Öncellikle okumayı çok sevmek gerekli. Gözlem ve bu gözlemlerini çözme yeteneğine sahip olmalı. Türkçeyi kullanma yeteneğinden vbnz. şeyleri yazmaya dahi gerek yok aslında ama adet yerini bulsun. Ama hepsinden önemlisi yazma disiplinine sahip olması gerekli. Mesela ben yazar arkadaşlarımın iteklemelerine rağmen yazma disiplinim iyi olmadığı için bir türlü bitiremedim. Üstelik yazılan bir kitabı bastırmak çok zorken ve ben bu imkana rahatça sahip olabilecekken...
Kitabın ismini iyi seçin.
Unutmayın kitabın tutmasını istiyosanız halk dilinden konuşun.
Örneğin "neden fakirsiniz" çok ilgi çeken bir soru.
Kitabın ismi içeriğini belirler.
kafanızdan geçirdiğiniz ilk cümleler tıpkı bir rüya gibi en başta çok mantıklı ve edebi gelecektir ve yine bir rüya gibi, yazılınca çabuk tükenecektir.
beyinsizler için edit: hayal kırıklığına uğramayın yani. sonradan tatmin edici olacak kadar düzelir.
Bizden insanımızdan yazın.
Newyork çoksatanı tadında olmasın ya da yüzüklerin efendisi...
Özenti değil kendi kaleminiz olsun.
Kötü bile olsa altına imzanızı attığınızda yüreğiniz rahat koyun kafanızı yastığa ve lütfen edebi dili unutmayın.
Pucca ve kahraman tazeoğlu türlerinde yazmayın araya serpiştirin şöyle tadımlık.
Çörek otu gibi; ekmeğin üzerinde 3 5 tanesi güzel ama avuç içi dolusu lezzetsiz acı gelir.
bir kitap yazacaksanız, aklınızda mutlaka bir hikaye vardır.
tavsiyem şudur ki; ana karakteriniz sizin hemcinsiniz olmasın. eğer erkekseniz ana karakter erkek olmamalı çünkü o erkek size ister benzesin ister benzemesin, mutlaka ama mutlaka sizden eksik olacaktır. kıskanacaksınız o karakteri. o yüzden sizden daha az yetenekli/zeki/yaratıcı biri olacak. bu da mükemmel olmamış olur. bu yüzden ana karakter karşı cins olmalı ve tam hayalinizdeki gibi biri olmalı.
önemli not: bu tavsiyeleri hiç kitap yazmamış biri veriyor. ne kadar ciddiye alırsanız artık. *
çok kitap okumayın. çok gözlem yapın ve çok düşünün. özgün olmak istiyorsanız tabii.
elliden önce ve para için yazmayın. zaten elliden önce yazıyorsanız para içindir.
ben okumam, baştan söyleyeyim.
eğer ki akademik bir çalışma olacaksa alıntılama yaptığınız bölümlere ait kaynakları yine herhangi birinden alıntılama ile vermeyin, direkt kendiniz kaynağı inceleyip aktarın. bu tip eserlerde algısal iletiler önemlidir. algılara hitap etmek durumunda olduğunuzu unutmayın, insanlara soyut; tarafsız olmayı öğretmeye çalışmadan ama cesaretle doğru olanların ya da yanlış bilinenlerin üzerine gidin. asla ve asla teknik dil kullanmayın, daha çok konuşma havasına indirgemeye çalışın. kendi yargılarınızı da vurgulu bir şekilde aktarın.
akademik çalışmalar haricinde (roman vs.) eğer ki bilgisayara boş boş bakıp ''acaba konuyu nereden bağlasam'' diye düşünüyorsanız bilgisayarı kapatın, yazmanız gereken an kendi gelecektir. teknik davranmayın akışına bırakın devamı gelmiyorsa söz sanatları ile süslemeye çalışmayın.
yayınevlerinin tüccarlar tarafından değil de fikir adamları tarafından açılması ve yönetilmesini bekleyin. hakkınızı alamıyorsunuz, 5 aylık çek veriyorlar 5. ay bankaya gidiyorsunuz abla size bakıp bu çek taştan farksız, karşılığı yok diyor. siz de kitabınızı yayınevi sahibinin götüne, çeki de taş niyetine bağrınıza basıyorsunuz.
twitter da fenomen olun. siktiri boktan bi kitap yazın. sonra bizim salak millet gidip "aa şu twitter daki fenomen yazmış" diyip kitabınızı alsın. son aşama olarakta kitabın kapağının resmini çekip artistlik yapsın.
eğitim... yok lan şaka, bir bok bilmeyen cahil olarak yazın kitabınızı daha çok okunur, grameri sikip atın. mümkünse bir de yavşak olun, çığır açın yavşaklıkta...
gerçi sözlük yazarları bu konuda ne kadar destek olur bilinmez ama hiç olamzsa yeni yazar olacaklar için sıfır satıştan ziyade 50-100 satış olursa ne ala olur.
