en daşından hatun 4. seferde o kadar da daş olmuyor bizim için.
tok olduğumuzda bol tereyağlı, ince hamurlu, kabuksuz domatesli ama bibersiz bir kıymalı pide iştah açmıyor.
20 senelik arkadaşın bir noktadan sonra "eğreti" durabiliyor.
2011 porşu alırken, 2012'de artık o kadar da porş olmayacağı düşüncesi biraz koyabiliyor.
ama güzel bir kitap, hatta güzelden de öte çok güzel bir kitap hiçbir zaman cazibesini kaybetmiyor.
hani şey gibi lan... o dönem "hayatımın hatunu" dediğin biriyle ilk tatile gidişin gibi. sınırsız seks. sonra akşam sarhoş olana kadar muhabbet, sebepsiz gülüşmeler. tatilin bitmesine yakın bir burukluk kaplar içini. aslında biraz da biliyorsundur artık bu kadar keyifli olmayacağını. ikinci tatilinizin artık kurallardan, şüphelerden, alışkanlıklardan ibaret olacağını. o kadar da severek dinlemeyeceğini onu. gülüşünün o kadar da aşık olunacak bir şey olmadığını. zirveye çıkıp sonra oradan kayacağını bilmek gibi.
işte şahane bir kitap hep hayatının kadınıyla çıktığın ilk tatil gibi. aynı zamanda ikinci seferde hayal kırıklığı bırakmayacak, can sıkmayacak. tekrar okuduğunda sen biraz daha farklı olacaksın. onu yine seve seve dinleyeceksin.
tekrar okuyacağını bilsen de, o kadar keyif veren ve bu keyfi verirken de 3 kuruştan başka bir şey beklemeyen bir şeye nasıl kıyılır lan?
son 40-50 sayfasını ayırdığım kitaplar oldu hep. her şeye kıyasım var amına koyim ama bu kadar keyif veren zahmetsiz şeylere kıyamıyorum.