insan haklarının sözde tavan yaptığı bir çağda yıl olmuş 2016'da kendi toprağının evladına sahip çıkmayan, ölüye bile saygı duymayan, topluma da her şekilde tüm insani değerlerini kaybettirircesine ayrışmışlık duygusunu aşılayan bu sistemin arkasında durmayı, devletimiz ne yaparsa yapsın doğru yaparcılığı ve yine sorgulayıp okumadan dinimiz bunu emrediyorculuğu reddediyorum.
Ölüm istemiyorum, abuk subuk çevirilere bel bağlayan kendi dinine yabancı, düşünmeyen, okumayan, araştırmayan sözde din adamlarının fetvalarını da istemiyorum.
Suçunuza ne siyasi ortak oluyorum ne de dinen...
Hatırlayalım; Mustafa Kemal Atatürk, başka toprakların evlatları olsalar bile ülkesini işgale gelen düşman askerlerine; Anzaklara dahi sahip çıkarak tüm dünyaya insanlık, barış, ölüye saygı dersi vermiştir ve ben yurtta da dünyada da barış isteyen böyle bir Ata'nın neslindenim...
Topraklarımızın ve özgür inanışın HALKLARA geri döneceği günü görebileceğimiz inancımla...
Dipsel Not:
* Yazıya kaynak mektup;
“Bu memleketin toprakları üzerinde kanlarını döken kahramanlar! Burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükûn içinde uyuyunuz. Sizler, Mehmetçiklerle yanyana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlâtlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlâtlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra, artık bizim evlâtlarımız olmuşlardır.”
Atatürk, 1934