oldukça can sıkıcı bir durumdur. tekrar kalkıp yeni gazete almaya üşenir insan. bunun yerine körfez savaşı nasıl olmuş, özal ne demiş gibi haberler okunur.
-iğrençlik çıkabilir spoilerı-
şu zalım dünyada bir kabızın yaşayabileceği en kötü anlardan biridir.. bendeniz 7/24 bu sorunu çekmediğimden, sadece arada sırada vakıf olabiliyorum hayata bu kardeşlerimizin gözünden bakmaya ama o bile yetiyor..
bu işin çekeni de çeker hani.. mesela babam, üzerinize afiyet bir girdimiydi akşam kakasına benim sıçtığımın resmidir.. veya sıçamadığımın, kafam karıştı.. ne zaman sorsam 5 dakika sonra çıkacağını deklare eder ama içeride bir güz geçirir minimum.. sonuçta benim de tuvalet ihtiyacım var ise eğer, kızılıtoprak'taki evimin odasından, avcılar'daki okulumun tuvaletine yollanıyım daha hayırlı olur.. zira geldiğimde babam hala 5 dakika sonra çıkacak durumda olmaya devam ediyordur.. adam resmen kendine özel bir hayat kurdu orada.. dolap falan yapmıştır belki, kitabı başucu lambası falan bile olabilir.. kolay değil günün dörtte üçünü orada geçiriyor.. haha gerçi tuvalet alışkanlıklarının burada afişe edildiğini bilse bu sefer de ağzıma sıçar ama..
veya babam yetmedi mi, bir arkadaşım vardı, herif bildiğin tuvalette uyuklardı.. adam uyuma düzenini ona göre ayarlamış lan, akşamda tuvalette bir saat uyusam diyor.. 'normal bir insanın 4 senesi tuvalette geçer' diye bir istatistik okumuştum bir keresinde.. ne kadar doğrudur bilmiyorum ama oranlarsak bu herifin bir 10 yılı geçiyordur rahat..
yani hayatta bu biyolojide insanlar mevcut.. e bu adamların (böyle kız olmaz) bilimum eğlencesi, yaşama sarılma nedenleri de, kaka yaparken okunan gazete.. babam dediğim adam bütün gün haberlere bile bakmaz ki, akşam sefere çıktığında klozete doğru, vakit geçirecek bir meşkalesi olsun.. diğer herif zaten direk ana britanica okuyor bu zamanlarda.. herif üç ayda stephen hawking'e döndü anasını satayım..
bazen beni de vuruyor bu bela.. daha eve gelirken bas bas bağırıyor adeta kıçım, 'bu akşamı zehir etçem sana hahaha' diye.. zor atıyorum eve kendimi, hemen gazetemi kapıyorum (kıçımın uyarılarını gün boyu dikkate aldığımdan temkinliyim, ben de okumamışım gazete) ve tuvalete girip kapıyı kapatıyorum.. ilk anlık rahatlamanın ardından da 'bakalım dünyamızda neler olmuş' diyor, açıyorum gazeteyi..
ah işte o an.. haberler bir aşina geliyor göze.. ve evet, çakıyorum durumu.. aldığım gazete, dünün gazetesiymiş..
bunun daha kötüsü, gazetenin dünün değil de, misal bir hafta öncesinin gazetesi olup, kişinin bu duruma ilk başta uyanamamasıdır.. saf saf okursunuz bir yere kadar ama ''ulan dersiniz bugün nereden duydum ben bu haberleri, hepsini biliyorum..'' sonra spor sayfasında önceki haftanın maç haberini, gerçek kendini gösterir tabii ki..
artık parkeleri mi sayarsınız, yoksa o parkelere isimler mi takarsınız bilemem..
(bkz: monte cristo kontu)
ulan dünyanın en büyük edebi eserlerinden birini örnek verdim ya şu kaka muhabbetine.. alexandre dumas amuda kalkmıştır mezarında.. -iğrençlik çıkabilir spoilerı-