"Hayır, insan sade ölürken ayrılmıyor, arkada bırakmıyordu.
Sonra olduğu yerde birdenbire kabuklaşıyor, çok ince, görünmez bir şeyle o anda etrafında olanlardan ayrılıyordu.
'Biz mi gidiyoruz, onlar mı?..' Sual buydu..."
''....Bilmiyorum neden ama onlar değişmedi, direndiler değişime, biz de değişmedik. Kan durmadı, ateşler sönmedi. Şehirler değişti, giyim kuşam, tanklar toplar, otomobiller uçaklar, telefonlar değişti, ama insanlar değişmedi; kin nefret, öc alma duygusu hep kendisi gibi kaldı...''
Aşk Gibi Aydınlık, Ölüm Gibi Karanlık
“boş konuşmalarla zamanımızı harcamayalım! (bir an, şiddetle) fırsat varken bir şeyler yapalım! her gün birilerinin bize ihtiyacı olmuyor. aslında özellikle bize ihtiyaç duymuyorlar. başkaları da daha iyi olmasa bile, aynı derecede bizim yaptıklarımızı yapabilirlerdi. kulaklarımızda çınlayan şu yardım çığlıkları bütün insanlığa yöneltilmiş! ama burada, zamanın bu anında, istesek de istemesek de bütün insanlık biziz. çok geç olmadan bundan yararlanalım! zalimce bir alın yazısının bize layık gördüğü iğrenç güruhu hakkıyla temsil edelim! ne dersin? (estragon hiçbir şey söylemez) kollarımızı kavuşturup yardım etmenin iyi ve kötü yanlarını hesaplarken cinsimize kötülük etmediğimiz doğru. kaplan hiç düşünmeden hemcinsinin yardımına koşar ya da çalılıkların kuytularına siner. ama sorun bu değil. sorun burada ne yaptığımız. ve cevabı bildiğimiz için mutluyuz. evet, bu uçsuz bucaksız karmaşada kesin olan tek bir şey var. godot’nun gelmesini bekliyoruz. ya da gecenin çökmesini.”
Çok agresif ve dik başlı koyunlar hemen kesilirdi. En itaatkar dolayısıyla da en arzu edilir koyunlar daha uzun yaşayıp üreyebiliyordu. Bütün bu sürecin sonucu evcilleştirimiş bir koyun sürüsüydü. *
Hayvanlardan Tanrılara Sapiens - Yuval Noah Harari
"Ne istediğimi kendim de bilmiyordum; hayattan korkuyordum, hayattan kaçıp uzaklaşmak istiyordum, ama yine de hayattan bir şeyler bekliyordum."
Lev Nikolayeviç Tolstoy - itiraflarım
fakat allah kahretsin, insan anlatmak istiyor albayım. öyle budalaca bir özleme kapılıyor. bir yandan da hiç konuşmak istemiyor, tıpkı oyunlardaki gibi çelişik duyguların altında eziliyor. fakat benim de sevmeye hakkım yok mu albayım? yok. peki albayım. ben de susarım o zaman. gecekondumda oturur anlaşılmayı beklerim. fakat albayım, adresimi bilmeden beni nasıl bulup anlayacaklar? sorarım size nasıl, kim bilecek benim insanlardan kaçtığımı? ben ölmek istiyorum sayın albayım, ölmek. bir yandan da göz ucuyla ölümümün nasıl karşılanacağını seyretmek istiyorum. tehlikeli oyunlar oynamak istiyor insan. bir yandan da kılına zarar gelsin istemiyor. küçük oyunlar istemiyorum albayım.
kelimeler, kelimeler albayım... bazı anlamlara gelmiyor.