çoğumuzun duygularına tercüman olan alıntılardan bir tanesi de bu bence
'yalnızlığın bu aşırı sınırları içinde hiç kimse başkasından yardım bekleyemezdi. herkes kendi derdiyle baş başaydı. içimizden biri kendini anlatmaya veya duygularına ait bir şeylerden bahsetmeye kalksa , karşısındakinden çoğu defa yaralayıcı bir karşılık alıyordu. ancak o zaman karşısındakiyle kendisinin aynı şeylerden bahsetmediklerini anlıyordu.'
"Pazar, Cin Ali’nin en sevdiği gündü. Bu günü sevmesinin nedeni; bütün aile bireylerinin o gün bir arada olmasıydı. Yine tüm aile bireylerinin bir arada olacağı bir pazar günüydü. Ali onlara gelecek olan halasını, eniştesini ve kuzenlerini heyecanla bekliyordu. Çünkü kuzenleriyle oyun oynamayı çok seviyordu."
''Ve ben şuna inanıyorum; daha önce hiçbir masalda hiçbir kadın için, benim kendi içimde senin için verdiğim mücadeleden daha büyük bir mücadele verilmedi.''
“Bırak beni artık. Bu camdan çırılçıplak aşağıya atlayacağım. Sana karşı değil bu. Çocukluğuma karşı. Bu kente, bu eve, bu halılara, bu değişmeyen her şeye, bu ölmeyen herkese karşı.”
"birden buralar bulutlandı. sis gibi, duman gibi fakat onlardan daha başka, daha güzel bir şey çevreyi sardı. sonra birdenbire bu dümdüz beyazlığın üzerinde yerden birisinin kalktığı görüldü. elinde yerden kaldırılmış gönderi kurt başlı bir tuğ vardı. yarasından kanlar akan bu hayalet kür şad'dı..
bir eliyle tuğu yükseltirken öteki eliyle duman alana bir işaret yaparak "kalkın!" diye haykırdı kırk şehit birden kalktılar. kür şad eliyle ileride bir yeri gösterdi. "oraya!" diye gürledi gösterdiği yer tanrı dağı idi. Tepesinde ataların ruhları dolaşıyordu. kırk bir şehidin ruhu bir fırtına gibi, bir musiki gibi, bir ışık gibi akarak tanrı dağı'na doğru yürümeye başladılar. onları orada, başlarında alp er tunga olan atalar kafilesi bekliyordu. kür şad ve kırk arkadaşı, aylı kızıl bayrağı bekleyerek hala ufukları gözlüyor"
"Peki ama, bu sevmek midir be adaşım, bir kadını öpmek, onu istemek sevmek midir?..
Çırılçıplak soyunarak şehrin sokaklarında koşabiliyor musun?..
Bir bıçak alarak kolundaki ve bacağındaki adalelere saplamak ve böylece bir nehre atılarak yüzmek elinden geliyor mu?
Bir şehrin adamlarını öldürmek cesareti sende var mı? Bir minareye çıkarak bütün dünyaya işittirecek kadar kuvvetle bağırabilir misin?
Aşk sana bunları yaptırabilir mi? iste o zaman sana seviyorsun derim...
Sen sevgiline ne verebilirsin sanki? Kalbini mi? Pekala, ikincisine? Gene mi o? Üçüncü ve dördüncüye de mi o?.. atma be adaşım kaç tane kalbin var senin?.. hem biliyor musun, bu aptalca bir laftır: kalbin olduğu yerde duruyor ve sen onu filana veya falana veriyorsun... göğsünü yararak o eti oradan çıkarır ve sevgilinin önüne atarsan o zaman kalbini vermiş olursun...
Siz sevemezsiniz adaşım, siz şehirde ve köyde yaşayanlar; siz, birisine itaat eden ve birisine emredenler; siz birisinden korkan ve birisini tehdit edenler... siz sevemezsiniz. Sevmeyi yalnız bizler biliriz... Bizler: Batı rüzgarı kadar serbest dolaşan ve kendimizden başka allah tanımayan biz Çingene'ler."
Coğrafya biliminde doğal sistemlerle ile ilgili çalışmalar yapılırken jeoloji, astronomi, kimya, istatistik gibi bilim dallarından yararlanılır.
Sizce coğrafya biliminde doğal sistemlerle ilgili çalışmalar yapılırken başka hangi bilim dallarından yararlanılır? Ömeklendiriniz.
Ders Dışı Etkinlik
Doğal sistemlerin insan yaşantısına etkileri ile ilgili;
• Gazete haberleri ve bilimsel yazılardan,
• Fotoğraflardan,
• Karikatürlerden,
• Röportajlardan,
• Gezi, gözlem ve araştırmalarınızdan elde ettiğiniz bilgilerle bir broşür hazırlayınız. Bu broşürü ürün dosyanızda saklayınız.
9. Sınıf Coğrafya Ders Kitabı Cevapları Koza Yayınevi Sayfa 20
"büyük bir hızla kendi hapishanemi inşa ediyorum.
güvenilir ve pahalı çelik.
çok ağladım,
çok erkek oldum ama çok da kadın.
kimseyle, kendimle bile yaşayamadım.
birkaç sözcük inliyor dilimin altında, gerçek ne bilmiyorum.
bir suçlu gerek bana; hemen şimdi, benim gibi."
"sanem hanım. sanem. evlen benimle sanem. kadınım ol benim. yasadıgım tüm acıları, yaptıgım bütün kötülükleri, pismanlıklarımı, hatalarımı akla. basına çiçekten taçlar yapayım, sana siirler yazayım, seni her gece masallar anlatarak uyutayım. bazı aksamlar dvd’de film seyredelim seninle. birlikte hüzünlenelim, birlikte gülelim. sanat galerileri gezelim. sen benden daha çok anla modern sanatı. gördügümüz eserlerin ne anlama geldigini açıkla bana, ben basımı sallayayım. ah ben ne aptalmısım! nasıl olup da varlıgından kuskuya düsmüsüm? oysa hayat denen bu yaranın seni bulmak dısında ne anlamı olabilirdi ki? bak simdi her sey ne kadar açık görünüyor oysa. ilk görüste aska inanırsın, degil mi sanem? evet, çok dogru. ben de baska türlüsüne inanmam zaten. biliyor musun sanem, ben seni hep severim. her gün daha çok severim. bak mesela pencerenin önüne bir kus konar ben seni severim, bir tren yolculugunda pencereden dısarı bakarken derme çatma bir ev gözüme çarpar ben seni severim, burnuma eskilerden, hangi uzak hatıraya ait oldugunu bir türlü çıkaramadıgım bir koku çarpar ben seni severim, kafama kus sıçar ben yine seni severim… anlıyor musun beni? sonra ben bazen biraz fazla kıskanç olabilirim. diyelim yazlık bir yere gitmisizdir de, bir aksam sen çok hos bir tunik giymissindir, oradaki bütün erkekler bayılır sana, hemen asık olur. ben mesela tunik nedir onu bile bilmeden kıskançlıktan çatlayabilirim böyle bir durumda. ama belli etmem. ama sen yine de sezersin. öyle bir laf edersin ki ben, benden baska hiç kimseye bakmayacagını anlarım. o kadar da incesindir. bir de bir iyilik rica edecegim senden. gözlerine o elem ifadesini yükleyen alçagın adını söyle bana. söyle ki, ona hemen düello sahitlerimi göndereyim. silah seçimini o yapsın. evet. utanarak kabul ediyorum ki, bunu bir yerde okudum. ama ne fark eder? bütün siirler, romanlar senin için yazılmadı mı zaten? sarkılar senin için söylenmedi mi? masumların kanı senin için akmadı mı? ruhum hep seni aradı benim sanem. hep seni arar. milyonlarca yıl geçsin, sistemler çöksün, günesler patlasın benim ruhum seni arar. ve biliyor musun sanem, bulur da. simdi buldugu gibi bulur. seni seviyorum. seni seviyorum. seni seviyorum.”
" herkesin dua kitabı kendine " diyor annem. " bizim dua kitabımız, onlarınkinden hiç de önemsiz ya da aşağı değil bambim. yalnızca aptallar sırf kendi kitabının değerli olduğunu sanır. oysa mühim olan, herkesin bir kitabının olması. onu doğru dürüst okuyabilmek önemli olan. hiçbir dua kitabı diğerinden daha mühim ya da daha üstün değildir."
biz kimden kaçıyorduk anne ?
Perihan Maden
Unutmak istiyorum zaman zaman,
ne yapsam, ne etsem olmuyor,
kabulleniyorum,
kabulleniyorum da gel gelelim
içim içimi yiyor.
Nasıl ki, unutamaz insan,
bir kez gerçekten sevdi mi.
Arada bir bize benzeyen biri çıkıyor ve artık yeter diyordu. Onunla birlikte bağırıyorduk: artık yeter! Bazen kazanıyorduk, bazen kaybediyorduk ve sonunda her zaman kaybediyorduk.