bugün

"kolomb amerika'yı bulduğunda mutlu olmadı, ararken mutluydu."

budala - dostoyevski.
" Bugüne kadar hep, büzülüp uzaklaşması gereken şeyin genel olarak dünya olduğunu sanmıştı. Oysa dünya değildi, insanlardı. Öyle görünüyordu ki dünyada, insanları boşalmış bir dünyada pekala yaşanabilirdi. "

(bkz: Koku)
Kahramanlık düşü mutsuzların tesellisidir. Zaten bizim gibileri kahramanlık yapayım derken ya birilerini öldürür ya da kendini.

Kar, Orhan Pamuk.
Yöneticiler iyi veya kötü olsunlar, kahraman veya zalim olsunlar, onlar kendi milletlerinin birer yansımasıdırlar. Onlar, milli ruhun birer kopyasıdır.Onlar, halk kitlesinin içinden doğmuştur. Bir millet nasılsa, devlet adamları da onlar gibidir. işte bu nedendir ki eskiden beri "Her millet layık olduğu idareye ve devlet adamlarına sahip olur" denilmiştir.
beyaz zambaklar ülkesinde,

halkı anlama ve halkın toptan manevi ve maddi, kültürel ve ekonomik refahının nasıl sağlanabileceğini, fin halkından yola çıkarak anlatmıştır. mutlaka okunmalı ve hatta okutulmalıdır.
" kitaplar işe yaramıyor. insanın yanında olacak birine ihtiyacı var. " inlemeyi andıran bir sesle devam etti : " insan yanında biri olmazsa delirir. Kim olduğu hiç önemli değildir, yeter ki yanında olsun. " Ağlamaya başladı.
" Sana bir şey diyeyim mi ? insan çok uzun süre yalnız kaldı mı hastalanır, yalnızlıktan hastalanır. "

(bkz: Fareler ve insanlar)
Bu akşam anladım ki, bir insan diğer bir insana bazen hayata bağlandından daha sıkı bağlarla sarılabilirmiş. Kürk mantolu Madonna
Gerçek olan içimdeki bu boşluk mu? Değil! Bir şey var, ama eksile eksile var. Aylak adam.
hiçbir şey konusunda bir şeyler söyleyebilir misin?
"Ne zaman birisi belirli bir alanda tam bilgi sahibi olmadığını belirterek konuya girse, hemen ardından o alandaki kesin kanaatini belirtecek demektir."
-sonsuzluğun sonu, isaac asimov
--spoiler--

“Düşünceleri aydınlatan parlak ve kof cümlelerden iğreniyorum. Hırsızların, kaçakçıların, para düşkünü ahmak yaratıkların arzularına göre düzenlenip yönetilen bu yaşamın kirli ihtiyaçları uğruna kişiliğimi yitirmek istemiyorum.”

--spoiler--

(bkz: sadık hidayet)
(bkz: aylak köpek)
“ Parmağına yüzük takacağım bir kadın ona alyans dediği gün benden ayrı düşebilirdi. Nişan yüzüğü hatta nikah yüzüğü kelimelerinin şanlı veya mukaddes güzelliğini bu kadar çiy bir firenkçe ile değiştiren kadına elbette bağlanamazdım. “
- Nihad Sami Banarlı, Türkçenin Sırları
"kürşad ölmüş fakat attan düşmemişti.
ölmüş fakat yenilmemişti. "

hüseyin nihal atsız, bozkurtların ölümü
"Herkesi mutlu edemezsin,çünkü pizza değilsin."

Sanırım seni seviyorum ama önce beni sevip sevmediğini bilmek istiyorum, çünkü beni sevmiyorsan, sanırım ben de seni sevmiyorum.

"Bir gün soğanı bile ağlatacağım."

Şeyma
sonunda özgürlüğüme kavuşmuştum, çünkü en büyük korkum gerçek olmuştu ve hala hayattaydım.
para ruh gibidir evlat. nasıl ki ruh bedeni terk edince geriye sadece ceset kalır ve insanlar ondan kaçar, para cüzdanı terk edince, insanlar öyle dağılır gider etrafindan.

(ezberden yazdığımdan kelimesi kelimesine olmayabilir. Zevraki de olsa unutuyorum bazen)
Kayra, “Ne kadar yalnızsan o kadar uzağa gidersin. Ne kadar terk edersen o kadar ölürsün.” demiştik. Hatırlarsın... Seni Abijan'daki otel odanda gördüğün rüyalardan uyandırdığım için pişman değilim... Ama bil ki, zihnin cehennemindir. Sonsuza kadar yaşayacak. Senin gibi. Öldüğünde ise, sen orada olmayacaksın ne yazık ki!

kinyas ve kayra
Senden sonra çalmadı telefonum ve gelen mesajlarda adın yoktu. Şimd8 diyorsun ki canın yanıyor mu? Yanacak bir canım kalmadı, gel küllerimi süpür.

Sabah uykum AHMET BATMAN
" gerçek aşk acısı, varlığımızın en temel noktasına yerleşir, bizi en zayıf noktamızdan sımsıkı yakalar ve diğer bütün acılara derinden bağlanarak bütün gövdemize ve hayatımıza hiç durdurulamayacak bir şekilde yayılır. Eğer umutsuzca aşıksak, baba kaybından en sıradan talihsizliğe, mesela anahtarımızı kaybetmeye kadar her şey, diğer bütün acılar dertler ve huzursuzluklar, her an yeniden kabarmaya hazır olan bu asıl ıstırabımızın tetikleyicisi olur. "

(bkz: Masumiyet müzesi)
görsel

Raşit aker/ cumartesi sancısı.
"bir adam tanıdım, kafasız bir kadına yaşamının yirmi yılını verdi.
her şeyi feda etti ona; dostlarını, emeğini, dürüstlüğünü bile.
ama bir akşam, kadını hiç sevmemiş olduğunu anladı.
canı sıkılıyordu, hepsi bu.
insanların çoğu gibi canı sıkılıyordu."
umutsuz bir adam olağanüstü heykele bakıp, “iyi ki dünyada çok mutlu olan birileri var,” diye mırıldandı.
"Tam ait olduğum yerdeyim. Derimin altında. istersem Taj Mahal'de kahvaltımı yapar, istersem Adriyatik'te batırırım günümü."
görsel (bkz: kesintisizöğrenme) bu kitaptan öğrendim ki beyindeki nöronlara göz ve kulak hızları yetişemediği için dikkat dağınıklığı oluşuyor, bunu azaltmanın yolu ya okuma-dinleme hızını arttırmak ya da okurken-dinlerken düşüne düşüne okuyup-dinlemeyi sağlamak. Tercihen düşünmeyi öğrenin ömür boyu fayda sağlar. Herkesin okuması gereken kitaplardan biri. herkes bu tarz başta olmak üzere bilgi içerikli kitaplar-yazılar okuyup kendini düzeltmeye çalışsa psikolog-psikiyatri branşlarına sadece suçlular için gereksinim olurdu ve bu branşın fiyatları almış başını gitmiş olmazdı. ne de olsa bu iki branş da birbirinin işini yapıyor, geleni ya ilaçla ya ilaçsız çoğunluğa (iyi-kötü ayırt etmeden) uydurmaya çalışan, diğer doktorlara göre işleri daha kolay olan, tek doktor demeyi hak eder mi diye düşündüren branş. umarım bu branştakiler alerjileri iyi biliyorlardır da gelen hastayı sürüye benzeteyeyim derken vücut sağlıklarını kötü yapmazlar yoksa bir tarafı düzeltirken diğer tarafı mahvetmiş olmazlar. bunun için en iyi önlem ilaç kullanımı onayında diğer branşların onayından da geçmeli ki sağlık bozulmadan düzelsin ve bozulma döngüye-paradoksa girmesin.
erdemli oldukları söylenen insanlara aldanma eugenie. onların tutkuları bizimkiyle bir değildir, onlar genellikle çok daha aşağılık olan tutkuları önemserler. bu tutkular hırstır, kibirdir, kişisel çıkarlardır, çoğu zaman da onlara hiçbir biçimde yol göstermeyen bir yaradılışın soğukluğudur..
Şiir kitabından alıntı...

Yalnızlık paylaşılmaz...anladın sen :]