insan yeni bir kitap okumayagörsün, hemen içini ürperti kaplar. sarı, beyaz, aşınmış, yeni.. sayfanın rengi ya da kalitesi değil önemli olan, kimin o sayfalar üzerinde düşündüğü ya da düşünmediği. eğer yazar o sayfalar üzerine düşünmemişse edebi değeri yüksektir o eserin.
çünkü düşünmemek, kalpten geleni söylemektir.
düşünerek köreltebiliriz duygularımızı. ya da düşünmeyerek esirleri olabiliriz.
işte biz, esir olmuşların yazdıkları kitaplara edebi değer yükleriz. kanımızdaki aşağılanmışlıktan mıdır bilinmez.
ve o esir olanlardan bir şeyler çalarız biz. sayfalara döktükleri duygularından faydalanırız.
'' ama sen o kitaba para ödedin dostum, ondan faydalanmak senin hakkın.''
acaba şu an hangi esir kitabına biçilen fiyattan memnun?
çünkü siz, duygularınıza para biçebilir misiniz?
demek ki biz o kitapları okuyarak onların duygularını bilgilerini çalıyoruz.
keşke dünyadaki bütün hırsızların çaldıkları tek şey bu olsa.
o zaman hırsızlık en büyük insanlık erdemi olurdu.
zoraki tanım: kitapları okuyup, içindeki bilgileri belleğe geçirerek bir nevi çalma olayıdır.