evet bu mesele hakkında birçok önemli görüş vardır. bu görüşler arasında en esaslı yol gösterici fikirlerlerden birisi de, ilginçtir, adolf hitler’e aiddir; kavgam isimli eserinde bu meseleyi vuzuhlu blr şekilde izah etmiştir. mühim gördüğüm bu teferruatı notlarım arasından çıkartıp şuraya ekleyeyim, alakalıları değerini bilecektir ki aşağıdaki sözlerine katılmamak mümkün değil:
“bazı kimseler vardır ki, bunlar hiç ara vermeden kitap okurlar. okuduklarından bir netice çıkarmaksızın devamlı okuyup dururlar. bu kimselerde bir yığın bilgi vardır. fakat beyinleri bu bilgileri bir esasa göre tasnif edip değerlendiremez. bir kitabın bütün içeriğini adeta
ezberlerler. kabiliyetleri, okudukları kitabın içinden ayrıntıyı atıp, esası zihinlerinde tutmaya ve bu bilgi özünü ilerde kullanmaya yetmez.
kitap herkesin kendi meslesinin veya idealinin tespit ettiği muayyen bir sınırı doldurmak için değerli bir vasıtadır.
kitaplar hayat mücadelesine atılmış olanlara veya büyük ideal sahiplerinin geniş ufuklarına, yani ufuklar katmakta yardımcı olurlar. demek ki okumak bir gaye değildir. okumanın ve bilgi edindikten sonra mütalaada bulunmanın hedefi, dünya hakkında genel bir fikre ve görüşe sahip olmaktır.
sistemli biçimde okuyarak elde edilecek bilgiler, bir mozaik parçası gibi yerine yerleştirilmelidir. böylece kitap okuyanın zihninde dünya hakkında genel bir fikir meydana getirilmelidir.
yoksa okuyucunun kafasında büyük bir değerden yoksun bir bilgi salatası meydana gelmemelidir. bu bilgi salatası sahibine bir gurur vesilesi olsa da, herhangi bir işe yaramaz. kafalarının içinde bilgi salatası taşıyan kimseler, kendilerinin çok şeyler bildiklerine hükmederler. fakat bu gibi kimselerin hayatları ya bir hastanede ya da politika çukurunda son bulur.
böyle karmakarışık bilgi ve fikirlerle dolu beyin, istediği bilgiyi, kendisine gerekli olduğu an, bu kalabalığın içinden tutup çıkaramaz. çünkü beyindeki bilgi tortusu hiçbir elemeye tabi tutulmamıştır. sadece okunan kitapların içerdiği bilgilerle beraber bir sürü ayrıntı üst üste yığılıp kalmıştır.
bu gibi zavallı yaratıklar karşılaştıkları zorunluluklar sırasında okuduklarından faydalanacakları akıllarına gelse bile, ancak kitabın adım, sayfa numarasını ezbere bilmeleri gerekir. aksi halde bu gibi kimseler işlerine yarayacak bilgileri hayatları boyunca bulamazlar.
buldukları anda da iş işten geçmiş olur.
işte, hükümet üyelerinin büyük ilim sahibi olmalarına rağmen, hata çukuruna yuvarlanmalarının sebebini başka yerde aramaya gerek var mıdır?
bir kitap veya dergide, gazetelerde veyahut bir broşürde kendi özel ihtiyaçlarına cevap veren bir malzemeyi görüp, ayrıntının arkasından çekip alabilen kimse, okumayı bilen, okuduğunu anlayan kimsedir. bu kimsenin kendisi için faydalı olduğunu anladığı bilgi özü , herhangi bir husus için, derhal zihinde oluşan hayalin içinde yerini bulur. bu bilgi özü ya o düşünceyi ya da hayali tamamlar veya düzeltir, veyahut da onu açıklığa kavuşturur.
okumayı bilerek yapmış olan kimse hayat mücadelesi sırasında yeni bir şeyle karşılaşırsa, hafızası yıllar önce de olsa çok eskiden elde ettiği fikir ve bilgiyi onun zihnine getirir.
muhakeme sahibi olan kimse de derhal bu bilgi ve fikirleri mantığına göndererek olay karşısında tavır alır. işte okuma böyle yapılırsa bir yarar sağlar.''