okuyun, çok okuyun, kaliteli okuyun... yazmak insanı makineleştiren ritmik bir eylem ise okumak o makineyi yağlamak demektir.
ayrıca bu iş, tüm gün işe, okula gidip insanlar ile bir olup kakara kikiri yapıp da akşam eve gelip üç beş kelime karalayarak sayfa doldurma işi değil.adanmışlık ve yalnızlık en çok ihtiyaç duyulan şey.
bir de aklınıza gelen orijinal fikirlerin havaya karışmaması için ufak bir not defteri...
gerçi sözlük yazarları bu konuda ne kadar destek olur bilinmez ama hiç olamzsa yeni yazar olacaklar için sıfır satıştan ziyade 50-100 satış olursa ne ala olur.
eğitim... yok lan şaka, bir bok bilmeyen cahil olarak yazın kitabınızı daha çok okunur, grameri sikip atın. mümkünse bir de yavşak olun, çığır açın yavşaklıkta...
twitter da fenomen olun. siktiri boktan bi kitap yazın. sonra bizim salak millet gidip "aa şu twitter daki fenomen yazmış" diyip kitabınızı alsın. son aşama olarakta kitabın kapağının resmini çekip artistlik yapsın.
yayınevlerinin tüccarlar tarafından değil de fikir adamları tarafından açılması ve yönetilmesini bekleyin. hakkınızı alamıyorsunuz, 5 aylık çek veriyorlar 5. ay bankaya gidiyorsunuz abla size bakıp bu çek taştan farksız, karşılığı yok diyor. siz de kitabınızı yayınevi sahibinin götüne, çeki de taş niyetine bağrınıza basıyorsunuz.
eğer ki akademik bir çalışma olacaksa alıntılama yaptığınız bölümlere ait kaynakları yine herhangi birinden alıntılama ile vermeyin, direkt kendiniz kaynağı inceleyip aktarın. bu tip eserlerde algısal iletiler önemlidir. algılara hitap etmek durumunda olduğunuzu unutmayın, insanlara soyut; tarafsız olmayı öğretmeye çalışmadan ama cesaretle doğru olanların ya da yanlış bilinenlerin üzerine gidin. asla ve asla teknik dil kullanmayın, daha çok konuşma havasına indirgemeye çalışın. kendi yargılarınızı da vurgulu bir şekilde aktarın.
akademik çalışmalar haricinde (roman vs.) eğer ki bilgisayara boş boş bakıp ''acaba konuyu nereden bağlasam'' diye düşünüyorsanız bilgisayarı kapatın, yazmanız gereken an kendi gelecektir. teknik davranmayın akışına bırakın devamı gelmiyorsa söz sanatları ile süslemeye çalışmayın.
çok kitap okumayın. çok gözlem yapın ve çok düşünün. özgün olmak istiyorsanız tabii.
elliden önce ve para için yazmayın. zaten elliden önce yazıyorsanız para içindir.
ben okumam, baştan söyleyeyim.
bir kitap yazacaksanız, aklınızda mutlaka bir hikaye vardır.
tavsiyem şudur ki; ana karakteriniz sizin hemcinsiniz olmasın. eğer erkekseniz ana karakter erkek olmamalı çünkü o erkek size ister benzesin ister benzemesin, mutlaka ama mutlaka sizden eksik olacaktır. kıskanacaksınız o karakteri. o yüzden sizden daha az yetenekli/zeki/yaratıcı biri olacak. bu da mükemmel olmamış olur. bu yüzden ana karakter karşı cins olmalı ve tam hayalinizdeki gibi biri olmalı.
önemli not: bu tavsiyeleri hiç kitap yazmamış biri veriyor. ne kadar ciddiye alırsanız artık. *
Bizden insanımızdan yazın.
Newyork çoksatanı tadında olmasın ya da yüzüklerin efendisi...
Özenti değil kendi kaleminiz olsun.
Kötü bile olsa altına imzanızı attığınızda yüreğiniz rahat koyun kafanızı yastığa ve lütfen edebi dili unutmayın.
Pucca ve kahraman tazeoğlu türlerinde yazmayın araya serpiştirin şöyle tadımlık.
Çörek otu gibi; ekmeğin üzerinde 3 5 tanesi güzel ama avuç içi dolusu lezzetsiz acı gelir.