küçük bir şehirdeyseniz para da olduğu halde kitap tedarik edilemediği için okuyamamaktan kötü değildir.
özetle:
tezcanlı bir okur olarak kitabı kargoya verip 2-3-4 gün beklemekten haz etmiyorsanız kitabı hemen elinizle alıp başlamak istersiniz haliyle. o an bir iştah gelmiştir okumanız gereklidir. ancak gittiğiniz kitapçı her sorunuza "yok ama getirtiriz", "elimizde yok şu an ama marsta dahi olsa 3 güne getirtiriz" cevaplarını verir. paranızı göt cebinizdeki cüzdanınıza sokup kös kös eve gidersiniz.
5 yaşında olup da oyuncağı olmayan çocuk gibidir. sadece parasızlık da neden değildir. çevresinde de kitap okuyan bir arkadaşı yoktur ki ödünç alabilsin.
not: eskişehir'de olup da kitaba para vermek istemeyen olursa, okuduğum kitapları verebilirim. kitap arkadaşı oluruz hem.
kitap okuyamamak için parasızlık yalnızca bahanedir efendim. yurdumuzun dört bir yanında halk kütüphaneleri; ücretsiz olarak üyelik kabul etmekte ve ödünç kitap vermektedir.
ibrahim tatlıses'in oğluna flüt alamadığı için meyhane masasında delirdiği ve hayata isyan ettiği film izlendikten sonra üretilen üşengeç bahanesidir. kitap okumamak için başka bahaneler bulunmalı sonucunu da doğurur.
Param yok bahanedir. Ülkemiz şuan kitap okumayan kalmasın diye o kadar kütüphane açtı ve bu kütüphaneler üyelik dışında ücret istemiyorlar bence tamamen bazılarının uydurduğu bahaneler.
hiç olmadı bir yayınevinin ana ofisine gitseniz ya ben bu kitabı çok okumak istiyorum ama alamıyorum deseniz vermeyecek adam sayısı bir elin parmağını geçmez. fakat güzel bahane, tebrikler.
Acaba gercekten gercegi midir ki? bu hayatta bedava yapilabilen yegane zevklerden biridir kitap okumak. kutuphaneler cag disi diye silinip atilsa da aslinda kullanmayi bilen icin keyiftir o raflar. ustelik otobuste yandakinden okumaktan daha kolaydir. hic olmadi bunyesinden kitap alip okudugun cikarken kitabi tekrar biraktigin kafeler var, lutfen.
kütüphanelere girişin ücretli olduğunu daha önce duymamıştım. ilginç. ne parasızlığı be canım okumak istemiyor desene şuna. en kötü bulunduğun okulun ya da öğrenci değilsen semtin kütüphanesi elbet vardır.
dokunaklıdır. zorda kalınmıştır ama çaresiz de kalınmamıştır. kitaplığını süslemek için aldığı kitaplara el sürmeyen, sonra canı sıkılınca da atan insancıkların evlerini basacak sağlam bir ekip kurulabilir o mağdurlardan.
kütüphanenin nerede bile olduğunu bilmeyen insanların kütüphaneden alıp okusun ya bahaneye bak ehe ehe dediği durum.
her şeyden evvel, başlık benzin almak isteyip parasızlıktan alamayan insan olsaydı hepimiz benzindeki kdvden dem vuracaktık. yürüyerek git yaa bahane mi bu demiyecektik. öyle değil mi?
bu ülkede kitap okumak isteyipte okuyamayan insanlar var. hemde oldukça fazla. yaşadığın şehirde çok az belki ama her yer senin yaşadığın çevreden oluşmuyor.
20 lira bir kitaba vermek bazen bütün ihtiyaçlarını bir köşeye atmak olabilir.
cebinde 20 lirası da mı yok ya demek gerçekten sığ düşünmenin ürünü olabilir.
belki her il de belirli yerlerde küçük stantların aracılığıyla kitap değişimi gibi bir durum olsa aramızda hiç şiir okumamış, oğuz atay deyince o kim ki diyen insan kalmayacak.
