Haziran başıydı. Sıcaklığın yeni yeni toprağı kavurduğu dönemler. Hani o şeftalilerin olgunlaşıp, elmaların dalında gülümsediği zamanlardan söz ediyorum. insanların tebessümü yüzlerinde daha bir anlam bulduğu dönemleri kastediyorum.
her şeyin başladığı o soğuk yerde, ben de sükunetin geniş kanatlarının altından ilk kez tek başına uçan bir devinim kuşu gibi açılıyorken çok sesli gökyüzüne ve ayaklarım asla bir daha yere konmamak üzere çekiliyken dilimde daima bir cümle, bir çığlık: ey yaşamamı hissettiren prizler, çatalım kalmadı; parmaklarımı sokacağım bu gece.
bu kitap düzenin sürmesi gerekliliğini hiç tartışmadan kabul edenleri, yani kaostan kaçanları, yani bilimcileri, yani toplumcuları, yani dincileri, yani dogmacıları, yani tabuluları, yani ilerlemecileri, yani nedensellikçileri, yani zamana sığınanları, yani korkakları anti kozmos girdabına düşürmek için yazılmıştır.
selamın aleyküm, merhaba genşler, hayırlı günler. selam vermeden olmaz. insanların da hoşuna gider aaa bak yazar burada bana seslenmiş ihihi derler erinmezler kitabın tamamını okumaktan.
Kemani Nubar Bey akşamın alaca vaktinde bir elinde sayesinde geçimini temin ettiği kemanı, öteki elinde bir kutu güllü lokumla Mısır Çarşısı’nın Yeni Cami tarafına bakan kapısında göründü.