her türlü yiyecek içecek, salgı ve benzeri maddenin sürekli klavyenin altına kaçması ve oranın yıllarca temizlenmemesi sonucu karşılaşacağınız netice. dün dizüstü bilgisayarımla yine sözlükteyken farkettim durumu. klavyenin altında bir şey kıpırdıyordu. önce saate baktım acaba uykum mu geldi diye. hayır saat daha dokuzdu. acaba içine böcek veya sinek mi kaçtı diye baktım ama hayır başka bir şeydi bu! kafası boyoz kırıntısı, kolları simit susamı, ayakları çekirdek kabuğu ve gövdesi parmak aralarında yuvarlanıp özenle top haline getirilmiş burun salgısından oluşuyordu. öyle sevimli bir yüzü vardı ki, gözleri bir alf olmasa da en az onun kadar büyüktü ve sıcacık bakıyordu. yıllarca o pisliğin içinden bir sevimli canlı formu oluşmuş ve adeta bana insanlık dersi veriyordu. üstelik yalnız da değildi, karısı ve üç çocuğu vardı(büyük ihtimalle akp'li, üç çocuk için başka açıklama bulamıyorum). koloni şeklinde yaşıyorlardı. pisliğimizle beslenmiş ve bildiğin topaç olmuşlardı.
onlara henüz isim koymadım ama artık bir yere bırakmam. bilim falan umurumda değil. evde hayvan beslememe izin vermeyen annem nazire olsun diye orada besleyeceğim onları. sabah kahvaltılarımı klavyenin tam üstünde yapacağım, kolumla kasti olarak çarpacağım meyve suyuna, boyoz, çekirdek bir de kardeşimin burnundan çıkarıp yuvarladığı köfteler oldu mu iki aya kalmaz ordu olur bunlar. canlarım benim ya! seviyorum sizi!
