Sen hiç kimsenin olamayacağı kadar çok şeyimsin benim...
yüreğimde sana ayrılan yer herkesinkinden büyük.
Yalnızca bir arkadaş, bir kan kardeş, bir sırdaş,
pek çok yakın dost değil, bir büyük sevgisin sen...
yanında sonsuz şımarabileceğim ve hala korkmaktan
...kaybetmeyeceğim tek kişi...
yani biraz annem, biraz babam, hatta hiç görmediğim dedem,
belki hiç doğmayacak oğlum...
sonra daimi hayranım ve tabii dokunulmamış sevgilim...
sen benim masumiyetimsin...benim en yakınımsın!
aslında belki öbür yarımsın?
Bütün bunlar ne demek anlıyor musun? ”
...
"Sen hiç kimsenin olamayacağı kadar çok şeyimsin benim..."
"ilk defa gördüğümüz bir peynirin evsafı hakkında söz söylemekten kaçtığımız halde, ilk rast geldiğimiz insan hakkında son kararımızı verip gönül rahatıyla öteye geçi veriyoruz." *
Bir kadın, tren penceresinden dışarı bakabilir, bu sırada gözüne bir kömür parçası kaçar, o ehemmiyet vermeden bunu ovuşturur ve bu minimini hadise dünyanın en güzel gözlerinden birini kör edebilirdi. Göz mü mühim, kömür parçası mı? Asıl hayat teferruattan ibarettir. Bizim mantığımızla hayatın mantığı asla birbirine uymuyor.kürk mantolu madonna
"Zaman, uykulardan uyanma zamanıydı. O çocuklar kimsesizlerin kimsesinin çocuklarıydılar. Vatan tesadüflere terk edilemezdi.." (Kurt 2015-ahmet şafak) -- Küsena Yayınları (@kusenakitap)
"Kitaba yakın durmak, modası geçmiş bir şovalye duruşudur. Karşısındakini ısıran, cehaletini hatırlatan bir zihinsel eylemdir." (Şöhret sanatı öldürdü/ ahmet şafak) -- Küsena Yayınları (@kusenakitap)
güzel olduğu için bakıyorsun ona. güzel, değil mi?" diye sordu olağanüstü bir sıcaklıkla, kolumu sıkarak. "eğer ona güzel olduğu için bakıyorsan ve heyecanlanıyorsan (heyecanlandığını biliyorum, çünkü ona yüklenen suç, onu senin için daha çekici kılıyor); eğer ona bakıyor ve istek duyuyorsan, bu bile yeter onun büyücü olmasına. uyanık ol, oğlum... bedenin güzelliği deriyle sınırlıdır. insanlar derinin altında ne olduğunu görebilselerdi, boeotialı vaşağın başına geldiği gibi, kadınları görünce tirtir titrerlerdi. bütün bu güzellik, balgam, kan, sıvı ve safradan oluşur. burun deliklerinin, boğazın, karnın içinde nelerin saklı olduğunu düşünürsen, pislikten başka bir şey bulamazsın.balgama ya da gübreye parmak uçlarınla bile dokunmak insanı tiksindirirken, o gübreyle dolu çuvalı kucaklamayı nasıl isteyebiliriz?
Nedir yaşamın anlamı? Öyle çok ki... Yaşamaktır, soluk almaktır. Şiir okumaktır. Birini sevmektir. Deniz kıyısında dolaşmaktır. Ormanda tek başına yürümektir... Ne var ki kimi zaman anlamsızlaşır yaşam. Oysa anlamsızlaşan yaşam değil, bizler oluruz çoğu kez.
(...)
Yalnız kalınca devlet işleriyle uğraşmaya başladım. ilk bulduğum şey, çin'le ispanya'nın aynı ülke olduğu oldu; insanlar cahilliklerinden bunları ayrı ayrı ülkeler olarak görüyorlardı.
inanmazsanız elinize kağıt kalem alıp "ispanya" yazın, kaleminizin kağıda çiziktireceği yazı "çin" olacaktır.
(...)"