Düşünülmesi gereken konudur. Büyüdüğünü anladığı an. Kişi, şöyle bir bakar hayata. Gökyüzü eskisi kadar mavi değilse, yağmurlardan eskisi kadar zevk almıyorsanız, işte artık siz büyümüşsünüzdür. Büyümek düşündürür insanı. Aslında hiç iyi birşey değildir. Büyümek şöyle bir kenara, umutlar hep yıkık dökük haldeyse, artık büyümenin bir anlamı kalmamış demektir.
Büyüdük ne oldu ? Ne değişti ? Çok şey değişti. Büyüdüğünüzü en iyi işte bu çok şeylerin değiştiğini görünce anlarsınız. Yüz değişir. Hayat anlayışı değişir. Umutlar değişir. Artık herşey griye bürünmüştür. Biraz fazla karamsar bir anlatım olsa bile gerçek böyle. Hayat gri bir tablo halini alınca, işte siz artık büyüdünüz. Büyümenin yaş ile bir ilgisi var mı ? Yaşanan olaylara göre bu değişir. Ama normal bir insan için büyüme yaşı 27 olsa gerek. Yani şöyle 30 yaşının kokusu hissedilince büyüdüğünü insan daha iyi anlar.
Bir zamanlar yaşıtı olduğunuz çocuklar size amca diye hitap ediyorsa, yine siz büyüdünüz demektir. Uzunca anlattılar aslında bize büyümeyi zamanında. Biz heves ettik. Büyüdük. Artık bizim için dosyaları karalayıp rafa kaldırmaktan başka çare kalmadı. Çünkü artık biz büyüdük.
Anlamsız gelen duygular anlam kazanmaya başlayınca, büyüdük. Yıllar harita gibi yüzümüzü çizmeye başlayınca, büyüdük. Şimdi eskilerden sadece kalan hatıralar var. Bu hatıraları anınca, biz büyüdük.
Beyaz olan sabahımız kara olunca, güneş Batışında duygu kalmayınca, büyüdük işte. Büyüdük ve bunu anlayınca ne oldu sanki ? Keşke hiç büyümeseydik veya büyüdüğümüzü anlamasaydık diyesi geliyor insanın.
sırf istediğin bir yere uzanabilmek için 'hemen büyüsem' diye dilediğin ve o yere geldiğinde beklediğin kadar hoşnut olmadığını anladığın andır sanırım...