klasikleri, çağdaş klasikleri okuma zahmetine katlanmaksızın, doğru, etkili, işlevsel biçimde yazabileceğini, duygu, düşüncelerini nakledebileceğini zannetmek, ama son derecede yanılmak, acele etmek, tezcanlılık.
kitapları sıralayıp üstüne sinek konsa korkan, kitapların içinde boğulan edebiyatçıların ilgilenmediği konularda sözlüğü aydınlatmak için yapılan eylem.
duygu düşünceyi anlatabilmek için klasikleri okumaya gerek olduğunu sananların dudak bükerek yaklaştıkları durumdur. kısaltıla kısaltıla özet mertebesine düşmüş, budanmış çevirileri okuyup klasikleri okudum ben diye ortada dolaşmaktan daha mantıksız değildir. suç ve ceza'nın şule yayınlarından çıkan birebir çevirisi yanlış hatırlamıyorsam 700 sayfanın üzerindedir. bir kitapçı da gördüğüm savaş ve barış'ın orjinal çevirisi 4 kalın cilt halindeydi. belli bir yaşa geldikten sonra da oturup klasikleri okuyayım diye düşünmek de şahsi kanaatimce pek mantıklı değildir. zira klasikleri okumak kültürel bir alt yapı sağlasa da yaşı ilerledikçe kendisine ait vakti kısıtlanan modern insanın bu vakitte kendi alanına yönelik çalışmalar yapması daha doğrudur. ya da bir taşla iki kuş vurmak babında yabancı diliniz ne ise o dildeki klasikler orjinallerinden okunmalıdır. yakın zamanda tarafımdan test edilen bu yöntem olumlu sonuçlar vermiştir.
Klasiklerin hepsini okudun da ne oldun? Hiciv ve söylemlerinde etkili bir edebi dil kullanabiliyorsan ne ala. Nice nice bütün dünya klasiklerini okumuş adamlar tanıdım. Bir çoğu hala aynı canlı. Önemli olan otu boku okuyacağım, bitireceğim diye kitap okumak değil, önemli olan okuduğun, okuduklarına hissiyat ve güçlü duygularla yaklaşmaktır, okuduğun ''şey''den bir anlam çıkarabilmektir. Klasikleri okudun mu? -Hayır, okumadım ama sen klasiklerin hepsini okuyup yanıma gelsen bile ardına bıraktığın izleri göremeyeceğimi bilirim. Klasikleri okumadan sözlüğe gelmek ile gelmemek arasındaki tek fark zihnimizde oluşan veya oluşamayan yolculuklardır.
yadırganacak bir davranış değildir. önemli olan okuduğunu anlamaktır. 17 yaşındaki biri suç ve cezayı okuyup tam anlamıyla kavrayamayabilir. aslında klasikler sırf bu yüzden daha geç okunmalıdır. ayrıca illaki klasikleri okumak gerekir diye bir kanun yok. herkes istediği kitabı okuyabilir. klasik olmamış ama edebiyat tarihine yön vermiş çok kitap var. ayrıca farklı dillerin önemli edebi eserleri var. nitelikli eserleri okusun özümsesin yeterli. yaşının anlayabileceği kitapları okuyanlar çok daha iyi bir iş yapmış olurlar.
bu arada sözlük yazarlarının arasında kafkavari entry girenler var da biz mi göremedik?
klasikleşmiş eserler illüzyonuna tav olmamış, seçme özgürlüğünü kullanmak istemiş, zamanla merak ederse de o eserlerden bazılarını eline alıp okumuş insandır.
100 temel eser!
kime göre? ha isterse tüm edebiyatçılar toplanmış ve bu kitap 100 temel eser içinde olmalı demiş olsun, ben bunu okumak zorunda değilim. bir kaşağı falan okumadım mesela. çocukluğum ömer seyfettinlerle geçmedi. ama jules verne okudum, çok cahil kalmışım değil mi?
100 temel eser içine girmeyen peyami safa'nın dil üzerine, felsefe üzerine, tarih üzerine yazdığı araştırma kitaplarını ben klasikleri okudum diye hava atan kaç insan okumuş merak ederim. ya da bir yahya kemal'i. ama sorsan kemalettin tuğcu'nun eserlerini adı gibi bilir. niye? herkes biliyor ya ondan.
klasik eserler ya da 100 temel eserler safsatadır. eserler kötü demiyorum (buraya çok çok dikkat) ama onları etiketlemek bana göre edebi bir yaklaşım değildir. edebiyatta en iyisi yoktur, en eleştirilebilir ve bünyeye göre değişen en iyiler vardır.
klasik ya da üstad lafına tav olup kitap okuyanlara ya da dünyanın en iyi drama yazarı şudur, en usta kalem budur diyenlere william shakespeare ile christopher marlowe arasındaki ilişkiyi araştırmalarını tavsiye ederim.
çocukluğumda okuduğum bir kaç çocuk klasiği haricinde, ergenlik, gençlik dönemleri boyunca tek bir klasik eseri okumamış olmamın duygu ve düşüncelerimi rahatlıkla anlatabilmeme engel olmaması; klasikleri yeyip yutmuş başlık sahibinin naklettiği düşüncelerini, nakledilebilmiş olmasının, düşüncelerinin değerini artıramadığına bir örnek olan bu başlıktan, klasikleri okuyarak sözlüğe gelmenin bir handikap unsuru olarak değerlendirilmesi gerekir.
edit: klasikleri okuyanlara uzun geldi. sıkıntı yapmayın, benim derdim klasiklerle değil, sizinle.
klasik eserlerin anlamı büyüktür.
yani şöyle ki en basit bir tolstoy hikayesi bile bin basar bazılarına.
şimdi klasik eserlerin gerçekten anlam ifade etmesi için, eseri ilk yazıldığı dilde okumak gerekir.
şimdi klasik diyorsun amuna goyim genelde rus yazarlardır.
şimdi bu rus yazar rusça yazmıştır.
biri bunu ingilizce'ye çevirmiştir.
biri de onu türkçe'ye çevirmiştir.
ne kadar anlam kayması olmuş haberin var mı?
klasik esermiş ulan klasik müzikten bihaber insanlarsınız tolstoy senin neyine?