Hocaların sorularla fantezi yapmaya başladığı sınavlardır. o kadar ileri giderki adam bir hücre dersinin sınavında hücrenin davranışlarını insanların sosyal yaşamlarıyla karşılaştırmanızı ister. Kısacası çalışmaya gerek yoktur her halükarda götte patlar.
kazık olacağı belli olan sınavdır. kitap-defteri serbest bırakan hoca bu noktada: "isterseniz kıçınızı yırtın, bir bok yapamayacaksınız" imajı çizmektedir. bu tip sınavlar genelde bilgiden ziyade, yoruma dayalı olur ki bu durum, yorumlama yeteneği henüz gelişmemiş ancak yine de üniversite çağına ulaşabilmeyi becermiş kişiler açısından bir açmaz oluşturacaktır.
dersi veren hocanın paraya ihtiyacı olduğunun ve yaz okuluna kalacağının göstergesidir. kısacası sıçtığın an olarakta nitelendirilir. nitekim malzeme bilgisi dersinden bu şeklide bir sınav olduk. en yüksek not 35 olarak kayıtlara geçti. yaz okulunda tüm sınıf arkadaşlarımla takıldık yine.
aynen yaşadığım olaydır. üniversite de huku sınavında sağolsun hocamız kitap defter açtırırdı. hatta kanun açmak bile serbestti. ama ne hikmet sınav sonunda bütün sınıf aynı şeyleri yazmasına rağmen, herkes birbirinden farklı sonuçlar almaktaydı.
kitapta defterde arasan da bulamayacağın soruların olduğu sınavdır. ya da not dahi tutulmayan derslere giren hocanın devamlı boş bıraktığı dersin sınavıdır. trafik falan gibi. her iki yönde de bir çıkar sağlamayacak olan uygulamadır. önce sevinir insan ama sonra fos çıktığını anlar.
kitap defterin götürülmemesi gereken sınavdır. nasılsa bir halta yaramayacaklar. hem ayrı bir havan olur. bak kitap defter yok bende, aynı sizin gibi çakacağım nasıl olsa anlamına gelir.
ingilizce öğretmenimin tiyatro dersindeydi galiba bir dersinde başına gelen olaydır.
9 tane eser görmüşlerdir ve kitap defter açık sınav olacaklardır ama hoca o 9 eseri toplam 3 soruda toplamış mümkün değil ordan bulsan çıkaramazsın o yüzden millet sallamış kafasına göre bişeyler nitekim herkes 20-30.