tutkudur. bu tutku damarlarınıza girdiğinde emek ister, okumaktan bahsetmiyorum o işin en zahmetsiz tarafı, yeni çıkan kitapları takip et, sahafları dolaş yeni baskısı olmayan eski kitapları incele, tozlarını yut, kokularını tüm bedenine çek, o kitabı senden önce kimler nerede hangi ruh haliyle okumuş düşün, kitapçı da unuttuğun zaman kavramını için randevularına geç kal, bekleyen dostların seni anlayamadıkları için seni bırakıp gitsinler ve satın aldığın uykusuz gecelerinin arkadaşı ile eve döndüğünde okuyup binlerce kitabının içine koyacağın yeni dostuna odasını göster..
insanın beyin kimyasini degistiren, kendisiyle gecirilen zamanın abartılmaması gerektigini düsündügüm,insanlari antisosyal birer birey haline getirme kapasitesine sahip, kimine göre vakit öldürgec,kimine göre kutsal bilgi kaynagi, kimine göre dost...
"insanın kanına giren bir virüs,
istediğiniz kadar bilgisayar, televizyon gibi araçlarla kısa yoldan bilgiye ulaşın, kitap denilen selüloz yığınının tadını alamazsınız" *
öyle bir an gelir ki o kitap için 4 saat oturulan yerden hiç kıpırdanılmaz.500 sayfalık kağıtlar düzinesini 1.5 günde hatim edersiniz... ama öyle bir an gelir ki 2 sayfa okunulan kitabın kapağını kapatıp ertesi gün yeniden açtığınızda kimin hangi karakter neyin ne olduğunu hatırlamazsınız. bazı kitap istatistikleri aslında övünülmemesi gereken durumlarda kendinizi ayrıcalıklı hissetmenize sebebiyet verir KiTAP HERŞEYDiR
kitap öyle bişeydir ki sizi öyle etkileyebilir ki, hayatınız değişebilir. bu iyi yönde bir değişim olabilceği gibi, kötü de olabilir. yani sakata da gelebilirsiniz. zira bir kitabı aldığınızda, ondan etkilenmeyi göze almışınız demektir.
o halde kitap okurken iyi tercih yapılmalı ve bu hayat arkadaşının seçimine özen gösterilmelidir.
hepsi birer hikayedir boy boy kitapların. aynı hayatta yaşayanlarının bile farklı cümlelerde nefes aldığı beyaz sayfalardır bunlar. bildiklerini, hissettiklerini saklayarak paslanır, yaşlanırken birinin dokunuşuyla bayram eder her bir yaprakları. bildiklerini aktarmanın zevkiyle irkilir eskimiş ciltleri. hepsinin ağzında aynı şiir vardır kulak verenlerin fısıltılarını duyabileceği:
ne çektiysem bir bana her gün sert hamlelerle dokunanlardan
bir de raflarda tozlar içinde yaşlanırken yüzüme bile bakmayanlardan.
ne arkadaşlarımı gördüm okunup ellerde dolaştıktan sonra ateşlerde yakılan,
ne akrabalarım gitti üzerlerine dokunan sivri kalem uçlarıyla, kanamalardan.
ben bir korkarım yırtılmaktan, haşlanmaktan,
bir de korkarım çocukların ellerinde sayfalara ayrılacak yem olmaktan.
soyum gelir ağaç soyundan da, ben fotosentez yapamam;
tüm suçum bu mudur acaba bu kadar kötü hikayelere baş kahraman olmam?
biri çıksa yine alsa beni kucağına, tüketse içimdekileri paylaşımlarıyla;
ama benimle uyuyup ezip yırtmasa tenimi, kolumu, kanadımı acımasızca.
neden kimse yıkamıyor beni kuru bezlerin yumuşaklığında?
ya da neden kimse altın, gümüş madalyalar kadar değer vermiyor bana?
alınan her ödül benim sayemde sanırdım ben de bilmezce,
halbuki ne bir genç ne bir yetişkin gördüm, adımı anan ulaştığı yüksek mertebelerde. *
hayata dair en önemli kısayol tuşlarından birisidir, unutulmamalıdır ki yazar kitabı yazmak için belki yıllarca uğraşır ancak sen ise iki gün de okursun.
bir romanı, bir öyküyü okumaya başladınız mı tasalarınızdan kurtuluverirsiniz.
okunan her kitap, insana güçlüklerle mücadele etme yolunda ipuçları verir.
üç beş kitap ookuduktan sonra düşüncelerinin olgunllaştığını, iç dünyasının zenginleştiğini fark etmeyen yoktur.
kitap, siz istediğinizde sizle konuşan, istemediğinizde susan, hiçbir zaman size küsmeyen bir doosttur.
Okumasını bilene, Okunabilen herşeydir: yıldızlar, ağaçlar, uçan kuşlar, atom çekirdeği,
ağlayan, yardım bekleyen, muhtaç olan ve memnun kalmış gülen yüzler, gözler ... kainat
kitaplarla yeni hayatlar kurulamaz; ütopyalar yaşanmaz; toplumsal hareketler doğmaz.
kitaplar cevap vermez, sorusu olanlarla konuşur. onları soru/cevap yalnızlıklarından kurtarır.
kitaplar kişiyi çoğaltmaz. mahremiyeti artırır. kitaplarla hayat hissedilmez. anlaşılabilir belki...
kitaplar kendisiyle, ötekiyle, hayatın seçilmiş bir boyutunda sahiden buluşmak isteyenler ve bunu gerçekleştirmek amacıyla sahiden çaba gösterenler için basit yol göstericileridir.
kitaplar öteki dünyada ödüllendirilme beklentisine dayanan dinsel ahlakla yetinmeyerek daha insani derinliklerin peşine düşenler için dünya bilgisini edinme ve hayal etme kapasitesini zorlama araçlarıdır.
kitaplar karşı ve yana olmayı seçenler için vardır. ya da sıkılanlar için basit vakit öldürücülerdir.
"abdulgaffar el-hayati, hayata dair meseleler, s.116, mesele neşriyat, 1896, iskenderiye, çeviren: osman fuad"
matbaanın buluşundan önce altın kadar kıymetli olan ve enteresan şekilde matbaa bulunduktan sonra değeri altından daha fazla olmuş olan insanlığın gelişimindeki en etkili unsur.