aklıma bir hikaye geldi. senin gibi düşünen birinle yazar arasında ki sohbette. yazar: sen közlenmiş patlıcan yediğinde büyüyor musun? cevabı: hayır. yazarımızın cevabı ise: olur mu hiç bütün vücudunda bir etkisi oldu, karaciğerinde bir hücre belkide içindeki vitaminlerle kapılağın hastalıktan kurtuldun. tekrar sorar: kitap okuduğunda da büyüyemessin değil mi? eleman: evet kitap okumak saçmalık. yazarımız son noktayı koyar: kitap okumakta böyledir. okurken bir şey fark etmezsin, düşünceni yaşamını olaylara vereceğin tepkileri değiştirir. kısacası kitap her şeydir, okuyalım okutalım.
okuduğu kitaba göre değişir. bazı kitapları okumanın dizi veya film izlemekten farkı yok. gayet heyecanlı. bir insanın hobisi neden mallık olsun? saçma.
kıymetli yazar kitabında ''elindeyse gel de öküze öküz olduğunu anlat şimdi'' dediği bahis.
aynı yazar başka bir kitabında;
-ben eserlerimi, düşünmesini bilenlere yazdım.
-okuyacağınız yazarı, arkadaşınızı seçermiş gibi seçin.
-fikir soru sormakla başlar, cevap aramakla devam eder..
-okuyorsan, ne karşındakileri susturmak ve bilgiçlik satmak için, ne her okuduğuna körükörüne inanmak, ne de konuşmalarına mevzu bulmak için oku.
-Kitap vardır, ancak tadına bakmak içindir; kitap vardır yutulmak, kitap vardır çiğnenmek ve özümlemek içindir…
-başka ifadeyle; kimi kitapların ancak birkaç bölümüne göz atmalı, kimisini baştan sona şöyle bir okuyup geçmeli, pek azını da her ayrıntı üzerinde titizlikle durarak adamakıllı okumalı.