şunu söylemeliyim boş zamanlarda futbol,basket,bilgisayar oynayan ve hayatımda 2-3 kere ders çalışmış biri olarak söyliyorum gerçekten çok zevkli bir hobi.ilgi alanınız olduğu kitapları okuyun,mesela benim ilgi alanım siyaset ve tarihtir ben bu tür kitaplar okumaktayım.
romanlar hayal gücünü ve yaratıcılığı zenginleştirir.
felsefe kitapları zihni açar.
tarih kitapları hatalardan ders aldırtır.
şiirler materyalizmden alır inanca ve duygulara yönlendirir.
bir de bunlar herkes için geçerli olmasa da bana öyle geliyor, ama herkese farklı etkiler yapıyor olabilir.
psikoloji kitapları insanı depresyona sokar.
kişisel gelişim kitapları insanda biraz yabancılaşma yaratabilir. (doğan cüceloğlu, üstün dökmen hariç)
polisiye gerilim hayatımda hiç okumadım. film izlemek sanki daha güzel ondan.
Toplumumuzun tarih boyunca pek sevmediği birşey. Türkiyede matbaanın geç kurulmasının da sebebidir. bu durumun sebebi ise ulusalcı ve kompleksli kişiler tarafından din ve dindar insanlar olarak da gösterilmektedir.
günlük hayatımızda sık sık yaşanmış olan, yaşanan baş ağrısına tek ilaçtır. şöyle ki; sabah kalkarsın iğrenç bir baş ağrısı ama geçer dersin geçer... yani uzun bir kahvaltıdan sonrasını düşlemeye başlarsın ve bir anda o ana ilerlersin. ne yazık ki; o iğrenç baş ağrısı terketmemiştir bünyeyi. bir hışımla kalkarsın, uzanmış vaziyette odanda bulursun kendini. elinin kitaba çarptığını hissedersin, kelime kelimeyi kovalamaya başlar; 10.. 20.. 30..40.. sayfayı görürsün, susar dil, susar kitap.. içmeye kalkarsın ve müthiş karıncalanma başlar kafada, aynı anda haz alırsın baş ağrısı geçmiş sevinçle... şimdi kahvaltıda yediğin tüm besinlerin sağladığı faydaları, düşlemiş olduğun kahvaltıdan sonrasını kahvaltıda bulamadığın için üzgünüm.
mini sonuç: kahvaltının güzelliklerinden daha üstündür kitap okumak beyni onarır, sağlıklı yaşamdır.
zevktir, eğiticidir, geiştiricidir, insanın kendini tanımasına yardımcıdır. insanların kıymetini bilmediği, gizli hazinelerdir kitaplar. umarım değerini anladıklarında, hazinelerini kaybetmiş olmazlar.
salakların 'boş vakitlerimi kitap okuyarak değerlendiriyorum' dediği, zekice eylem. halbuki kitap boş vakit değerlendirme aracı değildir. gün içinde kendisine ayrılan vakti olan aydınlanma yoludur.
türk insanının gerçekleştirmediği eylem. zaten gerçekleştirseydi eğer şuan çok daha iyi bir ülke olabilirdik. hatta kürt-türk çatışması bile yaşanmazdı. sorunlarımızı sokak jargonu ya da çeşitli jargonlar ile değilde medeni bir şekilde çözmeye çalışırdık. millet olarak daha hoşgörülü ve tahammülü kuvvetli olabilirdik, daha iyi okullara, eğitim alanlarına sahip olabilirdik, çünkü iyiyi ve kötüyü ayırt etmeyi öğreniriz kitap okuyarak,her konu hakkında yorum yapmayı öğreniriz ve bu yorumlar daha sağlam olurdu, mantığımız daha iyi çalışırdı, üreten bir ülke olurduk. birde hani diyorlar ya ben bir tek kuran okurum, okuduğum tek kitap o dur başka kitap okumaya gerek yoktur diye. eğer sadece o kitabı bile okumuş olsaydık yine böyle bir ülke olmazdık. zaten kuran'ı adam akıllı okumuş olsaydı bu millet diğer kitaplarıda okumanın gerekli olduğunu anlayabilirdi. ama biz naptık, araplara özendik, okumadık, hurafelerle doldurduk kafalarımızı. böyle geldik, böyle gidiyoruz.
insanlar eğitim şart diye boşuna dememişler. insan doğar, büyür, öğrenir, öğrenir, öğrenir, hata yapar, öğrenir, öğrenir, öğrenir hataları azaltır ve ölür. öldüğü vakit güzel izler bırakırsa ne mutlu. sadece kendi için yaşamışsa ne acı.
bu ülkede kitap okunmamasının tek sebebi bana kalırsa doğru kitapı seçememektir. Gerçekten iyi kitaplar seçtiğinizde kim olursanız olun ne kadar vaktiniz olursa olsun bir şekilde kitap okumaya başlıyorsunuz.
candan erçetin'in genç bakış programında başarı tanımı için kullandığı durumdur. başarı; "okumak istediğin kitabı sıkılsanda bunalsanda okuyup rafa kaldırmaktır."
başka bir alemde yeni insanlarla, yeni bir mekanda, yeni bir hikayeye ortak olmak. bazen onlarla ağlamak yada maceradan maceraya atılmak. onu anlamak, kızmak, küsmek, aşık olmak, terketmek, affetmek, gerçek dünyadan sıyrılarak aynı mekanda, aynı kişilerleyken, aynı havayı solurken bir yandan, bir yandan da farklı bir diyarda olmanın tarif edilemez hazzıyla tanışmak ve tutkunu olmak. okumak bir zevktir de.
zor sanat. insanların kafasındaki düşünceleri değiştirmedikçe bu ülkede, ortalık yerde yapana iyi gözle bakılmayacağı anlaşılır bir haldedir. "neden?" sorusunu duyar gibi oldum. şimdi ona geliyorum.
öğleden sonra, 15:15'teki dersi beklerken zaman geçmek bilmediği içi yeni aldığım kitaba başlama gereksinimi duydum. hem kitaba alışır, hemde boş zamanı değerlendiririm dedim. ilk başlarda kantinde rahat rahat okuyacak yer bulamadığımdan arkadaş ortamında kitabı açtım. açmamla tepkiler gelişti: olum ne yapıyon lan sen? , entelektüel mi oldun malak? vb. şeyler duymaya başladım. bi' an duraksadım, "ben mi normal değilim, yoksa onlar mı?" sorusunu sordum kendime. kitabı bir hazla çıkarmıştım ki çantamdan, hızla koydum yerine şaşırmış şekilde. sonrasında kalktım masana, yeni boşalmış bir masanın başına geçtim. oturdum, müziğimi açtım, kitabı çıkardım çantadan ve biraz önceki hazla açtım tekrar kapağı. okumaya başladım. 3-4 sayfa sonunda kitaba dalmaya başladım, müziği bile duymaz oldum neredeyse. tam odaklanmışken biri gelip ayağıma tekme attı. yine bi' aptallaştım. "noluyo lan?" dedim. kafamı kaldırdım, bi' arkadaş. elimden kitabı aldı bi anda, saygılıydı kendince. çünkü sayfasını kaybetmeden bakıyordu. "yazar güzel ama şizofrene bağlamasın?" diye bi' yorum yaptı. boş gözlerle yüzüne baktım gitsin diye. öylede yaptı kendisi. gidip bi' su aldım, bir kaç yudum aldım ki kendime geleyim. tekrar kitaba başladım kaldığım yerden. ilerliyordu sayfalar yavaşça ama ben anlam veremiyordum cümlelere. arkadaşın yaptığına kafam takılmıştı. eden böyle bir şeye kalkışmıştı ki?
düşüncelerim ve kitap arasında gelip giderken, birisi daha yanaştı yanıma, elini omzuma koydu. bende durdum, okumayı bıraktım bir şey soracak diye. kulaklığı çıkardım suali bekliyorum. ses yok. döndüm kendisine baktım. yüzüme döndü kafası ve şu soruyla karşılaştım: "sen kitap mı okuyon?" içimden söverek başlayacağım cümleler kurmak geçti ama yapmadım. sakindim. yine boş bakışlarla baktım ve o da gitti.
tekrar kitaba döndüm ama bu sefer okumuyor, sayfaları öylesine çeviriyor, sadece insanları bana bakışlarını ve hareketlerini gözlüyordum.önümden her geçen bi' bakıyor, sonra tekrar bakıyordu. anlam veremedim bu bakışlarına, beni ya hor görüyorlardı yada önemsiyorlardı. bir kaç kişi geçtikten sonra bir an duruldu. kimse bana bakmaz oldu.
kitabı okumaya başladım tekrardan. dakikalar geçti ki, kafamı kaldırmam ile 3 kişinin tepemde olduğunu gördüm. "ne yapıyon lan y.....mmm!" sözüyle karşılandım. çok güzel değil mi? kitap okuyorum, görmek için gözünü kullanman yeterli cevabı verdim. boş bir gülüş attı ve sonrasında "okuyup ta ne olcan ki?" sorusunu duydum.
o an kitabı kapadım ve çantama koydum. içimden ben ve benim gibiler adına işimiz zor, bizim gibiler bunlara fazla gelir dedim. oysaki çok bir şey yapmıyordum. altı üstü bir roman okuyordum. çok normal bi' durum olması gerekirdi. sonra dedim ki kendi kendime; olum elm, burası türkiye, burası düz mantıklıların bolca olduğu ülke.
edit: 15:15'te girdiğim derste ne mi oldu? düz mantıklılarla ne olabilir ki...
gerçekleştirenlerin mutlaka ağır şekilde cezalandırılmasını gerektiren bir eylem biçimidir. ülkemizde bolca görülen çocuk ve hayvan tecavüzü, genç kız kafasını testereyle kesme, aile meclisinde toplanıp zina yaptığı tespit edilen kızların katline karar verme türünden vaka faillerinin bu eylemlerinden önce kitap okudukları tespit edilmiştir. evlerinde yapılan aramalarda dante nin ilahi komedyasının orijinal baskısı, shekespeare in bütün oyunları, çehov un bütün öykü ve oyunları, nabokov un lolita romanı ve lawrence durrell in iskenderiye dörtlüsü gibi zararlı yayınlar ele geçirilmiştir.
--spoiler--
kurnaz insanlar okumayı küçümserler, basit insanlar ona hayran olurlar, akıllı insanlar ise ondan faydalanırlar.
zira okumak yalnız başına bir işin kendiliğinden nasıl yapılacağını öğretmez, onun dışında ve üstünde bir hizmet vardır ki o da gözlem ile elde edilir.
--spoiler--
nüvit osmay.
insan mühendisliği adlı kitabından...