Samimiyetsiz bir davranıştır.
Hele ki altı çizili kelimelerin sarı fosforlu kalemle üstünden geçilip instagrama hikaye yâ da fotoğraf olarak atılması ekstra bir yavşaklıktır.
maalesef son 2 yıldır düzenli olarak yaptığım eylemdir. maalesef diyorum çünkü kitaba olan konsantrasyonum dağılıyor, çiz, kenara not et vs. kitap okumayı işkenceye dönüştürüyorum kendime.
ders çalışırken yaptığım eylem. üniversite kitaplarımın hepsinin önemli gördüğüm kısımları altı çizilidir. bazen daha kolay anlayabilmem için de yanına boş yere notlar alırdım. çizmemin amacı ise daha sonra geri döndüğümde kolayca bulmak ve sınav öncesi o kısmın daha da dikkatimi çekmesini sağlamak istemem. yalnız çizmediğiniz kısımlara da dikkat edin çünkü yapamadığım soruların büyük kısmı önemsiz diye gördüğüm çizmediğim kısımlardan çıkmıştır. buna rağmen cümlelerin altını çizmek iyi notlar almamı sağlamıştı.
kütüphanemden o kitabı rasgele, sırf elimi atınca o geldi diye alıyorum ve sayfaları karıştırmaya başlıyorum. işte o cümle.. tekrar okuyorum ve sayfanın üstünden çenemi okşayarak haz dolu birkaç saniye geçiriyorum. zihnimde kitap hızlı bir nehir gibi akıyor. sonra ulaştığım doyumla kitabı yerine geri koyuyorum.
az da olsa bir anlamı vardır. sonradan bakarsın hoşuna giden yeri bir daha okursun bir daha hoşuna gider ya da başka bir özel sebebi vardır. e çiz. senin değil mi kitap ? kimse de karışamaz. belki de sadece çizik seviyorsun ben de çizik zeytini severim mesela. olabilir. istersen baştan kompile çizersin öyle okursun kime ne ?
ama kütüphaneden aldığın kitabı niye çiziyorsun ?
sonradan bir kitabı elinize aldığınzda bir zamanlar dikkatinizi çekmiş olan bölümleri tekrar okuyabilmenizi sağlayan hadisedir. bana kalırsa kitabın ırzına geçmek falan değildir. kitaplar yıprandıkça ve eskidikçe değer kazanırlar. düşünsenize 20 yıl sonra kendinize ait bir kütüphanecik kurdunuz diyelim, bütün kitaplar da kitapçı vitrini gibi ellenmemişçesine duruyor. olur mu? olmaz.
atatürk'ün yaptığı eylemdir. atatürk okuduğu kitaplarda kelimelerin altlarını çizer hatta kenarlarına ufak notlar alırmış. bunlar anıtkabir müzesinde ki kütüphanede ki kitaplarda mevcuttur.
yapmadığım yapana da mani olmadığımdır. yazarlar yazarlar çünkü. okurlar da kendilerinden bir parça duygular bulurlar.
kitapların altını çizmek kendini ele vermektir. altı çizilmiş bir kitabı okumaksa sadece yazarı değil onu okuyan kişiyi de tanımaktır. hele tanıdığınız biri yapıyorsa bunu. artık onu en bileni olunur o kişi bunu bilmese de.