Hayat çok uzun, sana da öyle geliyor sanırım. Hayat birbirini kıracak kadar uzun üzülecek, kederlenecek ve hayatın geri kalanında bu artıkları unutmaya çalışacak kadar uzun hem de. Tekrar buluşamayacak kadar kısa, affedemiyecek kadar da gaddar, bazen de gülümsetecek kadar da şaşırtıcı.
not: hali hazırda yüz küsür sayfayı aşmış olduğum beni ansızın bırakan sevgiliye yazdığım sitem özlem anı acı sevgi dolu kitabın giriş cümlesi.
edit çok seri ve sağlam eksi yemişim.
her şey başladığı yerde bitmek üzere , her şey bittiği yerde başlamak üzere, kan dökülen ve kirlenen düşüncelerinin uçsuz bucaksız kırlarında hep daracağında asılı kalmasını düşünmek üzere, sen "karlı bir gece vakti bir dostu uyandırmak" dizesinin gerçek kılmak üzere, ölümü seçtin, hikayen de böyle başladı,bitti.
Gözlerindeki siyahlığın yansıdığı denizin derinliklerinde
'mutlu nizamı getiren' bir ot yetişiyordu
çıktığımız sandal gezisinde düşen ayakkabı sonucunda
derinliklerinde yetişen otunla karşılaştım..
aşkın ızdırabı yakmıştı kalbini ne yapacagını bilmiyordu saf aşık .Aslında sonunda çok üzülecegi bir oyunun içindeydi ve sonucun iyi olması için her şeyi yapardı.
sonabaharın hafif rüzgarı esiyordu, herkesin yüzünde içinde saklamak isteyip de saklayamadığı bir üzgünlük vardı. yağan yağmur bir az daha onurlu görünmek için göz yaşını akıtmayan kimselerin ağlamalarının dışa vurmuşluğu gibiydi. zaten hep böyleydi, son bahar yazda sakladığımız duyguların dışa vurmuşluğu olurdu.
Fark etmeyi istemediğin sürece milyonlarca kez tekrarlasanda bazı şeyleri sırf farkedilmeyi hak etmediğini düşündüğün için fark etmemiş olduklarının farkına vardığın zaman sende herkesten farklılaşmaya başlayabilirsin belki ama farklılaşmaya başladığın zaman sana çok değiştiğini söyleyen herkesler olduğu için sen bunun farkına varsan bile farkına vardığın yerden fark etmemeye devam edeceksin. (Alıntı yoktur)