bugün

"aşk, sevilen nesnenin yanında bulunmayı zorunlu kılıyordu."

(bkz: Simyacı)
Bu kitap çok leziz. Nasıl eleştiri yazacağım bilmem inş. Profesyonel olabilirim. Ama taraf seçeceğiz mecbur.
görsel
"Bu yüzden sık sık, 'Biz ziyan olmuş bir nesle mensubuz,' diyordu."

Bir Bilim Adamının Romanı: Mustafa inan, Oğuz Atay
Mutlu aileler birbirine benzer her mutsuz ailenin ise kendine özgü bir mutsuzluğu vardır.

Anna karenina-tolstoy.
"Her gün, yaşamak ya da ölmek içindi."

(bkz: Simyacı)
ben de gülümsüyordum ama, içimden gebermek geliyordu.
Aşk, hayatı; cinayet, ölümü sıradanlıktan kurtarır..
Kal diyemedim dilim lal oldu.
görsel
aldanma korkusu, hakikat arayışının kaba versiyonudur.

-doğmuş olmanın sakıncası üstüne.
Ah, gençliğiniz elinizdeyken değerini bilin! Günlerinizin altınlarını sıkıcı kişileri dinleyerek, ciğeri beş para etmeyenleri adam etmeye çalışarak boşa harcamayın; hayatınızı cahillere, adilere, kabalara adayarak yazık etmeyin. Yaşayın!
Sonra yavaş yavaş mantığım değişti. Hatta dünyaya bakışım, eşyayı görüşüm, insanları anlayışım değişti. Vakıa bunlar bir günde olmadı. Hatta çok güçlükle ve adım adım oldu. Hatta çok defa bana rağmen oldu. Fakat oldu.
Ölümcül düşüncelerini hafifletirdi bir insanın varlığı belki. Belki de anlatmaya çalıştın birilerine. Kim bilir?

Anlatamadın; belki o insanın yüzüne bakar bakmaz anlatmanın yararsızlığını gördün."
"Ama dudakları galaksinin kenarı gibiydi, kalbindeki uzay boşluğuna kaç yıldız düştüyse yok oldu.. O evrenin enerjisini duydu ve beni kendine çekti, onun ekseninde dönen tutku benim seksenimde bile aklımı başımdan alacak kadar güçlü ve tuhaf."
Onunla bir gün geçirebilmek için bir günlük yol gitmişti uçakla ve bir gün sadece bu günün değerini sadece gelecekte bir gün fark edecekti.
"insan yaşarken de ölebilirdi."
" insan kalbi ne anlaşılmaz, ne acayip bir şeymiş meğer, sevgili dostum. Seni böylesine severken, hep senin yanındayken soluğunu hissederken ... Şimdi ayrılldığıma nasıl da seviniyorum! Olacak şey mi bu? Fakat beni sevdiğini, gidişimi anlayışla karşılayacağını ve beni bağışlayacağıni biliyorum. "

Genç werther'in acıları
“Allah’ın kimini kimine üstün kılmasından ötürü ve erkeklerin, mallarından sarfetmelerinden dolayı erkekler kadınlar üzerine hakimdirler.
“iyi kadınlar, erkeklere gönülden boyun eğenler ve Allah’ın korunmasını emrettiğini, kocasının bulunmadığı zaman da koruyanlardır.
“kadınlara öğüt verin, yataklarında onları yalnız bırakın, nihayet dövün. Size itaat ediyorlarsa aleyhlerine yol aramayın. Doğrusu Allah Yüce’dir, Büyük’tür.”

kuran alıntısıdır.
"izin vermiyorlar... iyi olamıyorum..."
"başarısız boktan bir kış geçirdik
kanımız bile doğru dürüst akmadı
bir sürü çocuğu öldürdüler."

Turgut uyar.
" ...Durgun ve bomboştum, çevremdeki kargaşanın içinde yuvarlanıp gidiyordum."

Sırça fanus.
insanlar arkanızdan konuşuyorlarsa bırakın konuşsunlar, onların önündesiniz demektir.

-çehov'dan
Cadı gibi sihirkâr ve nergis gibi güzel gözlerinin şarabından mestim. Senin yanına geldiğim zaman niçin beni kovuyorsun?
Ben öyle dudağını ıslatmakla doyacaklardan değilim. Beni kendi ırmağına at, ruhumu ancak o kandırabilir!
Bir düşü gerçekleştirme olasılığı yaşamı ilginç kılıyor.

(bkz: simyacı)
eğer acı çekmek diye bir şey olmasaydı, insan eylemlerine sınır tanımaz, kendini bilmezdi.

savaş ve barış cilt 2

muini zalimin dünyada erbab-ı denaettir. köpektir zevk alan sayyad-ı bi-insafa hizmetten. (dünyada zalimin yardımcıları alçak kimselerdir, insafsız avcıya hizmetten zevk alan ancak köpektir)

hürriyet kasidesi

her sabah bir gün doğarken, bir gün de eksilir ömürden.

ömer hayyam

evet, sevgi! diye düşünüyordu. ama birini, bir şey karşılığında, herhangi bir nedenle ya da bir amaçla sevmeye dayanan sevgi değil, ölüm döşeğindeyken düşmanımı görüp de her şeye rağmen ona karşı ilk olarak duyduğum sevgi! işte ben, insan ruhunun özü olan sevgiyi, birine yönelmesine gereklilik bulunmayan sevgiyi duydum.

savaş ve barış cilt 2

mutluluğun insanın normal ihtiyaçlarını karşılamasından ibaret olduğunu, bütün mutsuzluğun da yoksunluktan değil, fazlalıktan geldiğini anlamıştı.

savaş ve barış cilt 2

hiçbir şey çoğunluktan daha mide bulandırıcı değildir; çünkü birkaç gürbüz öncüden, kendilerini onlara uyduran üçkağıtçılardan, kendilerini onlara benzetmeye çalışan zayıf insanlardan ve ne istediklerini hiç bilmeksizin arkalarında dolanan yığınlardan oluşur.

goethe

maran gibi hep birbirini sokmada yaran, bir semm-i helahildir adı sohbet-i ihvan. ( dostlar yılan gibi hep birbirini sokmaktadır, adı dost sohbeti olan bir zehir deliğidir ) ( bunu tam çevirememiş olabilirim )

enderunlu vasıf

pembe yatağında çarşafın bir ucu kıvrıldı diye rahatsız olan bir insan; tıpkı çıplak, rutubetli bir toprağın üzerine uzanıp da vücudunun bir yanı ısınırken öbür yanı üşüyen bir insan gibi rahatsız oluyordu.

savaş ve barış cilt 2