öyle durumlar vardır ki insan doğru da söylese, bunlar kalıplaşmış şeyler olduğu için karşı tarafı inandırmak için
yeterli olmaz.
mesela bir taziye ziyaretindesiniz ve gülme krizi geldi. bu durumda şu savunmayı yaparsınız çok pardon sinirlerim bozuldu. fakat kimse bunun böyle olduğuna inanmaz.
bir başka durum, çok sık görüşmediğiniz biri arar. siz telefonunuzu yeni değiştirdiği için rehber kayıtlarıyla ilgili henüz düzenleme yapmamışsınız. arayanın kim olduğunu sesinden tanıyana kadar karşı taraf numarasının sizde kayıtlı olmadığını anlar ve sorar;
-numaram sende yok mu yahu?
* ahmetcim vardı aslında ama ben şey...
- anladım neyse
kızlı erkekli arkadaş ortamında, garson hesabı getirir:
k1: ya işte ondan sonra ben de gidersen git dedim.
k2: ee sonra bişey demedi mi?
e1*: ya tuğçe o beyinsizle bu kadar muhabbetin var ya inanmıyorum sana.
e2*: arkadaşlar telefonum çalıyor, bakmam lazım. izninizle.
der ve ortamdan 20-30 saniyeliğine uzaklaşır, geri döner ve:
e2: kusura bakmayın arkadaşlar ama acil bir işim çıktı, siz eğlenmenize bakın. benim gitmem lazım.
diğerleri: kendine iyi bak canım, görüşürüz.
- gelemiyorum cok yogunum, sinavlarim var (tatil doneminde ama!!!)
- birkac gun nete girmiyorum
- ben de seni ozledim
- msjini gormedim
- bugun cok guzelsin.