seçim zamanlarında yapılan "şu şurdan bu kadar oy alır" "biz orayı alırız" "en büyük başkan bizim başkan" muhabbetleri.
masa başında ülkeyi kurtaracaklarını sanıyorlar.
önceki iş yerimdeki patronum mhp liydi; bi önceki de chp liydi. loca gibi olurdu ofisler.
ikisi de soğuk suları içip zaten beklediğimiz oranı yakaladık gülümsemeleri atıp köşelerine çekilmişlerdi.
olan da bize oldu tam 2 3 ay kafa şişkinliği.
+eski sevgilinle neden ayrıldınız?
-şartlar öyle gerektiriyordu.
+ee şimdi biri yok mu?
-hayır yok.
+anlamıyorum böyle yakışıklı/güzeli nasıl boş bırakırlar.
sıradandır, gereksiz konular üzerinde durulur, vakit kaybından başka bir işe yaramaz.
okulla ilgili tüm muhabbetler, tiki arkadaşların konuşmaları, dar görüşlü bir takımı tutan insanlar, egosu yüksek kızların yaptığı muhabbetlerden acilen ayrılınması gerekmektedir sağlığa zarar.
defalarca kez size aynı derdini anlatmış ve başka işiniz gücünüz de varken bunları bırakıp defalarca onun için kafanızı yorup onu rahatlatmaya çalıştığınız arkadaşınızın aynı ama tamamen aynı hatayı tekrar yapması ve size gelip dert yanması, bu sefer sebebim buydu ama diye açıklamalarda bulunması, daha önceki tüm söylediklerinizi aslında hiç mi hiç takmadığını size fena halde hissettirmesi.
sadece kaçma arzusu değil, yumruğu ağzının ortasına çakıp kaçma arzusudur bu, o kadar çok yaşadım ki..
uzun yol otobüs seyahatlarında "senin memleket nire yeğen" şeklinde başlayan soru ile başlayan muhabbet.
sevgilinin "benden önce kaç kişiyle beraber oldun" sorusu.
"bunların arkasında hep amerika var" diyen birinin ettiği muhabbet.
- aa! saçların beyazlamış.. çok mu sıkıntılısın?
- yok ya genetik... dayılarımın falan hep beyazmış bu yaşta.
- haa iyi öyleyse
- dökülmesin de... razıyım, beyazlasın ya daha karizmatik oluyo............................
şeklinde beyaz saç görünce başlayan ve uzayıp giden muhabbetlerdir.