ultra delikanlı, güçlü ve de biraz egoist bir adamdır. karsa dadanan köroğluyla dövüşüp onu dövüş sırasında bir su birikintisi veya çaya düşürmüştür. bundan sonrası için iki ihtimal var birincisi köroğlu bükemediği bileği öpme manasına gelen türküyü söylemiştir. ikincisi de mustafa bey köroğluna "bana öyle bir türkü çığır ki nasıl madara olduğunu anlatsın. o zaman canını bağışlarım" demiştir ve köroğlu bu türküyü yazmıştır. öyle meyve bahçesine dalma falan yok. koskoca köroğlu'nu ne hallere sokuyor bazı gerizekalı insanlar. he amk kiziroğlunun meyve bahçesine dalmış köroğlu da kavga etmişler sonra. bi siktiriniz gidiniz efendim.
Bu türküyü dinleyen herkesin kafasında bir soru belirir. Kim bu Kiziroğlu Mustafa Bey ? Köroğlu ile ne ilgisi var? Bu türküyle ilgili birçok söylenti var ama en ilginci sanırım bu. Kizir, Kars'ın Susuz kazasına bağlı bir köydür. Bu köy Kısır dağlarının geniş eteklerine kurulmuştur. Köyün dört bir yanından ise soğuk pınarlar akar. Köy düz toprak damlı evlerden oluşmaktadır ve köyün hakim bir yerin de de bir kale kalıntısı vardır. Köylüler Kiziroğlu'nun kalesi derler buraya. Kiziroğlu bu köyde yaşamış ve bura da efsaneleşmiştir derler.
Küçükken at binip kılıç kuşanır
Söylentiye göre şimdiki Kiziroğlu Köyünün yerinde bir birinden uzak yirmi yirmi beş kadar ev bulunmaktaymış. Bölge dağlık ve ormanlık olduğu için insanları da bu nedenle olacak ki çok serttir. O zamanlar burada yaşayan insanların başında bulunan kişiye "Kizir" derlermiş. Kizir Muhtar demektir. Gün gelmiş zamanın kizirinin ünü tüm Anadolu'ya yayılmış. Tüm kötüler ondan korkar olmuş. Gel zaman git zaman Kizirin bir oğlu olmuş. Daha küçükken iyi at biner, kılıç kuşanır olmuş. işte Kiziroğlu Mustafa Bey bu çocuk. Bütün çocukluğu Kısır Dağında at binip avlanmakla geçmiş Mustafa'nın. O da babası gibi büyüyünce namlı bir yiğit olmuş, haksızlık ve adaletsizliklerle savaşmaya başlamış. Zaten onun bulunduğu çevrede kimse haksızlık etmeye cesaret edemezmiş ya .
Köroğlu doğuya gelir
O sırada doğuya gelen Köroğlu Kısır Dağlarında Ferro deresine yerleşir, amacı doğudaki haksızlıkları yok etmek. Bir gün Köroğlu bir at gezisinde Kizir Köyünü görür, "Burada ki adaletsizlikler de benden sorulur" der ve gider orada bir kale kurar. işlerinden dolayı bir müddet köyünden ayrı kalan Kiziroğlu köye döndüğünde Köroğlunun kalesini görür. Sinirlenir. Köroğlunun yanına gider, sertçe çıkışır "Sen kim olasın ki benim yurdumda saltanat süresin" Her ikisi de bir birlerini kötü insan olarak bilirlermiş. Köylülerin söylemesi böyle.
Yiğitlerin kavgası
O zamanın adaletine göre iki yiğit dövüşür, galip gelen diğerini öldürüp savaşı kazanırmış. Köroğlu ve Kiziroğlu günlerce at üstünde kavga etmişlerse de yenişememişler. Kılıç kavgasında ve güreşte de yenişememişler. Mustafa Beyin atı Ala Paça da Köroğlu'nun atı Kıratla güreş-mekte. Mustafa Bey şöyle bir geri bakmış ki ne görsün atı Ala Paça Köroğlunun atını alt etmiş duruyor. "Ola benim atım Köroğlu'nun atını alt etmiş, ben Köroğlu'nu alt etmezsem halim nic' olur" deyip gayrete gelmiş Köroğlu'nu yere vurmuş. Tam kamasını çekmiş vuracağı sırada Köroğlu "Dur yiğit, bana biraz mühlet ver yiğitlerimi göreyim karımla helalaşayım" demiş. Mustafa Bey bırakmış. Köroğlu eve gidip olanları karısına sazıyla sözüyle anlatmaya başlamış.
Bir atı var Ala Paça peh peh peh
Mecal vermez Kırat kaça hey hey hey
Az kaldı ortamdan biçe
Ağam kim, Paşam kim, Nigar kim,
Hanım kim
Kiziroğlu Mustafa Bey
Bir beyin oğlu
Zor beyin oğlu
diye...Köroğlu geciktiği için evine kadar gelen Kiziroğlu kapı aralığından türküyü duyunca duygulanır ve utanır. Kapıyı çalıp içeri girer. Mustafa Beyi karşısın da gören Köroğlu her şeyin bittiğini düşünürken Mustafa Bey sarılıp onu öper. "Sen benden daha yiğitsin Köroğlu" der. Köroğlu da "Ben artık buradan gideyim burada senin gibi mert ve yiğit biri varken kalmak olmaz" der ve köyü terk edip batıya gider.
Anadolu insanının takdiri
Köroğlu'nun Bolu Dağlarından çıkıp ta Kars'a gelmesi o zamanın koşullarında olanaksız gibi. Ama halk düşüncesi iki yiğidi Doğu Anadolu da önce çarpıştırıyor sonra barıştırıyor. Bu, Anadolu insanının kahramanlarına, haksızlıklara direnenlere verdiği değeri gösterir. Kiziroğlu öyküsü tepeden inmemiştir, böyle bir yiğit yaşamış ün almıştır. Halk da bu söylenceyle Kiziroğlu'nu saygı ve sevgiyle anmaktadır.
Sonunda Başbakanımızın bir şarkısı var. Geç bile kalmıştı. ilçe belediye başkan adaylarının bile merdiven altı stüdyolarda kendilerine şarkı yaptırdığı bir ülkedeyiz. Yeni şarkısıyla Sayın Davutoğlu gerçek bir siyasetçi olmaya ilk adımını attı. Hafife almaya gelmez. Hakkında şarkı yazılmış biri bir daha biz fanilerle aynı olamaz. Hayatı sonsuza dek değişti.
Davutoğlunun şarkısında Ayna grubunun meşhur ettiği, Kiziroğlu Mustafa türküsünün bestesi kullanılmış, şarkının sözleri tornistan edilerek Başbakana uyarlanmış.
Müteveffa Ayna grubundan Erhan Güleryüz de şarkıyı seslendirmiş. Hakikaten ismiyle müsemma güler yüzlü biridir. Koskoca başbakanı kıracak hali yoktu. Fakat biraz muhalif bir tabiatı olduğu da söylenir. Herhalde bu sebeple Sayın Davutoğluna türkünün tarihi hakkında bütün bilgileri aktarmayıp bir ince muziplik yapmış, sağ olsun böylelikle yüzümüzü güldürmüş.
Efendim açalım bir halkbilim yayını olan Folklor/Edebiyat dergisinin 1998 tarihli 15. cildini. Orada Mehmet Gökalpin Kiziroğlu Kimin Türküsü başlıklı bir makalesi var.
Makaleye göre türkünün kayda geçen ilk seslendirilişi 1948 senesinde Erzurum Halkevinde. Dursun Cevlani söylemiş, daha sonra Muzaffer Sarısözen notaya almış. Türkünün hikâyesi ise Dursun Cevlaniden derlenip 1958de Türk Folklor Araştırma Dergisinin 103. sayısında yer almış.
Yer almış da ne olmuş?
Şimdi bakalım Davutoğlunun şarkısının sözlerine:
Dualarla çıktı yola/ Umut yaydı sağa sola/ Reisle girdi kol kola/Bütün dünya tanır onu/ Tam bir Osmanlı torunu.
Yani Kiziroğlu Mustafa türküsü Tam bir Osmanlı torunu diye Davutoğluna uyarlanmış.
Peki kim bu Kiziroğlu? Cevabı 1982 Haziranında Bolu Valiliğinde yapılan Köroğlu Seminerinde ibrahim Aslanoğlunun bildirisinde. Kiziroğlu Mustafa bir Celali asisi. Hakkında 1588 ile 1589 arasında üç defa yakalanması için saraydan ferman çıkartılmış.
Fermanda özetle -hadi moda oldu Osmanlıcasını yazayım- bu Kiziroğlu Mustafa denen eşkıya reisi ebnayi sebile katl ve erbabın ve emvallerini nahb ü garet reaya berayaya salgun salmuş.
Yani ne yapmış: Çoluk çocuğu öldürmüş, ahalinin malını mülkünü gasp edip yağmalamış, halka ve çiftçilere zulmetmiş.
Yok artık bu kadarı da olmaz dedim. Osmanlı torunu diye başbakan öven şarkıda çocuk katili bir hırsızın türküsü kullanılmamıştır herhalde diye Celali isyanları hakkında temel kaynak olan Mustafa Akdağın kitabına başvurdum.
Bir baktım ki Kiziroğlu Mustafa celali başbuğudur yazmasın mı? Bulundukları yerlerin kasabalarına ve şehirlerine bela kesildiler diye eklemesin mi? Hem de yanar döner biri çıkmasın mı? O ve birçok tanınmış zorba bazen kapı ağalığında, bazen Celali başbuğlarının yanında görünüp durmuşlardır diye yazmasın mı kitapta?
Mehmet Gökalpin makalesine bakılırsa Kiziroğlu, Köroğluna sığınmış. Köroğlu da onun yanına Ayvazı katıp Doğuya insan dili bilen kuş (papağan) almaya gönderir, ancak bir soygun sonucu yakalanırlar.
Hikâyenin gerisi meçhul. isyanla başlayıp papağanda biten bir destan.
Her konuşmasında tarih şuurundan bahseden bir başbakana Osmanlının hakkında ferman çıkarttığı eşkıyanın türküsünden Osmanlı torunluğu çıkartmak pek yakıştı.
Bu türküyü Davutoğluna şarkı yaparak inceden kendisiyle eğlenenleri de cesaretleri ve oyunbazlıkları için tebrik etmek lazım. Vallahi adamcağızı protokol koltuğuna oturtup karşısında çalıp söyleyip bir güzel sarakaya almışlar.
Hadi şimdi hep beraber söyleyelim:
Geldi vatan aşkına Davutoğlu Ahmet Hoca Geceyi gündüze katan Adam kim, yiğit kim, dürüst kim kim kim
Hakikaten kim, kim, kim?
(bkz: )http://www.cumhuriyet.com...unu__Muzikli_Gulduru.html
Bir hışmınan geldi geçti peh peh peh peh
Kiziroğlu mustafa bey hey hey heeey
Bu dağları deldi geçti
Bu dağları deldi geçti
Ağam kim paşam kim hanım kim nigar kim
Kim kim kim kim
Kiziroğlu mustafa beeey
Bir beyin oğluuu
Zor beyin oğluuu.
Kiziroğlu Mustafa Bey
Bu türküyü dinleyen herkesin kafasında bir soru belirir. Kim bu Kiziroğlu Mustafa Bey ? Köroğlu ile ne ilgisi var? Bu türküyle ilgili birçok söylenti var ama en ilginci de bu.
Kizir, Kars'ın Susuz kazasına bağlı bir köydür. Bu köy Kısır dağlarının geniş eteklerine kurulmuştur. Köyün dört bir yanından ise soğuk pınarlar akar. Köy düz toprak damlı evlerden oluşmaktadır ve köyün hakim bir yerin de de bir kale kalıntısı vardır. Köylüler Kiziroğlu'nun kalesi derler buraya. Kiziroğlu bu köyde yaşamış ve bura da efsaneleşmiştir derler.
KÜÇÜKKEN AT BiNiP KILIÇ KUŞANIR
Söylentiye göre şimdiki Kiziroğlu Köyü’nün yerinde bir birinden uzak yirmi yirmi beş kadar ev bulunmaktaymış. Bölge dağlık ve ormanlık olduğu için insanları da bu nedenle olacak ki çok serttir. O zamanlar burada yaşayan insanların başında bulunan kişiye "Kizir" derlermiş. Kizir Muhtar demektir. Gün gelmiş zamanın kizirinin ünü tüm Anadolu'ya yayılmış. Tüm kötüler ondan korkar olmuş. Gel zaman git zaman Kizirin bir oğlu olmuş. Daha küçükken iyi at biner, kılıç kuşanır olmuş. işte Kiziroğlu Mustafa Bey bu çocuk. Bütün çocukluğu Kısır Dağı’nda at binip avlanmakla geçmiş Mustafa'nın. O da babası gibi büyüyünce namlı bir yiğit olmuş, haksızlık ve adaletsizliklerle savaşmaya başlamış. Zaten onun bulunduğu çevrede kimse haksızlık etmeye cesaret edemezmiş ya .
KÖROĞLU DOĞUYA GELiR
O sırada doğuya gelen Köroğlu Kısır Dağları’nda Ferro deresine yerleşir, amacı doğudaki haksızlıkları yok etmek. Bir gün Köroğlu bir at gezisinde Kizir Köyü’nü görür, "Burada ki adaletsizlikler de benden sorulur" der ve gider orada bir kale kurar. işlerinden dolayı bir müddet köyünden ayrı kalan Kiziroğlu köye döndüğünde Köroğlu’nun kalesini görür. Sinirlenir. Köroğlu’nun yanına gider, sertçe çıkışır "Sen kim olasın ki benim yurdumda saltanat süresin" Her ikisi de bir birlerini kötü insan olarak bilirlermiş. Köylülerin söylemesi böyle.
YiĞiTLERiN KAVGASI
O zamanın adaletine göre iki yiğit dövüşür, galip gelen diğerini öldürüp savaşı kazanırmış. Köroğlu ve Kiziroğlu günlerce at üstünde kavga etmişlerse de yenişememişler. Kılıç kavgasında ve güreşte de yenişememişler. Mustafa Bey’in atı Ala Paça da Köroğlu'nun atı Kırat’la güreşmekte. Mustafa Bey şöyle bir geri bakmış ki ne görsün atı Ala Paça Köroğlu’nun atını alt etmiş duruyor. "Ola benim atım Köroğlu'nun atını alt etmiş, ben Köroğlu'nu alt etmezsem halim nic' olur" deyip gayrete gelmiş Köroğlu'nu yere vurmuş. Tam kamasını çekmiş vuracağı sırada Köroğlu "Dur yiğit, bana biraz mühlet ver yiğitlerimi göreyim karımla helalaşayım" demiş. Mustafa Bey bırakmış. Köroğlu eve gidip olanları karısına sazıyla sözüyle anlatmaya başlamış.
Bir hışmınan geldi geçti, peh peh peh peh,
Kiziroğlu Mustafa Bey, hey hey hey,
Bu dağları deldi geçti.
Ağam kim, paşam kim, hanım kim,
Nigar kim, kim kim kim kim,
Kiziroğlu Mustafa Bey,
Bir beyin oğlu, Zorbey'in oğlu.
Hay edende haya teper, peh peh peh peh,
Huy edende huya teper, hey hey hey,
Köroğlu'nu suya (çaya) teper.
Ağam kim, paşam kim, hanım kim,
Nigar kim, kim kim kim kim,
Kiziroğlu Mustafa Bey,
Bir beyin oğlu, Zorbey'in oğlu.
Bir atı var ala paça, peh peh peh peh,
Mecel vermez kırat kaça, hey hey hey,
Az kaldı ortamdan biçe.
Ağam kim, paşam kim, hanım kim,
Nigar kim, kim kim kim kim,
Kiziroğlu Mustafa Bey,
Bir beyin oğlu, Zorbey'in oğlu...
diye... Köroğlu geciktiği için evine kadar gelen Kiziroğlu kapı aralığından türküyü duyunca duygulanır ve utanır. Kapıyı çalıp içeri girer. Mustafa Bey’i karşısın da gören Köroğlu her şeyin bittiğini düşünürken Mustafa Bey sarılıp onu öper. "Sen benden daha yiğitsin Köroğlu" der. Köroğlu da "Ben artık buradan gideyim burada senin gibi mert ve yiğit biri varken kalmak olmaz" der ve köyü terk edip batıya gider.
Hakkında tevatür muhtelif. Köroğlu gibi bir yiğidi alt etmesi mantıksız geliyor bana. Kars ilişkili bir Anlatıya göre ise Bursa illerinden te kalkıp Kars a gelmesi bağdan gelip bağcıyı kovması. Burada yerel bir yiğide posta koyuyor.