genelde bilim kurgu veya aşk kitabı okuyup onları ciddiye alıyorsa bu insan evet tehlikelidir, fakat tarih, siyaset, vb. yararlı kitapları ciddiye almayan bir kişi, daha tehlikelidir, birde bunları toptan tehlikeli bulan tipler vardır o dahada tehlikelidir.
kendini kitaplara ve filmlere adamıştır. kitapların karakteri ve filmlerin oyuncusu kendisidir. gayet mutludur. başka bir şey istemez hayatında. ya da çıkmak ister içten içe, girdiği yalnız yoldan.
aşk filmlerinden ve bu tür romanlardan etkilenip gerçek hayatta hayal kırıklığına uğrayan insandır. nerden bulcan öyle aşık öyle aşk. hem kim kaybetmiş ki?
kitap ya da film çok etkileyici ise, üslup akıcı ve durum yaşanabilecek derecede inandırıcı ise hiç de abes olarak nitelendirilmemesi gereken bir durumdur. karşılaşılabilir, etkilenilebilir, herşey olur, dünya burası.
ilk bakışta biraz yadırgayacakmışız gibi duran başlık. hayır. asla, yadırgayamayacağımız durum. bugün, gegen die wand filmini izleyip de oradaki cahit'in hayatına sahip olmayı hangi erkek istemez?
o kadar karizma olmayı, her şeyden, aşk uğruna vazgeçebilmeyi, o şekilde bir ruha ve bedene sahip olmayı? istemeyenin aklından zoru vardır zaten.
ya da kinyas ve kayra kitabındaki kinyas ve kayra'ya hangi okur imrenmiyor? hangi okur, o iki roman karakterinin gerçek hayattaki insanlardan daha gerçek olmadığını savunabilir? o kadar canlı ve kanlılar ki, her hangi bir köşeden, her an çıkacakmış gibi durmuyorlar mı?
yine de özenmemek lazım roman karakterlerine. film yıldızlarına. onlar gerçek değil. anneannem söylerdi. dedem, televizyonu kapatmamı istediğinde, o kutsal kadın kızardı kendisine.
"televizyonda dönenlerin hepsi kağıt. gerçek değiller" derdi.
şu günlerimi görse. kızar bana da. olmayan, hiç varolmamış karakterleri fazlasıyla ciddiye aldığımı hissetse, öfkeden kudurur. belki parçalar beni. ama bilmiyor ki, bilemez ki, bazen, yalan, gerçek'ten daha gerçek oluyor!