bugün

"Bugün annem öldü. Belki de dün bilmiyorum."

Albert camus- yabancı.
"Az okuyanlardan mısınız, Çok okuyanlardan mı? Birinci sınıftansanız haksızsınız; çünkü az okumak hiç okumamakla hemen hemen birdir."
herkesi gözyaşlarına boğan bir dua sırasında kayıtsız kalan köylü. duygusuzluğu nedeniyle onu kınayanlara, bu cemaatten olmadığını söylüyor.

albert camus, defterler ıı
ay ben elitim,ayy ben okuyorum.
havalarına girmeden yazılması gereken alıntılardır.
"bazen içimden ufak bir anı alıp, karşılığında tüm hayatımı veresim gelir."

- zorba / nikos kazancakis
"Çünkü artık kimsenin onlara ayıracak zamanı yoktu; Oysa zaman yaşamın kendisiydi ve yaşamın yeri yürekti,
insanlar zamandan tasarruf ettikçe zaman azalıyordu."
"Sen, beni asla, asla tanımayan, bir su birikintisinin yanından geçercesine yanımdan geçip giden, bir taşa basarcasına üstüme basan, hep, ama hep yoluna devam eden ve beni sonsuz bir bekleyiş içerisinde bırakan sen, kimsin ki benim için?"
ve yürüyeceğim gücüm yettiğince yolumda.
unutmayacağım pijamalık kumaştan smokin yapılmayacağını..
ve biliyorum ancak ayakta durabilenler ayakta tutabilir ....

salih mirzabeyoğlu - yaşamayı deneme
"Ben hasta bir adamım. Hayır, bedenim değil; ruhum hasta, beynim hasta. Bütün değerlerimi kaybettim sanki. Hiçbir şeyi umursamıyorum."
besmele, nasıl her işe başlarken allah ismiyle hareket etmek şuuru ve hikmetinin muayyen şekliyse, hamd de, aynı şuur ve hikmetin bir nevi netice ifadesidir.

adetâ, besmelede sebep şeklinde tecelli eden kulluk rabıtasının, hamd'de netice olarak tezahürüne şahid oluruz.
nitekim besmele ile başlayan yemek, hamd ile nihayete erer.

necip fazıl kısakürek - nur harmanı
kaçtığını sanıyorsun ama dönüp geldiğin yer kendi benliğin. gittiğin en uzak yolun sonu hep eve dönüşün.

james joyce, ulysses
saat üç. bir şey yapmak isterseniz, bu saat ya çok geç ya çok erkendir. öğleden sonra acayip bir an. hele bugün hiç çekilmiyor.

jean-paul sartre, bulantı

Neredeyse genellikle uyandığım saat birebir aynı hisler.
Erken uyanmaya çalıştıkça bir ağırlık.

Erken kalkmayınca da hayvan gibi yatmak g*nü kaşıyacak vakit olmuyor sanki.
Saat üç. Bir şey yapmak isterseniz, bu saat ya çok geç ya çok erkendir. Öğleden sonra acayip bir an. Hele bugün hiç çekilmiyor.

jean-paul sartre, bulantı
Güneşle daima yüz yüze gelen ve gözleri karanlıkta görmeyen şu Patmos kartalı; aziz yuhanna'nın yanından uçup da, olympostan kaçmış minerva'nın baykuşuyla karşılaşsaydı, evet, gözleri yalnız gecenin en koyu karanlıklarında görebilen; fakat güneşe imkânı yok bakamayan bu baykuşla o kartal karşılaşsaydı acaba ne konuşurlardı?
Dünyayı bugünkü durumuna getiren nedir, bilir misin? Yarım işler, yarım konuşmalar, yarım sevdalar, yarım günahlar, yarım iyiliklerdir. Sonuna kadar git be insan!

Nikos Kazancakis - Zorba
görsel
görsel
"Dünyada bana hiçbir şey, tabiattan melül bir insanın zorla gülmeye çalışması kadar acı gelmemiştir."
Konuşan insan, öyle kolay kolay dertten ölmez. Bir insan konuşmadı da içine gömüldü müydü, sonu felakettir.

ince memed

Yerli ve milli kitap olsun:D
senin sürgün olarak adlandırdığın bu yer, burada doğanların yurdudur.

boethius, felsefenin tesellisi
ithamlarla aşağılandıktan sonra iltifatlarla ikna olabilen kadın gerçekten aptaldır demiş austen, lady susan karakterinin ağzından.

Güzel demiş.
"öyleyse, büyük doğu mimarı'nın şair ve şiir için söylediğini hatırlamak yerinde olur: "ilim, hakikati bir nevi üniformayla, kuralla arar; şair ise, hırsız gibi, üniformasız ve laubali bir şekilde" ...

salih mirzabeyoğlu - şiir ve sanat hikemiyatı
Şöhret mi benlik mi, hangisi sana daha yakın?
Can mı mal mı, hangisi daha kıymetli?
Kazanmak mı kaybetmek mi, hangisi daha büyük zarar?
işte bu yüzden, aşırı zaaf büyük israf getirir,
fazla istif fazla kayıp getirir.
Yeter derecede bilen mahçup olmaz, durması gereken noktayı bilen tehlikeye düşmez. Uzun süre kalıcı olur.

- Lao Tzu (Yol ve Erdem)
insanlık derin bir buhran yasıyor ve ruhunu, kurtarıcısını arıyor. elbette zamanı gelecek ve büyük bir zuhur doğacak...
büyük bir zuhur... köşebaslarını tutacak bir heyûlâ sahsiyet, kollarını
açarak "mukaddes emaneti ne yaptınız?" diye haykıracak!..

necip fazıl kısakürek - babıali
insanlar kıyamete kadar birbirleriyle boğuşmaya mahkumdurlar. bu bir hilkat kanunudur.
salih mirzabeyoğlu - başyücelik devleti sf.103