret eden ders sahnesi, 9/11 esintileri vs. konunun gidişatı baştan belliydi ve sonu da pek iyi bağlanamadı gibi. uzaylı olayı biraz signs kokuyordu. yine de olaya farklı bir yönden bakıp o yöne kaydırmaları güzeldi. en sondaki tiplerin uzaylı mı yoksa ilahi varlıklar mı olduğu izleyiciye bırakılmış gibi zira enerji hüzmesine benzer kanatlar görülmekteydi.

    gerilim sahnelerinde de klişeler mevcut olmakla birlikte gerilim iyi yansıtılmış. ölen hatunun evini gezerken sıkıştırıyor biraz. tabi çocukları arabada bırakmak gibi salaklıklar da var ama neyse.

    kaza sahnelerinden zaten bahsettik, inanılmaz olmuş...

    ama o calep çocuğuna sonlara doğru bağlantıyı kurmak için rakamlar yazdırmasaydınız be keşke. neyin kehaneti olacak ki, zaten dünyanın sonu gelmiş.

    --spoiler--
    2 ...
  33. 18.
  34. senaryosuna biraz daha özen gösterilse ve usta bir yönetmenin eli değse idi son yılların en güzel filmi olabilirdi. bu kadar güzel görsel efektlere bu film hafif kaçmış.
    2 ...
  35. 19.
  36. bir nicholas cage filmi daha. senaryosu kötü olmasına rağmen efektleri iyi.. zaten gidilirse amaç nicholas cage'i görmektir, beklentileri o yüzden sınırlı tutmak gereklidir bence..ilk bölüm gene kehanetlerle falan idare edio fakat 2.kısım katlanılacak çile değildir..
    2 ...
  37. 20.
  38. dünyanın yakın geleceğinden endişe duyan film.
    3 ...
  39. 21.
  40. ingilizcede know fiili -ing takısı almadığından garipsediğim kelime.
    1 ...
  41. 22.
  42. nicholas cage derim susarım. hollywood klişeleriyle bezeli klasik amerikan filmi tadı verdi. öyle olağanüstü bir etki bırakmadı. sövmediysem nicholas cage olan sevgimden saygımdandır.

    --spoiler--

    metro kazası sahnesindeki kazayı yapan metro şeyisi 465347129453124233646123123543786753452376142342 tane nah bu kadar kalınlıkta beton sütunu kırıp geçmiş ancak herhangi bir yavaşlama belirtisi göstermemiştir. amerikan metrosu böyle olur heralde. sürtünme kuvvetinden, engellerden muaf anladığımız kadarıyla.

    dünyanın sonunu getireceği söylenen ve güneşten gelen manyetik dalgaların ışık hızında hareket ettiği varsayılırsa herşeyin bir anda olup bitmesi gerekirdi. ne öyle yavaş yavaş patlıyor binalar falan.

    kader inancı olmayan bir profesörün* filmin sonlarına doğru kaderci bir havaya bürünmesi biraz din propogandası olmuş gibi geldi bana.

    çocuğun yazdığı sayıların ne anlama gelebileceği de zaten daha önce sorulmuş. ben de sormak istiyorum. madem everyone else ölecek o sayılar neyin sayıları olacak?

    ayrıca o taşlar da dötünüze girsin. bir söylemediniz onların ne olduğunu.

    ağzından ışık saçan ve benzeri atraksiyonları olan yaratıkların melekler oldugunu ve sonunda çocukların götürüldükleri yerin cennet olduğunu tahmin ediyorum. aman celeb elmaya dokunma.

    diğer gemilerle dünyadan alınan canlılar da nuh un gemisine göndermedir kanımca.

    böyle bir filmdi sonuçta. hoş deyene bişey demem ama ben pek etkilenmedim şahsen.

    --spoiler--
    5 ...
  43. 23.
  44. 1) fiil yapısı oluşturmaktan başka bir iş için -ing eki aldığından, garipsenecek bir tarafı olmayan ingilizce kelime. kurnaz, bilgili anlamına gelir.

    not: know(bilmek), statik bir fiildir.

    2) nicholas cage in bu sefer kahramanı sıksa da oynayamadığını gözlemlediğimiz film. sona kadar bir çare aradı ama son koordinatların bi boka yaramadığını farkedince pederin evine doğru yola koyuldu. kısfmet, senaryo böyleymiş.

    sonuna kadar nasıl bağlayacaklar acaba diye izlettiren, ancak sonuyla bu muydu tepkileri alabilecek bir potansiyelde film olmuş. herkesin hemfikir olduğu gibi görüntü yönetmeni gayet iyi iş çıkarmış, uçak sahnesindeki enstantanelerin efekt olduğu anlamak o kadar zor ki, uğraşmıyorsunuz bile. zevkine varın gitsin.

    not: uzay gemileri için ea e tiberium wars üzerinden telif hakkı ödemeleri gerekiyor, çünkü resmen scrin lerin drone platformuna benzemiş.
    2 ...
  45. 24.
  46. ölüm sahneleri ile tüyleri diken diken eden, kıyamet sahnesi ile şapkayı önümüze alıp düşünmemizi sağlayan film.
    5 ...
  47. 25.
  48. son zamanlarda izledeğim en skindirik filmdir. r.ivedik 2 bile daha güzeldi diyim sen anla müdür. saçma sapan bir filmdir.
    5 ...
© 2025 uludağ sözlük