cesur ol. öğretmenlerine boyun eğme, onlara aklına geleni söyle. kızlardan korkma. kavga et, kavga etmekten korkma. daha fazla oku ve araştır. ve lütfen biraz da ders çalış artık.
cocuklugunu yasayamadigin icin sakin babana kizma, cunku o da cocuklugunu yasayamamisti.
baban neden diger babalar gibi degil diye dusunme, cunku onun ornek alacak bir babasi yokttu.
babana cok kizsan da onun olmesi icin dua etme, cunku o dua kabul olabilir.
bir sabah uyandiginda 9 yasinda biten cocuklugun icin aglama, cunku sen hic cocuk olamayacaksin.
yillar sonra bir gun bir sinif dolusu baska milletten insanlarla ayni sinav sorularini cevaplarken, amerika' da lisanustu egitim almak icin bulundugunu anladiginda, buraya gelmendeki en buyuk etkenin aslinda baban oldugunu anlayacaksin. ve cok yikilacaksin. o yuzden 12 eylul 2002 den once babana sarilabildigin kadar saril ve unutma o aslinda seni cok seviyor. sadece bu sevgiyi nasil gosterecegini bilmiyor, ona bu konuda yardim et. sevgi arsizi ol. onu sevgisini gostermeye bir nevi mecbur et.
ve bunlar aklina geldikce o gozluklu abla gibi ben de gozluk takcam deme, cunku 9 yasindan sonra o gozlukler olmadan burnunun ucunu bile goremeyeceksin. dunyaya gozluklerin olmadan bakmayi ozleyecegin icin doya doya bak o bulanik olmayan dunyaya.
ve simdi burada oturup ulusozlugu okuyana kadar otur da hocanin verdigi 200 sayfaya yakin makale yiginini oku da adam ol. daha yapacak cok isin var. ama yine de arada kafani kaldirip, laboratuarin kucucuk camindan gokyuzune bakmayi unutma.
şimdi bak evlat; ilerde şu andaki gibi olmıycaksın niyesini bilmiyorum olmıcaksın. ama sana şunun garantisini verebilirim liseye kadar amına koyyosun ortalığın. sakın meslek lisesine gitme hatta yalvarabilirim gitme. kötü bi haber 2010'a kadar tarkan'ın atından alamıcaksın ama köpeğin ve laptopun olcak. annenle baban içinde çok üzülme. ama sakın meslek lisesine gitme!
gidicen dimi.
-bir arkadaşına sırrını açmadan önce 2 kere düşün.
-ucuz arabaya bin fakat alabileceğin en güzel evi al.
-eşini çok iyi seç.çünkü bu seçim mutluluğunun yada bedbahtlığının %90'ını oluşturabilir.
asosyal olma, saçlarını sakın kesme, bol bol sokağa çık oyna o kadar çok ders çalışma yoksa büyene kadar sıkılırsın. sakın büyüdüğünde çocukken düşündüğün kadar mantıklı düşünmekten vazgeçme, ailene çocukken olduğun kadar bağlı kal. 10 yıl sonra da babana şimdiki gibi sarıl. her şeyi kafanda bu kadar büyütme, okuldan kaç, daha 10 yaşındayken dershaneyle tanışma sakın. yeter bu kadar şimdi git ve ağaca tırmanmayı öğren!
basketbolu bırakma sakın lisede çok işine yarayacak.
liseden sonra futboluda bırakma sonra çok kilo alıyorsun.
bari sporu bıraktıktan sonra diyet yap, yediklerine dikkat et vs işte ne bileyim bişey yap.
Smiley Bebek,
Yıllar sonra sana ilk mektubumu yazıyorum. Küçüklüğüme bilgi veriyorum geleceğiyle ilgili. istediğin ismi koyabilirsin bu mektuba. ister hesaplaşma de, ister şizofrenik bir kağıt, istersen de iyi niyetli bir mektup... Beni ilgilendiren kısım, sadece yazmak. Şu anda, yıllar sonra yaşayacağın hayatı yaşıyorum ben. Yıllar sonra yapacağın tüm hataların sebebi de benim, sonucu da... Benim bu hayata sahip olmamın nedeni ise sensin. Biz bir paradoksuz küçük dostum.
Şu anda Çingene mahallesinin biraz ilerisindeki Kırklareli Devlet Hastanesi'ndesin. Birkaç dakika sonra doğumun gerçekleşecek. Heyecanlıyım. Kafamda uydurduğum hayallere inanmaktayım belki de. Sana biraz bilgi vermek istiyorum hayatınla ilgili. Doğumdan sonra başlıyor oyun. Neler olacak, bil.
Gözlerini avazın çıktığı kadar ağlayarak açacaksın. Tüm gücünle ağlayacaksın. Senin bağıra bağıra ağlaman herkesi heyecanlandıracak. Baban, annen, beş yaşındaki abin, anneannen, hatta hastanedeki herkes yeni bir canlının dünyaya gelişini heyecanla karşılayacak. Sonra seni bir küveze koyup bebek dolu bir odaya getirecekler bileğindeki 'Smiley Bebek' yazan bileklikle. Hepiniz ağlayacaksınız. Nedenini siz bile bilmeyeceksiniz. Seni annenin odasına götürdüklerinde heyecan doruğa çıkacak. Annenin kucağında ilk uyuman, ilk defa gülümsemen, ilk defa 'agu' demen... Hepsi bayram havası yaratacak. Seni yakından ilk görüşünde anneannen başına bir çember bağlayacak. Al yanaklı, başındaki çemberle çok şirin görünen bir bebek olduğunu söyleyecekler ileride sana. Merak edeceksin, hayal edemeyeceksin. Doğumundan sonra seni görmek isteyen herkes doluşacak evinize. Seninle konuşacaklar sanki anlayabilirmişsin gibi. Anlayamayacaksın. Anlamak da istemeyeceksin zaten. Sen insanın en ilkel halisin çünkü. istediğin şeyler belli ve basit: mama, daha çok mama ve daha fazla uyku...
Tam bir yaşındayken doğduğun yer olan Kırklareli'den ayrılacaksın. Hakkari'ye taşınacaksınız terörün en yoğun olduğu zamanlarda. ileride, Kırklareli hakkında en ufak bir fikrin olmayacak ama kendini, sebebini senin bile bilmediğin bir güçle oraya ait hissedeceksin. Aslında, tamamen yabancı bir şehre duyduğun sempatiyle yaşayacaksın ömrün boyunca.
Hakkari'de geçirdiğin iki yıl boyunca tabur dışına çıkışın toplasan on kereyi bulmayacak. Sivil hayatla içli dışlı olmayacaksın. Tehlikeli çünkü... Arkadaşların asker abiler olacak. Babanın aceleyle hazırlanıp tabura koştuğu gecelerle saymayı öğrenip, duyulan bir patlama sesinde evin en güvenli yeri olan banyoya en kısa sürede koşmayı öğreneceksin. Üç yaşında Hakkari'den ayrılırken hatırladığın çok az şey olacak: bir kum tepeciği, beyaz bir kulübe, bir çocuk parkı ve sana
''Senin annen yok.'' diyen siyah saçlı küçük kız. istesen de hatırlayamayacaksın o günlere dair başkahiçbir şey ve yıllar sonra, her gece yatmadan önce şükredeceksin hatırlayamadığın her şey için, tek tek.
Büyüdüğün zaman, insanlar seni tanıyamayacaklar. Tanıdıklarını sanacaklar ama. Konuştuğun iki cümleden anlamlar çıkaracak, kişilik oturtacaklar sana. Doğru olacak tahminleri kısmen. Yanlış olmayacak ama, yüzeysel olacak. Seni kimse tamamen tanımayacak Smiley bebek. Ama herkes, senin hakkında bilmedikleri tek şeyin dna dizilimin olduğunu düşünecek. Seni kolay tanıdıklarını düşündükleri için çaba sarf etmeyecekler. Yanılacaklar.
Hep mutlu görüneceksin. Tellerinle kahkaha atacaksın. Umursamayacaksın tellerinin nasıl göründüğünü. En iyisini yapacaksın. ''Mutlu ol iyi bak kendine.'' Sözünü hayat felsefesi edinerek, mutlu olacaksın.
Flüt çalmak hayatının bir parçası haline, sen on beş yaşındayken gelecek. Dinlendirecek seni. Bırakmak istemeyeceksin, bırakmayacaksın da. insanlar yan flüt hakkında 'düdük' dediğinde, sen onu teselli edeceksin. Nefesinle ısıtacak, nağmelerini hissedeceksin. Dans edeceksin onunla. Şarkılarını flütün içine söyleyeceksin. Hayatının ilk on beş yılında aldığın en isabetli karar olacak flüt çalmaya başlamak.
Vakit geldi Smiley bebek. Doğum başlıyor. Sana artık yardım edemem. Senin için elimden gelen tek şey, haberdar olmayacağını bildiğim bu mektubu yazmak ve sana en derin duygularımla acımak. Önünde, benim yaşadığım ama senin daha yeni başladığın uzun bir hayat var. Tadını çıkar. Son olarak Ahmet Kaya'nın dediği gibi,
Doğum günün kutlu olsun
Mutlu ol senelerce
Sana boncuktan kuş yaptım
Konacak pencerene.
fazla başarılı olma derslerinde ki senden beklentileri artmasın.başka birşey diyecek olursak kişiliğini seviyordum evlat. vur,kır, parçala yine ,karışmıyorum hayatına ! kendin ol ama serseri yüzünü asla saklama, yanlış anlaşılmalara kurban gitmene kıyamam. ve büyüyünce de sevdiğin tiplere anında aşk ilan etme, hatta aşık falan da olma sen .gel beni bul öğretirim ben sana sonra hayatı.
* okuduğun o saçma sapan kitapların yerine, işine daha fazla yarayacak kitaplar oku.
* 25 yaşına geldiğinde hayatını mahvedecek aile kararlarına, isyan et.
* çalışmak iyi bir şey değildir; büyük bir heyecanla babanın iş yerine gidip durmaktan vazgeç.
* komşunun zillerine basıp kaçmaya devam et; çünkü yirmi yıl sonra bunu yapan çocuklar kalmadığını gördüğünde büyük mutluluk duyacaksın.
* kazandığın misketleri, toto kağıtlarını çok fazla kazandığında balkondan yağma etmeye de devam et;çünkü bu da seni mutlu edecek.
* arkadaşlarınla büyüdüğünüzde büyük bir şirket kurup, tüm mahallede ki çocukları oraya toplama fikri çok saçma; büyüdüğünde, kıçına giyecek don bile bulmakta zorluk çekeceksin.
* o iki evin arasında ki kavak ağacına, onu Allah sanarak, her bayram sabahın köründe kalkıp şeker atmaktan ve iyi bayramlar Allah'ım diye bağırmaktan vazgeç; çünkü, o Allah değil. Ve canına tak ettiği bir bayram, koşarak eve gelip annene:' ben hep ona şeker veriyorum; ama o bana hiç şeker vermiyor' diyerek anneni güldürme.
* her gece babanın ve amcanların konuştukları o siyasi konuları büyük bir merakla dinlemekten vazgeç; merak edilecek bir şey yok; çünkü, hepsi aynı bok.
* o komşunun evine gidip süper babayı izlemekten vazgeçme.
* komşunuzun kızı mı evlenecek yarın. eğer düğün otobüsüne binmek istersin de, otobüstekiler seni pantolonun yırtık diye otobüsten indirirlerse ağalayarak eve gitme; taş al ve at otobüsün camlarına.
* dedenle birlikte o küçük kulübede baş başa çay içmeye daha fazla vakit ayır; ne kadar sinir hastası olsa da, ailede en çok özleyeceğin kişi o olacak.
* sana öğütler vermeye devam edeceğim sevgili çocukluğum; ama şimdi üniversite diye bir yere gidiyorsun ve çalışman gereken sınavların var. işte bak senin ilkokul bittikten sonra delilik raporu olduğu anlaşılan ve öğretmenlikten atılan o mehmet öğretmenin sınıfından ayrıla bilseydin, şimdi bu kadar sıkıntı çekmeyecek tin belki de. neyse giren giriyor büyüdüğünde zaten, fazla da düşünme bunları.