laissez faire, yani "bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler" tezini savunurlar.
yani ekonomide serbestlikten yanadırlar. bu "doğal düzen" anlayışları kitaplar da yazmasa da dinden kaynaklanmaktadır. yani fizyokratların tanrısal düzenine dayanır. onlara göre doğada herşey dengededir ve ekonomide böyledir. ancak smith ktaplarında din yönünden bahsetmemiştir.
Klasik iktisatçılar, faiz oranlarının tasarruflarla yatırımları eşitleyen bir güce sahip olduklarına inanmaktadırlar. iktisattan bana çile çektiren klasik ve modern döneme yansımış bir iktisat geleneğidir.
adam smith tarafından söylenen, laissez faire-laissez passer, türkçesi bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler olan; devlet müdahalesine karşı çıkan, ekonomiyi dengeye getiren gizli bir el olduğunu savunan iktisat ekolü.
dört senedir kurtulamadığım iktisatçı topluluğu. aslına bakılırsa iktisadın gelişiminde en büyük pay bu adamlarda.görüşlerini benimsemem kaldıki şu devirde bu görüşleri benimseyen bir iktisatçının olduğunu düşünmemekteyim. adamlar devrin koşullarına göre saçmalamışlar evet ama onlar olmasaydı keynes ortaya çıkmayacak iktisat "bırakınız yapsınlar bırakınız geçsinler" teorisinden öteye gidemeyecekti. isimlerini her okuduğumda kendilerini rahmetle anıyor, "keşke daha mantıklı düşünseymişsinizde şu keynes başımıza bela olmasaydı" demekten de kendimi alamıyorum evet.
her şeyin kendi kendine düzeleceğini düşünürler. böyle düşünmelerine sebep ise toplumun hareket kabiliyetedir derler. bir nevi refleksleridir derler. ama birşeylere müdahele edilmeden bu işlerin yürümeyeceğini kavrayamamışlar.
esasında tam olarak her şeyin kendi kendine düzeleceğini düşünmeyen adamlardır. teoremin adı invisible hand olunca hemen aklınıza ilahi güçler gelmesin. temelde herkes kendi çıkarının peşinden koşarsa herkes mutlu olur felsefesi yatar ve bu basit anlamda doğrudur. yani bir köyde birisi eline domates tohumu geçirdiğinde, köyün ne kadar domatese ihtiyacı olabileceğini düşünerek eker ve bir arz talep dengesi yaratır. buna komşu olan bir başka adam domates ektiğinde, dengelerin bozulacağını ve para kazanamayacağını düşünerek, kendi çıkarı için patates ekmeye yönelir ve böylece domatesin piyasasını bölmemiş olur. yani kendi çıkarının peşinden koşarken, domates ekenin de çıkarı gözetilmiş olur farkedilmeden. bunu da bu şekilde düzenleyen invisible hand'dir. lakin, bu iş gerçekten de böyle değildir. özellikle türkiye'de yürümez. sırf o domates ekti diye hepimiz domates ekeriz biz. bu sistemin yürümesi için, insanların zeka yapılarının biraz "ideal" olması lazım ama öyle olamaz. tabii bu demek değildir ki devlet sağa sola kota koysun. sadece devlet bunun bir çeşit denetlemesini yapmalıdır. hatta devlet yapmasın, denetleme şirketleri kurulsun onlar yapsın.
işte şuan burada, 100 yıllık ekonomi tartışmasına son noktayı koydum. helal olsun bana. üniversite 2. eco101 bilgisiyle, ekonomik krizlere bile çare oluyorum resmen ya. bana bundan sonra beitar smith deyin bence.