Saygısızlık, görüntü kirliliği falan geçelim. Hayatında, okuduğu bütün kitaplar öykü ve romanlardan oluşan insanların anlamadığı nokta, didaktik yahut deneme tipi kitapların sadece okurken bile üzerinde çalışıldığı ve bu yüzden de altının çizilmesinin normal olduğudur.
Yani oturup foucault'nun deliliğin tarihi'ni okurken, heidegger'in varlık ve zaman'ını okurken ya da derrida'nın gramatoloji'sini okurken küçük prens okur gibi göz değdirip geçemezsiniz. Kitabı kutsamayı bırakın, muhtevaya odaklanın.
Sevdiğim eylem. Önemli yerleri çizip kendime bir pay çıkarmam lazım. Zaman zaman ne güzel kitaptı şu dediğimde açıp o güzel yerleri tekrar hatırlamak isterim. Kendi kitaplığını oluşturmuş insanlar için uygun yani. Kütüphaneden alan çizmesin tabi. Ben kimseyle paylaşmam kitaplarımı.
düşün dunyasinda derinlere dokunabilmiş, metafor ve imgelerle dolu yazınların altlarının çizilmemesi saygısızlık bence. her okunduğunda farklı bir anlam çıkarılabilir ve belki de farklı bir perspektif kazandirabilir çünkü bunlar kişiye. ayrıca kitaba saygısızlık ne ya? olsa olsa kitabı daha sonra okuyacak kişiye saygısızlık olur ki eğer böyle bir şeyi de sorun ediyorsa gitsin yenisini alsin.
arkadaş bunu bir başlıktaki fotoğraftan görmüş olacak ki bu başlığı açmış. ve haberiniz olsun eğer kitabı tekrar açacaksanız kitabını altını çizmek daha iyidir çünkü önemli yerlerdir oralar.
amaaa whatsapp da durum güncellemesi yaparken veya instegram hatta sözlükte fotoğraf paylaşacak iken "okuduk olm biz bunu işaretledik boru deyil" demek için yapanlar. şimdi bizi yemeyin olm mübarek gün *
Hediye ettiğim insanlar kızıyorlar mıdır bilmiyorum, umarım mutlu oluyorlardır. Ben, o satırlardan başkalarının zihinlerinin geçtiğini hayal ederken mutlu oluyorum çünkü. halk kütüphanesinde ödünç aldığım bir kitapta, tam da altını çizmek istediğim yerlerin çizilmiş olduğunu gördüm, ismi soyismi de yazıyordu, bulup kendisine teşekkür etmiştim. Öyle de garip huylar işte, sudan sebeplerden teşekkür edebiliyorum.